Translate.vc / Spanish → Turkish / Île
Île translate Turkish
201,180 parallel translation
Miren, he tenido una evaluación de salud ocupacional y me han dado el visto bueno para volver a trabajos livianos.
Bak, iş sağlığı ile ilgili bir değerlendirmem var... ve bana kısıtlanmış görevlere dönmek için her şeyi açıkça gösterdiler.
Así que no hay otra familia que se tenga que enfrentar a una horrible tragedia.
Dolayısıyla başka bir aile daha korkunç bir trajedi ile uğraşmak zorunda değil.
¿ Así que nunca hablo del caso con Nick Huntley?
Yani davayı hiç Nick Huntley ile tartışmadın mı?
¿ O Roz Huntley?
Veya Roz Huntley ile?
Como podrá recordar, señor, en su interrogatorio con Anticorrupción, el señor Huntley se negó a contestar preguntas con respecto a su paradero en algunos momentos de la tarde del 18 de marzo... la noche del asesinato de Timothy Ifield.
Hatırlayacağınız üzere efendim, AC-12 ile yaptığı konuşmada, Bay Huntley, Timothy Ifield'in öldürülmesi gecesi olan... 18 Mart akşamı nerede olduğu.... konusundaki soruları cevaplamayı reddetti.
No sé a dónde van los de Anticorrupción con esto, pero tenía que contároslo a ti y a Roz.
Bununla birlikte AC-12'nin ne istediğini bilmiyorum, fakat Roz ile sizin de bilmenizi istedim.
Les pedí que detallaran cualquier búsqueda o descarga de material confidencial realizado por el equipo de Anticorrupción en relación con operaciones encubiertas en las dos últimas semanas.
Onlardan, son iki hafta, AC-12 personeli tarafından gizli operasyonlar ile ilgili olarak gerçekleştirilen aramaların... veya indirdiklerinin detaylı açıklamalarını istedim.
Y solo para que conste, yo no he tenido nada que ver con ninguna filtración en la seguridad.
Ve kayıt için, herhangi bir güvenlik ihlali... ile hiçbir ilgim yok.
Según Gates, el cuerpo de Jackie se guardó en una cámara de frío, con restos de ADN incriminatorios.
Gates'e göre, Jackie'nin cesedi, suçlunun... DNA'sı ile soğuk depolarda tutuldu.
El hombre que me atacó, llevaba un pasamontañas y me golpeó en la cabeza con un bate de béisbol.
Bana saldıran adam, kar maskesi takıyordu... ve beysbol sopası ile kafama vurdu.
Volveré con una inyección de antibiótico.
Bir antibiyotik enjeksiyonu ile döneceğim.
Sabemos que el Sr. Huntley tiene el mismo abogado que tuvo Michael Farmer, y es posible que el Sr. Huntley conociera el anterior delito sexual de Michael Farmer, por su relación.
Bay Huntley'nin Michael Farmer ile ayni avukatı paylaştığını öğrendik, Ve Bay Huntley, Michael Farmer'ın daha önceki... cinsel suçlarından, bu ilişki sayesinde, haberdar.
Su nombre empieza por H. De acuerdo.
Adı H ile başlıyor. tamam.
Señor, actualmente hay más de ocho policías por encima del rango de inspector y cuyos nombres empiezan por H, incluyéndole a usted, señor.
Efendim, halihazırda müfettişliğin üstünde, soyadı H ile başlayan... sekiz görevli var, kendiniz de dahil, efendim.
Veo que conocieron a nuestro productor, Sebastian Howard.
Yapımcımız Sebastian Howard ile tanıştığınızı görüyorum..
Sí, Bash. Salty no funcionó.
Evet, Bash, Salty ile yürümedi.
Y voy a elegir a medida que avanzamos, comenzando con Ruth.
Devam ederken seçim yapacağım, Ruth ile başlayarak.
- La última fiesta que fui con Debbie, me emborraché y me acosté con su marido.
- Debbie ile en son partiye gittiğimde, sarhoş oldum ve kocasıyla yattım.
Necesitamos pensar en el show.
Program ile ilgili düşünmeye başlamalıyız.
Levántate, Reina Beneficencia, lucha contra Machu Picchu, la Gigante Gentil.
Kalk Refah Kraliçesi ve Nazik Dev Machu Picchu ile dövüş.
- Ya han trabajado con Sam.
- Yani daha önce Sam ile çalıştın.
Debbie, te presento a Glen Klitnick, nuestro ejecutivo de K-DTV, él hace realidad nuestros sueños.
Debbie, Glen Klitnick ile tanıştırayım, K-DTV'deki harika yöneticimiz, namıdiğer, rüyalarımızı gerçekleştiren adam.
Glen, te presento a la bella Deborah Eagan.
Glen, güzel Deborah Eagan ile tanıştırayım.
Chicas, les presento al presidente ejecutivo y padre de familia de toda esta operación.
