Translate.vc / Spanish → Turkish / Últimás
Últimás translate Turkish
8,016 parallel translation
Le han ofrecido un trabajo con la NASA en el equipo RD para las últimas pruebas en Jupiter.
Jupiter araştırmaları yapan bir ekibin üyesi olması için Nasa'dan bir iş teklifi almış.
Me he pasado las últimas tres horas en la Hasty Hills Retirement Community de Queens.
Son üç saatimi Hasty Hills'de Queens emekliler topluluğuyla geçirdim.
Eso no ocurrió, y esa cosa me lastima los ojos, igual que las últimas cuatro veces que la usaste.
Bu bana olmadı ve şu şey gözlerimi acıtıyor, daha önce dört sefer yaptığındaki gibi.
En el curso de las últimas horas, fuerzas israelíes entraron al valle del Jordán.
Son birkaç saatlik süre zarfında İsrail birlikleri Ürdün Vadisi'ne girdiler. SON DAKİKA
Ha bloqueado 15 diferentes ataques en las últimas dos semanas.
Son iki haftada 15 saldiriyi durdurmus.
Uno activado en las últimas tres horas.
Son ücsaat icinde aktif edilen bir telefon var.
Ella ha trabajado en tres casos en las dos últimas semanas.
Üç travmada çalıştı. Hepsi son bir kaç hafta içindeydi.
Los tres lo hicimos... en las últimas 24 horas.
Üçümüz de öyle. Hem de son 24 saati.
Dime que esas estúpidas palabras son sus últimas.
Bu aptalca sözlerin son sözleri olduğunu söyle lütfen.
La razón de mi ansiedad por las dos últimas fiestas es que me iba a casar con la persona equivocada.
Önceki iki partimdeki endişelerimin nedeni yanlış kişiyle evleniyor olmamdı.
Tres muertes más en las últimas dos semanas...
Son iki haftada üç kişi daha öldü.
He perdido las últimas cinco veces, ni una historia Shah Rukh.
Beş kere kaybettim, hiç Shah Rukh hikayesi yapmıyoruz.
Aunque si consideramos lo que ha pasado en las últimas 24 horas, ¿ qué no fue raro?
Son 24 saat içinde tuhaf olmayan bir şey de olmadı gerçi.
Es sus últimas horas, me pidió que le contara sobre mi vida con usted.
Son saatlerinde, bana sizinle birlikteki hayatımı sordu.
Estaban haciendo últimas miradas con Bennett.
Bennett ile son bir kez etrafa bakıyorlardı.
Busquemos un lugar tranquilo... donde pueda hacer mis últimas tareas.
Gizleneceğimiz bir yer bulalım ve buradaki son dakikalarımda Dışişleri Bakanı olarak işimi yapaym.
Las últimas coordenadas de la nave robada que está buscando tu gente.
- Aramakta olduğunuz çalıntı geminin son koordinatları.
En las últimas doce horas ha habido más mensajes encriptados emitidos por La Compañía que en el último año.
Son 12 saatte Şirket güvenliğinden çıkan şifreli ileti sayısı geçen yıldan daha fazla.
Pasé las últimas dos horas no golpeándolo.
Son 2 saatimi onu yumruklamadan geçirdim.
Te has escapado de nuestras últimas sesiones de terapia.
- Son birkaç terapiye gelmedin.
Incluiremos... las últimas tecnologías saudíes.
Yeni Suudi teknolojisini de dahil edeceğiz.
En las últimas 24 horas, la prensa ha obtenido al menos 65 fotos, lo que parecen ser operativos de Ar Rissalah, en lugares de todo América.
Son 24 saatte, sosyal medyada bu gibi 65 fotoğraf görüldü. Ar Rissalah adamlarını ve Amerika'nın dört bir yanını gösteriyor.
Si hay algo que he aprendido en las últimas 48 horas, es que este demonio me necesita vivo.
Son 48 saatte öğrendiğim bir şey varsa bu iblisin bana canlı ihtiyacı olduğudur.
Solo puedo leer las últimas cuatro letras.
Sadece son 4 harfini okuyabilmiştim.
Esas eran las últimas secciones, señora.
Bunlar son kısımlardı efendim.
Las ultimas chaquetas de cobre Stark
Stark'ın son bakır yelekleri.
He pasado las últimas 48 horas en Athens, Georgia, apartando al tipo de peleas en bares.
Son 48 saati Atina'da, Georgia'da adamı bar kavgalarından uzak tutarak geçirdim.
