English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Äsa

Äsa translate Turkish

890 parallel translation
¡ Así... o asá! Ya no soy el hombre que era.
" Eskisi gibi değilim artık.
Cógela por el asa, ¿ no?
Ne tesadüf! Acaba Bruce bizi konuk eder mi?
"... y Asa creó a Joseías... "
"Ve asa Josaphat'ı vücuda getirdi..." "...
- La esperaré, Sr. Asa.
- Ben beklerim, Bay Asa.
Oh, tonterías, Asa.
Bu çok saçma Asa.
Rápido, Asa.
Çabuk Asa.
- Asa.
- Asa.
- Hola, Asa.
- Merhaba Asa.
- Te eché de menos en el despacho.
- Ofiste olmanı özledim Asa.
Y Craig no sacará el látigo más que tú, Asa.
Craig de kamçıyı senden daha fazla kullanmayacaktır Asa.
Puede que Asa te comprenda bien.
Asa yeterince anlayabilir seni.
Supongo que habrás oído lo que estoy haciendo con ese viejo mastodonte que tu familia tenía en Waverly Street.
Waverly Sokağı'ndaki, eskiden ailenize ait olan işe yaramaz binaya yaptığımı sanırım duymuşsundur Asa.
¿ Cómo está Lavinia, Asa?
Lavinia nasıl Asa?
Asa.
Asa.
¿ Qué coche, Asa?
Ne arabası Asa?
Asa, no te quedes ahí como una estatua muda. ¿ Qué le pasa?
Asa, dilsiz heykel gibi dikilme. Ona ne oldu?
Gracias a Dios, es capaz de cuidar de sí misma, ¿ no es así, Asa?
Aman tanrım, kendi başının çaresine bakabilir değil mi Asa?
Asa, ¿ a dónde vamos a parar?
Asa, dünya ne hale geldi?
Con sangre en las venas, uno se asa aquí.
Damarlarında kan dolaşan herkes için sıcak bir yer.
- Cuatro para el as.
- Asa karşı dört.
¡ Y me hicieron empuñar un cetro estéril!
Benim başıma meyvasız bir taç oturttular,... elime kısır bir asa tutuşturdular.
¿ Te refieres al hijo de Asa?
Asa'in oğlu mu demek istiyorsun?
No es como Asa y su mujer.
Kesinlikle Asa veya eşi gibi değil.
Dadme un báculo con el que poder andar.
Yürüyebilmem için bana bir asa verin.
Meta el dedo por el asa, por favor.
Parmağınızı kulpuna sokar mısınız?
Las cartas de Bill eran todos ases, por eso a un póquer de ases le llaman la "mano del muerto".
Jack'in elindeki kartlar neymiş biliyor musun full as, onun için full asa ne diyoruz biliyor musunuz "ölü adam eli".
Usaremos la luna como cetro.
Asa olarak mehtabı kullanırız.
El asa.
- Ne oldu? Valizin sapı koptu.
y hacia demasiado frío, para ir a nuestra cabaña.
Aşaıya inmek ve nehir kıyısına gitmek için çok soğuk olurdu.
Bueno, odio ser un aguafiestas...
Pişmiş aşa su katmak istemem ama...
- ¿ La del asa roja?
Yani şu kırmızı saplı şey mi?
Mi padre, Asa, señor Gant.
Bu babam, Asa, Bay. Gant.
- Esperemos que venga Asa.
- Baban acele etse iyi olur.
- Hola, Asa.
- Merhaba, Asa.
Usted conoce la fama de ese hombre, Asa.
Namını biliyorsun değil mi, Asa.
No, Asa.
Hayır, Asa.
Me he cruzado con Asa, que iba a buscar a Luke.
Luke ile konuştuktan sonra hiç odasına çıkmamış.
Me sentiría mejor si Luke y Asa estuvieran con nosotros.
Luke ve Asa olursa, daha iyi olur
Asa vendrá conmigo. Vosotros esperad aquí.
- Asa benimle gelecek, siz burada bekleyin.
No, anoche, Asa y yo estábamos más enfadados con Stricker y Reeger que con Gant.
Hayır, dün gece, Stricker ve arkadaşları Gant'i kasabadan göndermeye kararlıydılar.
Yo mismo la...
Ben kendim asa...
Un chico ha ido a casa de Asa y se lo ha llevado la policía.
17 yaşında bir çocuk biraz önce Asa'nın evine girdi. Onu polis arabasına aldılar.
Asa, hija de la casa de Vajda, el Sagrado Colegio de los Herederos de Moldavia... te ha declarado culpable.
Asa, Vajda Hanedanı'nın kızı. Kutsal Moldavya Başpiskoposları Heyeti seni suçlu ilan etti.
Hace dos siglos, un día como hoy, se ajustició por brujería... a la princesa Asa y a su amante, el príncipe Javutich, clavados para siempre con la máscara del demonio.
İki asır önce bugün, iki insan büyücülük yapmaktan infaz edilmiş. Prenses Asa ve onun suç ortağı olan aşkı Prens Javutch. Şeytanın maskesi yüzlerine çivilenmiş.
Un siglo después, la tierra tembló, no destruyendo más que la iglesia... y quebrando el sarcófago de la bruja, como si Asa hubiese intentado salir para vengarse.
Bir asır sonra, bir deprem sadece antik tapınağı tahrip etmiş ve cadının lahitinin yarıldığı görülmüş sanki Asa intikamını almak için çıkmaya çalışmışçasına.
Su parecido, esa venganza recurrente... me aterrorizan.
İşte bu benzerlik, Asa'nın intikamının yankısı beni çok korkutuyor.
Es tu retrato viviente. El destino se cumple, Asa.
Kader yolunu çiziyor, Asa.
Tu venganza va a realizarse, Asa.
İntikam vaktin yaklaştı, Asa.
- El cetro.
- Asa.
Sí, un báculo con una serpiente.
Evet. Yılanlı bir asa.
Chu Chin Chow, o como quiera que te llames, asa los filetes durante exactamente 11 minutos de cada lado en el horno precalentado a 400º.
Chu Chin Chow, ya da ismin her neyse, Biftekler önceden 400 derece ısıtılmış fırında... tam olarak 11 dakika pişecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]