Translate.vc / Spanish → Turkish / Áura
Áura translate Turkish
690 parallel translation
Mi mujer, a su vez, conservaba ese aura enigmática y distante.
Karım ise aynı üç köşeli surata aynı soğuk ve esrarengiz bakışlara sahipti.
En el escenario te he notado un aura especial.
Başka birisi bunu göremezdi.
Usted tiene... una inescrutable aura oscura a su alrededor, también.
Senin de korkutucu, gizemli bir havan var.
Ahora que lo han asesinado le da un aura de romanticismo.
Ama mademki öldürüldü... İşte bu bir erkeği romantik yapar.
No he visto jamás tal aura de amenaza.
Ama hic bu kadar tehlikeli bir atmosferde calısmamıstım.
La primera vez que le vi, tenía... una especie de aura que tienen todos los actores.
Sizi ilk gördüğümde... bütün aktör ve aktrislerde olan o hava vardı sizde de.
Un "Gordon of the Empire of Aura" del 35.
Elimde bir tane "Gordon of the Empire of Auca from 35." var.
Rara vez se ve un aura dramática en sus pinturas.
... nasıl da dingin bir nesnellikle betimlemişti. .
Si el sentimiento del aura no se engancha a una casa... si la última de sus paredes no está construida con tradición familiar... entonces la idea de un hogar está vacía.
Eğer bir ev, duygulu bir atmosferden yoksunsa en az birkaç duvarı aile gelenekleriyle kaplanmamışsa o zaman o ev, her zaman içi boş bir evdir.
George Saden, acusado de transmitir un aura negativa por el segundo nivel.
George Saden, ikinci düzeyde negatif aura iletimi yapmakla suçlaniyor.
Quédense a mi lado, dentro de mi aura.
Yakınımda kal, auramın içinde.
Ha desplegado un aura de misterio por toda Europa en los últimos 5 años.
- Son beş yılda Avrupa'nın her yerinde gizemli havası yayılmış
Una vez que experimentan el aura de Starbuck...
Eğer bir kez Starbuck'ın ruhunu tecrübe ettilerse..
De momento tienes un aura blanca protectora.
Yakında beyaz auranın korumasından hoşlanacaksın.
Tienen la sensación y el aura no tanto de recuerdos sino más bien de transfiguraciones místicas.
Hatıralar yerine hisler hatırlatır bu mistik dönüşümü bize.
No, Aura.
Yapma Aura.
Me vuelves loco, Aura.
Senin için çıldırıyorum Aura.
Juegas con fuego, Aura.
- Ateşle oynuyorsun Aura.
Aura será exiliada a Frigia después de mi boda.
Aura, düğünümden sonra Frigia'ya sürülecek.
Viniste voluntariamente, pero... le di mi palabra a Aura, y juro por Arbor que no te mataré... a menos que me lo supliques.
Buraya kendi isteğinle geldin. Ne var ki Aura'ya seni öldürmeyeceğime dair yemin ettim... Ama yalvarırsan iş değişir.
¿ Qué pensaría Aura de ti ahora?
Aura ne düşünecek dersin?
Ya no : la Princesa te ha implicado en cargos de alta traición.
Prenses Aura senin ihanetini ihbar etti.
- Torturó a Aura.
- Aura'ya işkence yapmış olmalısın.
¿ Es otro truco, Aura?
- Bu da mı bir numara Aura?
Te creo, Aura.
Sana inanıyorum.
- Yo también he cambiado, Aura.
- Ben de değiştim Aura.
Puedo preverlo por el intolerable aura de satisfacción que genera de repente.
Ürettiği dayanılmaz kendini beğenmişlik havası sayesinde anlayabiliyorum.
Tienes un aura muy emocionante.
Çok heyecan verici bir auran var.
Tu aura. toma esta moneda.
Auranı. Bu çeyrekliği al.
Me dan fuera de este aura.
Koku yayıyorum ya.
Con estos nativos primitivos, no es el idioma lo que importa, sino el aura de autoridad.
Görüyor musun? Bu ilkel yerliler için, önemli olan dil problemi değil. Önemli olan otoriter görünmek, hakim görünmek.
Tiene un aura mágica.
Sende sihirli bir parıltı var.
¿ Recuerdas que dijiste que tengo un aura mágica?
Sende sihirli bir parıltı var demiştin.
Primero utilizaré mi aura.
Önce ruh gölgemi kullanacağım.
- Creo que veo tu aura.
Sanırım ruh gölgesini görüyorum.
Esta noche, te voy a dar un masaje de aura.
Bu gece değil. Bu gece sana ruh gölgesi masajı yapacağım.
Puedes tomar mi aura, mi espíritu, y mis fantasmas.
Sen benim ruhumu, cinleri, hayaletleri, her şeyi kontrol edebilirsin.
Irradias un aura de energía y sexualidad que hasta Al no podría resistir.
Sen enerji ve cinsellik yayacaksın ve buna Al bile karşı koyamayacak.
Se ve un aura a su alrededor.
Onun etrafında bir hare var.
Éste es el modelo del aura del muchacho que acaban de traer.
Bu şu gençten alınan özel bir örnektir.
Fíjate en el aura de este sujeto.
Şu namussuzun havasına bir bak.
Siente mi aura.
Ruhumdan geçenleri hisset.
Es más como un... es más como una piscina barrosa que una aura.
o şey gibi... O bir havadan çok çamurlu bir havuz gibi.
Siento una fuerte emanación de aura...
Güçlü bir auranın çıktığını hissediyorum...
Ésta no es un aura.
Bu bir aura değil.
Ese es el aura de una Borgia no de una niña.
Bu Borgia'nın aurası, Bir küçük kızın değil.
Estás compartiendo su aura.
Sen onun aurasını paylaşıyorsun.
- Son fotografías de auras.
- O aura fotoğrafı.
No da valor a la vida, camufla el suicido con un aura llena de honor.
Hayatı kayıtsızca yok saymak, intiharı şerefli bir gurur kisvesi içine saklamak.
Creo que Nicholas Locarno quería terminar sus estudios bajo un aura de gloria.
Bence, Nicholas Locarno Akademi kariyerini parlak bir zafer ile bitirmek istedi.
Desde el momento en que te vi, pude sentir que tenemos el mismo tipo de aura. Que compartíamos algo especial.
Seni ilk gördüğüm andan beri auralarımızın benzediğini ve ortak bir yönümüz olduğunu hissediyorum.