Lo sé, Yo pasé las últimas tres décadas batallando con los mejores abogados del estado.
Son 30 yılımı şehrin en iyi avukatlarıyla savaşarak geçirdiğimi biliyorum.
Tengo las últimas cinco páginas de lo nuevo de Agatha Christie. Buenas noches.
Agatha Christie'nin yeni kitabının son beş sayfasını okuyorum.
Las últimas encuestas... muestran una popularidad creciente en todo el espectro... político, étnico y económico. NUEVA OBRA 52 OESTE Y NOVENA
Son anketlerimiz sizin onay rakamlarınızın politik etnik ve ekonomik sınırların ilerisinde arttığını gösteriyor.
Yo no voté al Senador Cherryh en las últimas elecciones. Muchas gracias.
Geçen seçimde Cherryh için oy vermemiştim.
¿ Quieres decir tus últimas palabras, Cuchillo Ausente?
Son sözün var mı Hiç Bıçak?
En las últimas décadas, algo se ha perdido. Es como si no hubiera pegamento.
Ama son yirmi yılda sanki bir şeyler yok oldu.
Root, si tú y yo nos convirtiéramos en las dos últimas personas sobre la faz del planeta... ( Root ) Un escenario cada vez más plausible vistos los planes de Samaritan.
Root, bu gezegende en son ikimiz kalsak... Samaritan'ın planlarını düşünürsek çok makul bir senaryo.
Las últimas veces que te he visto has estado muy drogado.
Seni her görüşümde uyuşturucu almış oluyorsun.
Catorce en las dos últimas semanas.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca ondört saldırı.
Parece ser que los registros de tarjetas de crédito... de las dos últimas semanas han arrojado datos... que no teníamos en el perfil inicial.
İki haftalık kredi kartı harcamalarında daha önce görmediğimiz şeyler çıktı.
Y así, voy a dejarles con estas últimas palabras.
Ve size şu sözlerle veda edeceğim.
Rafael nos dijo que las últimas palabras del botones fueron "Sin Rostro" no estaba nombrando a su asesino, la estaba identificando.
Rafael bize bellboyun son sözlerinin "sin Rostro" olduğunu söyledi katilinin adını söylemiyordu,
Rafael nos dijo que las últimas palabras del botones fueron "Sin Rostro", no estaba nombrando a su asesino, la estaba identificando.
Rafael bize bellboyun son sözlerinin "Sin Rostro" olduğunu söyledi o katilinin adını vermiyordu, gördüğü kişinin adını söylüyordu.
De todos modos, estas últimas dos semanas Rafael ha sido muy bueno.
Her neyse, geçtiğimiz son iki hafta Rafael'le her şey yolundaydı.
Y en las últimas dos semanas, se sentó con la policía tres veces.
Ve geçtiğimiz iki haftada, üç kere polise ifade verdi.
Y ha sido ella la que plantó las últimas plantas de café.
Son kahve fidanlarını o dikmişti.
Probablemente todos sepan que, las últimas semanas han sido raras para mi, y sigo tratando de entender por qué está pasando esto.
Büyük ihtimalle hepiniz son birkaç haftanın benim için garip geçtiğini biliyorsunuzdur ve ben de hala bunun neden olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Cuando mi padre estaba en las últimas fases de la enfermedad, fue uno de los momentos más terroríficos y horribles de mi vida.
Babam, son aşamalarına geldiğinde bu hastalığın Bu hayatımın en korkutucu daha çok iğrenç zamanlarıydı.
Si tiene tres millones en efectivo... no se ha acercado a ellos en las últimas dos semanas.
Eğer 3 milyon nakit parası varsa, son 2 haftadır yanına hiç gitmedi.
La razón por la que nos interesan tus libros... ¿ Te han desaparecido explosivos estas últimas semanas?
Son birkaç haftada eksik patlayıcı çıktı mı?
- Oye, en serio, Em, eso es, como, últimas palabras famosas.
- Gerçekten Em, bu ünlü son sözlerden.
matar, bailar y casarme con la realeza, y en las dos últimas no estaban contratando.
... öldürmeyi, dans etmeyi ve kraliyet ailesine gelin gitmeyi. Ve son ikisini yapamadım.
Tú y yo somos las últimas personas en la Tierra.
- Sen ve ben dünyadaki son insanlarız.
- Últimas reflexiones, señor.
- Sessizlik! - Son görüşler efendim.