Translate.vc / Spanish → Turkish / Ñino
Ñino translate Turkish
61,136 parallel translation
Sé que tienes miedo de que... ella sea como tu madre... que oculte su vodka en la sala... como siempre lo hacía cuando eras un niño.
Annenin başına gelen şeylerin onun başına gelmesinden korktuğunu biliyorum Sen küçük bir çocukken, annenin her zaman oturma odasına içki sakladığı gibi.
Tío, ¿ por qué has dicho que querías criar al niño?
Neden çocuğu yetiştirmek istediğini söyledin ki?
¿ Quieres cuidar de este niño durante el resto de tu vida?
Hayatın boyunca bu çocuğa mı bakmak istiyorsun, istediğin bu mu?
Sí, me llevo al niño, pero volveré porque tendré que quedarme aquí esta noche.
Tamam, alırım ama geri geleceğim çünkü bu gece burada yatacağım.
No quiero estar atrapada en esto del niño, ha sido un error tuyo.
Çocuk olaylarına dahil olmak istemedim, senin hatan o.
Mi vejiga es del tamaño de una canica de un niño.
Mesanem bir çocuğun mermeri kadar büyük.
Vale, pero tenemos que liberarnos antes de que baje otro niño porque...
Ama başka bir çocuğu yollamadan önce kurtulmalıyız buradan.
Dios, un niño gordo está a punto de golpearnos.
Aman tanrım, şişman bir çocuk üzerimize doğru yardırıyor.
Niño, niño, niño, escucha.
- Bekle, bekle. Ufaklık, dinle.
- Muy bien, niño. ¡ Corre, niño, corre!
- Git hadi.
¡ Tápate el ojete, niño! Mac.
Götünü kolla ufaklık!
Creo que tenemos que sacar a otro niño.
Başka bir çocuğu daha çıkarmamız gerek sanırım.
Ese niño parece que se haya desmayado, Dee.
- O çocuk bayılmış gibi duruyor Dee.
¿ Qué haces? He conseguido que un niño me la diera.
- Bir çocuk bana bunu verdi.
O te habrían lanzado en un río, porque no eras un niño.
Ya da erkek çocuk olmadığın için seni nehre atmışlardı.
Joder, si hasta el niño del globo sabía dónde mirar.
Balonlu küçük çocuk bile kime bakacağını anladı.
Incluso el niño del globo.
Herkes biliyor.
Solo es un niño.
Çocukmuş sadece.
¡ Por Dios, Frank! Te has cargado a un niño.
Aman tanrım Frank, öldürdün çocuğu!
Ni siquiera sabes si es niño o niña todavía.
Bilmiyorsun bile Eğer o henüz bir erkek ya da bir kızsa.
Pero, ya sabes, confiamos en el primer ultrasonido ; es un niño.
Ama biliyorsun, İlk ultrasona güveniyoruz, o bir çocuk.
Y el chico de la primera fila actúa inapropiadamente para alguien que es un niño.
Ön sıradaki çocuk da başkasının çocuğuna ayıp ediyordu.
Señor Adler, su hija golpeó a un niño... Lo sé.
Bay Edgar, kızınız bir oğlanın burnunu kırdı!
Quiero decir, si adoptamos estándares basados en la aversión de nuestro amigo, a los bichos rurales... No nos quedaría un niño de este lado del Tallahassee.
Yani, evlatlık standartlarını sırf arkadaşın palmiye böceklerinden tiksinmesine göre düzenleseydik Tallahassee'nin sol yakasında çocuk mocuk bakamazdık.
Es un niño.
Bir oğlan!
¿ Se da cuenta de las consecuencias del aburrimiento para un niño superdotado, señor Adler?
Dehâ bir çocuğun can sıkıntısının belirtilerinden haberdar mısınız, Bay Adler?
¿ No atacó a un niño en el autobús escolar?
- Sahi mi? Okul otobüsünde bir çocuğa saldırmadı mı?
Un niño de 12 años atacó a un niño de 7 años y ella salió en su defensa.
12 yaşındaki çocuk, 7 yaşındakini ezince o da savundu.
- ¿ Ella le rompió la nariz al niño?
- Çocuğun burnunu kırdı mı?
- Cuando yo era un niño...
- Ben çocukken, Ishmael adında doldurulmuş bir ayım vardı.
- # Boo # - # El niño del grupo, el elegido #
- Boo - Grubun bebeği, seçilmiş kişi
En el centro, en mi pasantía o en Yale soy el niño huérfano con suerte cuya suerte depende de que sea uno de los morenos buenos de que no pierda nunca la calma o diga lo que piensa o Dios no quiera, de que sea yo.
Bak, şehirde, stajımda veya Yale'da ben şanslı yetimi oynuyorum. Kaderim iyi zencilerden biri olmama bağlı, asla kontrolü kaybedip düşündüğümü söyleyemiyorum veya kendim olamıyorum.
No soy un niño.
Çocuk değilim artık.
Toman todas esas canciones de verdad hacen ruido sobre ellas, y dicen esas rimas que cualquier niño haría.
Gerçek şarkıları alıyorsunuz, üstüne gürültü ekliyorsunuz. Sonra on yaşındaki çocuğun uykusunda uyduracağı sözler ekliyorsunuz.
Eres como un niño No me cuesta excitarte
Oğlan gibisin Seni heyecanlandırmam çok kolay
¿ Cuántas veces debo decirte que ya no soy un niño?
Kaç kere söyleyeceğim? Artık çocuk değilim.
¡ Me robó todo desde que yo era un puto niño!
Çocukluğumdan beri her şeyimi elimden aldı!
¿ De qué habla el niño en pañales? ¿ Qué términos?
Yancın ne diyor, ne şartı?
Este soy yo cuando niño.
Çocukluk halim. Bak, yedi yaşındayım.
Eras un niño tan gordo.
Amma da şişmanmışsın.
Y un niño.
- Bir de çocuk.
Un niño.
Bir çocuk.
Cuando me fui de Inglaterra era un niño.
İngiltere'den gittiğimde yeni yetme bir çocuktum.
Tu nieto Richard fue quien arrolló y asesinó a ese niño pequeño.
O küçük çocuğu ezip öldüren kişi, torunun Richard'mış.
¿ Y los padres del niño?
Çocuğun ailesi peki?
Debes comprender, lo que intentamos hacer es como criar a un niño.
Anlamalısın, yapmaya çalıştığımız şey bir çocuk büyütmeye benziyor.
Un niño necesita dos padres.
Ve bir çocuğun iki ebeveyne ihtiyacı vardır.
Tengo una esposa y un niño esperando por mí en casa.
Beni evde bekleyen eşim ve çocuklarım var.
- Cielo, sé que eres un niño listo, pero si no te esfuerzas más en la escuela, puedes acabar... sin éxito.
Sanki dün gibi hatırlıyorum. Ya da ondan önceki gün gibi. Her şey bir şakayla başladı.
Estaré bien. Toda esa estimulación no va a corregir al niño.
Bart, herkese Kutup Ayısı Anma Günü diye bir saçmalık için beyaz giymeleri gerektiğini söyleyen bir not gönderdi.
Nunca tuve un trofeo cuando era niño, y al final me resulto... bien.
Spor salonunun duvarındaki tek pankart binayla birlikte gelendi. Ama şimdi, bir şans vardı. Bart ile o kadar gurur duyuyorum ki, pratik yapmasına yardım etmek için ne gerekiyorsa yaptım.