English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Ámber

Ámber translate Turkish

2,874 parallel translation
¿ Dónde están los tuyos, Amber?
Akrabaların nerede Amber?
¡ Un gusto de verte, Amber!
Seni görmek güzeldi Amber.
Amber.
Amber.
Solía tener un calcetín sin talón al que llamaba Tiffani-Amber Thiessen.
Tiffani-Amber Thiessen adını verdiğim bir spor çorabım vardı.
- Amber pensó que sería una buena idea.
- Amber bunun iyi fikir olduğunu...
Gracias por esto, Amber.
Teşekkürler Amber.
Amber.
- Amber.
¿ Amber?
- Amber?
¿ Dónde encontraríamos a esta Amber?
- Bu Amber'ı nerede bulabiliriz?
¿ Amber Blue?
Amber Blue?
Como pueden ver, es la increíble Amber Riley, quien interpreta a Mercedes en Glee.
Gördüğünüz üzere, Glee'de Mercedes'i canlandıran inanılmaz oyuncu Amber Riley.
- Bien, ¿ tú? El tutor invitado esta semana es Amber Riley, y estoy tan entusiasmada de tener a otra mujer.
Konuk danışman olarak Amber Riley'nin gelmesi beni heyecanlandırdı.
Hablando de tenacidad, Amber está parada aquí hoy. Con ambos pies fracturados por estrés.
Azim demişken, şu anda Amber'ın iki ayağında da kırık var.
Así que su tarea fue Survivor de Destiny's Child, que es un poco intimidante porque Amber la cantó en Glee, así que sin presión.
Bu da oldukça korkutucu, çünkü Amber da bu şarkıyı seslendirmişti. Dolayısıyla baskı hissetmeyin.
Entonces Amber, ¿ a quién elegirás como ganador?
- Pekâlâ Amber, kazanan olarak kimi seçeceksin?
Felicitaciones Ali.
Amber'dan bire bir danışmanlık alacaksın ve klipte de baş rolü oynayacaksın. Ali, tebrik ederim.
Estoy nerviosa porque no soy una gran lanzadora Pero tengo que recordar mi sesión con Amber
Gerginim çünkü iyi bir atıcı değilim ama Amber'dan aldığım danışmanlık işime yarayabilir.
En la tarea, Amber sintió que Lily no conectó con la emoción de la diva y estaba siendo un poco teatral.
Amber, ödevle bağlantı kuramamasından ve sahneselliği yansıtamamasından şikayetçiydi.
En estos momentos, para regocijo de sus ojos, en el escenario principal tenemos a Amber Dambra y Supa-Loosa.
Şimdi göz zevkiniz için sahneye Amber Dambra ve Supa-Loosa çıkıyor.
¿ Amber?
Amber?
En la última cosa con Amber, prácticamente teníamos todo el fondo filmado.
Amber'la ilgili en son şey pratikte tasarladığımız bir arka plan vardı.
Existe un momento en el que Amber...
Amberle ilgili şu anı vardı- -
¿ Dónde está Amber?
Amber nerede?
Amber Von Cleve.
Amber Von Cleve
Estaba muy interesado por oír el amor de Amber por su voz.
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Görüşmek üzere.
Podríamos hacer más cosas con él que con cualquiera de los demás. - ¿ Honestamente crees eso?
Amber'ın, sesini çok beğendiğini duymak çok ilgimi çekti.
Eres una vocalista maravillosa, y deberías saber que Amber Riley, que ha cantado varias canciones de Adele, fue eliminada por lo que tú hiciste esta noche.
Hem kişisel açıdan hem de yetenek açısından çok geliştin. Baştan beri senden deli gibi etkileniyorum. Ali, harikaydın.
¡ Oh, tío! ¡ Oh! ¡ Oh, hombre!
Amber Riley, bu akşamki performansından çok etkilendi.
- Amber.
- Hey, Amber.
Viene y seduce a Amber, y resulta que tiene una novia.
Buraya geliyor, Amber'ın aklını çeliyor, ciddi olduğu kız arkadaşının arkasından iş çeviriyor.
Sabía que no te debí haber dicho de Amber.
Amber hakkındakileri sana söylememem gerektiğini biliyordum.
¿ Cómo manejaste el tema de Dios con... ¿ Amber y Drew?
Hey, şu Tanrı konusunu Amber ve Drew'la nasıl hallettin?
Escucha, Amber, fue mi decisión, y no voy a soportar ni dejar que alguien se aproveche de ti.
Dinle Amber, bu benim kararımdı ve bekleyip senden yararlanmasına izin vermeyeceğim.
¿ "Recuerda a Amber que mañana traiga tóner"?
"Amber'a yarın toner almasını hatırlat"?
Seth dijo que dejaría de hacer tours cuando Amber naciera, pero... no lo hizo.
Seth, Amber doğduğunda turneleri bırakacağını söylemişti, ama... Bırakmadı.
Estaría más preocupada si Amber llevara a los niños.
Amber çocuklarınızın etrafında sürerken ben daha endişeliyim.
Así que, esto, yo no sabía... bien, debiste simplemente sacar a Crosby de la sesión, Amber.
Yalnızca Crosby'i toplantıdan çıkarman gerekirdi Amber.
- ¡ Amber!
- Amber!
Amber...
Amber...
Amber, vamos.
Amber, hadisene.
¿ Le dijiste a Amber?
Amber'a mı söyledin?
Amber.
Oh, Amber.
- ¿ Cómo pude olvidar a Amber?
Amber'ı nasıl unutabildim?
Tienes a Amber corriendo por todos lados haciendo toda esta basura que no tiene nada que ver con el Luncheonette.
Amber'ı Luncheonette'le ilgisi olmayan bütün saçma işlerin için oradan oraya koşturuyorsun.
Así que, ¿ Qué haces tú Amber?
Ee ne yapıyorsun Amber?
He oído que le decías a Amber que ibas a pedir su comida para llevar favorita el día de la operación.
Ameliyat günü onun sevdiği paketlerden sipariş edeceğini Amber'a söylerken kulak misafiri oldum.
Amber, Drew, lo que sea.
Amber, Drew, ne olursa.
Escucha, La verdad es que me gustas, Amber.
Dinle, senden gerçekten hoşlanıyorum Amber.
Amber, no permitas que esos ojos te distraigan.
- Bekle. Amber, gözlerin dikkatini dağıtmasına izin verme.
Amber, todavía pienso que debemos tomarlo con calma.
Amber, hala ağırdan almamız gerektiğini düşünüyorum.
- ¿ Dónde está Amber?
- Amber nerede?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]