English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / 180

180 translate Turkish

1,387 parallel translation
Frank, tu n'as mis que 30 $, et Raymond a mis 180 $?
Frank, sen sadece 30 dolar mı verdin? Raymond 180 dolar mı verdi?
180!
180.
{ \ pos ( 192,180 ) } Non, chef.
Yok, efendim.
{ \ pos ( 192,180 ) } Ils vont pouvoir nous retrouver, maintenant?
Şimdi bizi bulacaklar mı?
{ \ pos ( 192,180 ) } Il y a beaucoup d'interférences, ici.
Çok fazla parazit var. Gürültü çok fazla.
{ \ pos ( 192,180 ) } J'espère que quand le module de communication { \ pos ( 192,180 ) } sera suffisamment loin d'ici, un vaisseau colonial recevra le signal et viendra à notre recherche.
Ama fırlattığım iletişim kapsülü buradan yeterince uzaklaştığında sinyalini bir Colonial gemisi duyacak ve bizi aramaya başlayacak.
{ \ pos ( 192,180 ) } Mon père fait partie de la flotte coloniale.
Babam koloni filosunda.
Ils m'ont dit qu'il a disparu, { \ pos ( 192,180 ) } mais je crois qu'il est mort.
Bana kaybolduğunu söylediler ama bence o da öldü.
{ \ pos ( 192,180 ) } Comment t'appelles-tu?
Senin adın ne?
{ \ pos ( 192,180 ) } Tu sais quoi? Mes parents aussi sont morts quand j'étais petite.
Biliyor musun, ben küçükken benim de annem ve babam öldü.
{ \ pos ( 192,180 ) } Tu habites avec qui?
- Kiminle yaşıyorsun?
{ \ pos ( 192,180 ) } Avec d'autres personnes, sur le Galactica.
- Galactica adında bir gemide bir sürü insanla.
Cela fera demain un an que le vol 180 a explosé peu après son décollage de JFK à New York.
Yarın, Velez Havayolları'nın 180 uçuş sayılı uçağının JFK Havaalanı'ndan kalkışından kısa bir süre sonra düşmesinin birinci yılı.
Une veillée aura lieu ce soir à 20 h en mémoire du crash du vol 180, au lycée Mount Abraham.
Bu akşam saat sekizde Abraham Lisesi'nin toplantı salonunda 180 uçuş sayılı uçağın düşmesinin birinci yıldönümü nedeniyle bir tören düzenlenecek.
- Mon Dieu en mémoire du crash du vol 180, au lycée Mount Abraham.
- Aman Tanrım. ... 180 uçuş sayılı uçağın düşmesinin birinci yıldönümü nedeniyle bir tören düzenlenecek.
Je sais que ça paraît dingue, mais vous avez entendu parler du vol 180, n'est-ce pas?
Bakın, bunun kulağa saçma geldiğini biliyorum. Ama hepiniz 180 sayılı uçak kazasını duydunuz değil mi? Ya uçaktan çıkan çocuğu?
La chute d'une brique tue un survivant du vol 180
180 sayılı uçak kazasından kurtuldu. Kafasına tuğla düştü
L'unique survivante du vol 180 est entrée à l'asile de Stonybrook, prétextant que la Mort en personne voulait la tuer...
Clear Rivers, uçak kazasından son kurtulan kişi.
Les survivants du vol 180 sont morts dans l'ordre exact où ils devaient mourir dans le crash de l'avion.
Uçak kazasından kurtulanlar o kazada ölecekleri sırayla öldüler.
Elle aurait dû mourir à bord du vol 180.
Onun uçak kazasında ölmüş olması gerekiyordu.
Les survivants du vol 180.
Uçak kazasından kurtulanlar.
Quand on est descendus du vol 180, ça n'a pas changé que nos vies.
180 sayılı uçaktan indikten sonra sadece bizim hayatlarımız değişmedi.
Agent Adams signale collision à hauteur de la borne 180.
Ben Memur Adams. 9-A yolunda bir araba kazası oldu.
Touché trois fois à 180 m, rien.
180 m. Den üç atış - hiç etki yok.
Il pesait au moins 180 kg.
En az 200 kiloydu.
1 m 80, costume, cheveux roux.
- 180 boyunda, takım elbiseli, dinç.
Vous avez 180 secondes, ou le repas est offert.
180 saniyen var. Yoksa yemek bedava.
En fait papa, l'Océan Pacifique fait 264550 millions de kilomètres carrés... de superficie, 18 fois la taille des Etats-Unis.
Aslında, baba, pasifik okyanusu 180 milyon kilometre karedir Birleşik Devletlerin tam 18 katı büyüklüğündedir.
Quand je suis rentrée, je pesais 85 kg. 85 kg!
Eve geldim, 180 pound. 180 pound harcamışım!
On a dérivé de 180 km vers le sud.
180 km güneye sürüklendik.
Il y a un chemin qui te ménera l'autoroute.
Yaklaşık 180 metre ileride geyik izleri var. Seni otoyola çıkartır.
180 décibels.
- 180 desibel?
A 180 mètres au sud, à flanc de colline.
200 yard güneyde, tepede.
Comment est-ce possible? Le terrain est accidenté.
Yoldan 180 metre uzaklaştın mı bir daha yolu göremezsin.
Et ma chance a tourné de 1 80 degrés... mais j'ai peur que ça s'arrête si tu n'es pas avec moi tout le temps.
Şimdi şansım 180 derece döndü ama korkarım, sen 24 / 7 benimle olmazsan tam tersine dönecek.
Paie $ 180, prends des cours, comme tous ces guerriers du dimanche.
180 dolar ver ve hafta sonu savaşçıları gibi ders al.
Dépenser 180 $ pour défier la gravité?
Yerçekimine meydan okumak için 180 dolar verecek misin?
Le public Chrétien, c'est 180 millions d'américains.
Hıristiyanların Amerikada yerleşik olarak 180 milyondan fazla dinleyicisi var!
180 £ / semaine.
Haftalık £ 180. "
- Ils avaient trois ans. Tiger Woods savait envoyer une balle à 20 km à trois ans.
Tiger Wodds üç yaşındayken topu 180 metre uzağa atıyordu.
- Ce qui aurait du donner 180 millig.
- yani 180 miligram olması gerekiyordu.
Salaud de Tanaka! J'avais à peine quitté la boîte qu'il a tout raflé!
Şirketi bıraktığım anda, o piç Tanaka 180 derece değişti...
Et qu'est-ce que tu fais ici?
{ \ pos ( 190,180 ) } Madde boştur, her şey boşunadır. Peki, sen burada ne yapıyordun?
Cap 1 - 8-0, 2 300 mètres.
180 derece. 2300 metre.
Il peut tuer une mouche sur la queue d'un burro à 180 mètres.
Bir eşeğin kuyruğunu 180 metreden vurabiliyormuş.
- Il fait quelle taille? 1m80?
- Ne o, yaklaşık 180 cm mi?
Je dirais qu'il fait une taille 48, qu'il pèse environ 180 kilos qu'il fait entre 2,6 m et 2,7 m, que sa jambe droite boîte et qu'il a trois dents en cuivre.
80 numara ayakkabı giyiyor olmalı. 160 kilo civarında. Boyu ise 2 metre 70 santim.
Vol 180... Je sais ce que je dois faire pour nous sauver.
Bizi kurtarmak için ne yapmam gerektiğini biliyorum.
180 grands!
18,000 $.
Une dispersion à 180 °.
- Mavi. 180 dereceye yayılmış.
De lacide nitrique.
Nitrik asit. Milyonda 180 birim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]