Kızlar, sizi bu operasyonun CEO'su ve aile reisi ile tanıştırayım,
- Bueno, si eres rusa, tienes que pelear contra la heroína americana, y Debbie no te habla.
- Yani, Rus isen Amerikan kahramanı ile savaşmalısın ve Debbie seninle konuşmuyor.
Yo lidiaré con Debbie.
Debbie ile ilgilenirim.
No van a fiestas, no han viajado, no entienden la ironía.
Yani, parti yapmıyorlar, gezmemişler, ironi ile ilgili fikirleri yok.
He estado planeando algunas cosas con Melrose.
Melrose ile çalışıyordum.
Nuestros nombres están juntos, contra las Mujercitas Pendencieras.
İsimlerimiz bir arada, Dövüşen İhtiyarlar ile dövüşüyoruz.
Entre 20 a 30 personas, locos, algunos niños y un indigente.
20 ile 30 arası insan var, ucubeler, birkaç çocuk, bir evsiz.
¡ Yo castraré a todos sus perros y llenaré sus piscinas con borscht!
Bütün evcil köpeklerinizi kısırlaştıracağım ve yüzme havuzlarınızı borscht ile dolduracağım!
Justo entre Dr. Gene Scott y el nuevo programa animado llamado Miyamoto Musashi.
Dr. Gene Scott ile Miyamoto Musashi adlı yeni bir animasyon şovu arasında.
Porque pronto va a casarse con la muchacha escocesa.
Çünkü onun İskoç kızı ile olan evliliği devam ediyor.
Están ocupados con su nuevo mundo y riquezas.
Yeni dünyaları ve zenginlikleri ile meşguller.
Veamos cómo le sienta al rey Jacobo saber que ha avergonzado a su prima casándola con sir Nadie de Ningunaparte.
King James'in kuzenini utandırdığını öğrenmesini nasıl ister görelim Onu Nowhere'den Sir No One ile evlendirerek.
Tu tía escribe : " Isabel está tan altiva con sus nuevas riquezas
Teyzen yazıyor, "Isabella çok yüce " Yeni keşfedilen zenginliği ile
Tal vez no tengan ningún interés con sus nuevas tierras y riquezas, pero...
Belki de yeni geniş toprakları ve zenginlikleri ile hiçbir ilgisi yoktur...
Si podemos llegar a un acuerdo con Isabel de Castilla, entonces nadie se atrevería a despertar a ese gigante dormido, ahora ni en el futuro.
Castile Isabella ile görüşebilirsek o zaman Hiç kimse şu anda ya da gelecekte uyuyan bir devi uyandırmaya cesaret edemez.
Hace tiempo que deseo formar una alianza entre nuestras dos grandes naciones con el matrimonio de nuestro hijo y heredero, el príncipe Arturo y la princesa Catalina.
Uzun zamandan beri iki büyük ulusumuz arasında ittifak kurmak için arzusundayım Oğlumuz ve mirasçımız Prens Arthur'un evliliği ile, Ve Prenses Catherine.
Está amenazando con hacer la paz con los Tudor.
Tudor ile barışmakla tehdit ediyor.
Y él decía : "King".
"King" ile derdi bana.
No lo sé, pero quien sea que alteró los recuerdos de David, reemplazó al tío real por Lenny.
Bilmiyorum. Ama her kimse David'in anılarında gerçek kankası Lenny ile yer değiştirmiş.
Es igual a la de "capitán Sham".
"Kaptan Üçkağıt" taki "M" ile aynı.
Cuando los Baudelaire llegaron al brunch con Olaf, unos minutos tarde porque el Sr. Poe no tomó la curva se sentían tan indefensos como moscas porque el vil ardid del Conde Olaf se cerraba en torno a ellos.
Baudelairelar, Olaf ile yapacakları brunch'a, Bay Poe dönüşü kaçırdığı için biraz geç geldiklerinde Kont Olaf'ın şeytani planı onları hapsederken kendilerini birer sinek gibi çaresiz hissettiler.
Olaf apenas conoció a Josephine. ... que los obligara a retirarse del restaurante.
Olaf, Josephine ile yeni tanıştı yoksa lokantadan gitmek zorunda kalırsınız.
Se separó de ellos en 2016 y ella y el Testigo han estado como perros y gatos desde entonces.
2016 yılında onlarla bağını kopardı. Ondan beridir Tanık ile it dalaşındalar.
Fue parte de los 12 Monos toda su vida.
Hayatı boyunca 12 Maymun ile birlikteydi.
Lo supe en cuanto te apareciste con Olivia.
Olivia ile ortaya çıktığınızda biliyordum.
Pasaron mi reporte de "viajeros del tiempo" como si fueran periódicos cómicos.
Zaman yolculuğu ile ilgili raporuma mizah dergisi muamelesi yaptılar.
Honramos tiempo... Con paciencia.
Sabır ile... zamana saygı duyarız.
Sally y yo hemos terminado.
Sally ile ilişkimiz sona erdi.