É translate Turkish
202,991 parallel translation
Así que, investigué las huellas, y eran las de tu hermano Chet.
Parmak izlerini inceledim... Ve kardeşin Chet'e kadar gidiyor. Üzgünüm.
Apuesto que Dennis ya está en el tren, camino a Capitol Hill donde va a contarle a sus amigos hipster con un café de la que se salvó alejándose de Mary la de los gusanos.
Dennis'in şimdiden trene atladığına bahse girerim. Capitol Hill'e dönüyordur. Böylece hippi arkadaşlarıyla kahve içerken solucanlı Mary'den kaçmayı nasıl başardığını anlatabilir.
Déjala encerrada aquí dentro e bajaremos por las escaleras.
Onu buraya kilitleyelim. Sonra da merdivenlerden inelim.
Contactaré al Dr. Bailey.
O zaman Doktor Bailey'e ulaşayım.
¿ Le pide asesoramiento a un bebé sobre acciones en línea?
Beyaz bebeklere gidip E-Trade borsa tavsiyesi mi alıyor?
Remontémonos a 1994.
1994'e yolculuk yapalım.
Se cree que ha sido el responsable de la muerte de más de 20 mujeres en un reino de terror, desde hace más de dos décadas.
Evet, az önce hastanız Meghan Womack'e ait tüm kayıtları isteyen savcının celbini faksladım. Buna terapi seans kayıtları, psikolojik değerlendirmeler yani her şey dahil.
- ¿ Y qué hay de Raimy?
- Ya Raimy'e ne olacak?
- ¿ Qué pasa con Raimy?
- Raimy'e mi ne olacak?
¡ Por Rumplestiltskin, héroe de la Guerra de los Ogros!
Devler Savaşı'nın kahramanı Rumplestiltskin'e!
Rudy estaba sollozando y gritándole a Finn, preguntándole por qué tiene que tenerlo todo.
Rudy hıçkırarak Finn'e niye her şeye sahip olman gerek diye bağırıyordu.
¡ Eres un... paternalista, siniestro e hiperprotector!
Sen bir... Büyüklük taslayan, günahkar sürekli üstten bakan bir ebevynsin
Creo que tengo E.T. grabado si necesitas desahogarte llorando, y un bote de Haagen-Daz en el congelador si ayuda.
Eğer ağlamak istersen E.T'nin kasedi var bende... ve dolapta da biraz Haagen Daz var, yardımı olursa.
¿ Vas a ir a París?
Paris'e mi gidiyorsun?
Me encanta París.
Paris'e bayılırım.
Iniko, tengo entendido que has venido para sobornar a un congresista.
İniko. Anladığım kadarıyla bir Senatör'e rüşvet vermek için şehre gelmişsin.
Bueno, parece que se estaba burlando de la agente Keen, dándole detalles de los asesinatos que iba a cometer, para ver si podía impedírselo.
Ajan Keen'e meydan okuyormuşsunuz ve sizi durdurabilecek mi diye görmek için, işlemek üzere olduğunuz cinayetin detaylarını veriyormuşsunuz gibi görünüyor.
Fue a Berkeley.
Berkeley'e gitmiş.
Ya le he dado a la comandante LeVantine un informe completo de varias lesiones,
Kaptan LeVantine'e çeşitli yaralanmalar olduğunu söyledim zaten.
Ingrid, quiero que vayas a decirle a Jay que no se preocupe y no dejes que venga aquí.
Ingrid, gidip Jay'e endişelenmemesini söyle ve buraya gelmesine izin verme.
Vamos a hacer un EOM.
E.O.M. yapacağız.
No. Bien, estoy de acuerdo con Denis.
Dennis'e katılıyorum.
Pasajero varón, 30 años, inconsciente e intubado en el lugar del accidente.
Erkek yolcu. 30 yaşlarında. Bilinci kapalı ve olay yerinde entübe edildi.
La presión ha bajado, ¡ 70 sobre 40!
Tansiyon düşüyor. 80'e 40.
Vale, Ellis necesita su peluche.
Ellis'e peluş oyuncağını ver.
Señor, no me hagas decirle a Catherine Avery que le he quemado el hospital.
Tanrım, lütfen Catherine Avery'e hastanesini yaktığımı söylemek zorunda kalmayayım.
Le he dicho a Minnick que le diga a la policía que estaba desaparecida.
Minnick'e kayıp olduğunu polise bildirmesini söylemiştim..
E iban... Iba en esta dirección. Y...
Beraber şu tarafa doğru gittiler.
No te quiero que te quedes cerca de Jay.
Jay'e yakın durmanı istemiyorum.
Por lo tanto, estamos aislados de las salas de operaciones, y sólo hay poco que podamos hacer en Emergencias, pero controlamos el sangrado, y no hay evidencia que su amigo se hirió en cualquier vaso o nervio importante.
Yani, ameliyathanede kesinti oldu ve E.R'de yapabileceğimiz çok şey yok. ... ancak biz kanamayı kontrol ettik ve arkadaşınız herhangi bir büyük damarı veya sinirinin yaralandığına dair bir kanıt yok.
Busco a mi esposa e hija.
Karımı ve kızımı arıyorum.
Según el Dr. Bailey, sólo estoy esperando por una infección que me va a matar.
Doktor Bailey'e göre, sadece beni öldürecek olan enfeksiyonu bekliyorum.
Lamento lo que le pasó a Alex.
Alex'e olanlar hakkında üzgünüm.
Estaba en Emergencias, pero supongo que el Dr. Bailey lo movió.
Sanırım E.R.'deydi fakat, Doktor Bailey onu taşıdı.
Leí que tener una conmoción cerebral e ir a dormir no es algo bueno.
Bir sarsıntı geçirip uyumanın iyi bir şey olmadığını okumuştum.
Imagino a LeBron James y a Kevin Love en un Chuck E. Cheese.
Mesela LeBron James ve Kevin Love restoranda oturmuş konuşuyorlar.
Eso es 3000 a cero, si hacen la cuenta.
Matematiksel oran 3.000'e sıfır.
Lo tercero es la NBA, porque a los negros les fascina.
Üçüncüsü ise NBA çünkü zenciler NBA'e bayılır.
- Vengan con nosotros.
- Bizimle 1994'e dönün.
- Vengan con nosotros.
- 1994'e dönelim.
Te aviso, tengo uno más en camino.
Peki, Raimy'e ne diyeceğiz?
El tipo admitió que había chocado contra un Crown Victoria.
Adam bir Crown Vic'e çarptığını itiraf etmiş.
Pero a Stan, le debía bastante y tenía que pagárselo.
Ama Stan'e karşı büyük borcum vardı ve ödemem lazımdı.
Viniste a Brakebills solo para aligerar tu sufrimiento.
Brakebills'e sadece acını hafifletmek için geldin.
Puedes viajar a Fillory.
Fillory'e gidebilirsin.
Vienes aquí sin avisar e intentas matar a mi marido.
Hiçbir uyarı yapmadan buraya gelip kocamı öldürmeye çalıştın.
- Por Finn.
- Finn'e.
¿ Hay alguien que conozcan que tuviera algo en contra de su amigo Finn?
Fin'e garezi olan biri var mıydı?
Tenemos que grabar nuestro homenaje a Finn.
Finn'e onur videosu çekeceğiz.
Don E. Muchacho.
Alo Don E, oğlum.
McDonough e hijo.
McDonough ve Oğlu.