Translate.vc / French → Turkish / 18000
18000 translate Turkish
50 parallel translation
J'en doute, il n'y a que 18000 habitants.
Bundan kuşkuluyum. Nüfusu 18.000.
Jadis, ils gagnaient 18000 $ par semaine, exonérés d'impôts.
Haftada vergisiz 1 8.000 dolar kazandıkları dönemden.
Allouez-moi 18000 $ de plus pour l'affaire Brown.
Brown dosyası için bana 18.000 daha verin.
" L'étude approfondie du cas de 18000 couples mariés... montre que la tentation d'infidélité chez l'homme... atteint un sommet pendant la 7ème année du mariage.
Tarafımca yürütülmüş, 18 bin evlilik içinde yapılmış araştırma bizi, erkekteki'tutku eğri'sinin, yedinci yıl içinde aniden yükseldiğine inandırıyor.
18000 $ par an.
Yılda 18.000 dolar.
Avec 11000 $ par an : 750000 $ pour la maison, 18000 $ d'impôts, 200 de mobilier.
Yılda 11.000 dolara ev için 750.000 dolar, vergilere 18.000 dolar, 200 de mobilyalara.
Comment était-il possible, à Treblinka, aux jours de pointe, de "traiter" 18000 personnes... 18, c'est trop...
"... çığlıklar daima kapılar kapandıktan sonra başlamaktadır. "Operasyon başlangıcı öncesinde ve... "... sırasında, ışıkları açmak faydalı olacaktır.
"Traiter" 18000 personnes...
" Aracın kolayca temizlenmesi için,
Liquider 18000 personnes...
"... zeminin ortasına gizli bir akaç yerleştirilmelidir.
On a eu le plaisir de faire 18000 km... pour les aider à améliorer leur vie.
Sınıf atlamalarına yardım etmek için sevinçle 18.000 km. geldiğimiz insanlar bunlar.
Même si ça veut dire supprimer 18000 emplois?
Bu 18.000 kişiyi işten çıkarmak anlamına gelse bile mi?
J'aurais pu le mettre dans du bois de cerisier pour 18000 $.
1800 dolara da kiraz ağacın yapılma tabuta koyardım.
- Altitude : 18000 mètres.
İrtifa 18,000 metre ve düşüyoruz.
Les blancs sont à 18000.
Akyuvarları 1 8.000.
Je vous donne 18000 $ qui viendront de Finley, pas Michaels.
Size Michaels'tan değil Finley'den 18 bin veririm.
Plus de 18000 spectateurs étonnés regardent les Beers qui...
18.000 seyirci Beers'in nasıl...
Camry de 97, direction assistée, freins ABS, vitres électriques, verrouillage centralisé, le tout pour à peine 18000 $?
'97 Camry, havalı direksiyon, havalı frenler, elektrikli camlar... ... elektrikli kilitler, ısıtmalı koltuklar ve yalnızca 1 8.000 dolar mı?
Vous avez peur que je saute par le hublot à 18000 m d'altitude?
Ne yapacağım ben? 20,000 feet yükseklikte camdan aşağı işeyecek miyim?
J'ai réussi à obtenir 18000 $ pour la fondation du Bay Mirror.
Peki, Bay Ayna Çocuk Vakfı için 18.000 $ yükseltmek başardı.
Le trinitium peut supporter des températures jusqu'à 18000 degrés
Trinesium kadar 18.000 derece sıcaklığa kadar dayanabilir.
- 18000 $.
- 18 bin dolar.
Comment vous avez pu laisser partir 18000 $! ?
18000 doların yürüyüp gitmesine nasıl izin verirsiniz!
18000.
18.000 dolar.
Les cinq derniers mois, 18000 Oxycontine 12000 Percocet, 9000 Vicodine.
Son beş ayda 18,000 Oxycontin, 12,000 Percocet, 9,000 Vicodin.
- Mesdames et Messieurs demain soir, plus de 18000 personnes vont venir voir cet homme au Thomas and Mack Center.
Bayanlar ve Baylar, yarın gece 18binden fazla insan bu adamı görmeye... Thomas ve Mack Merkezine akın edecek.
On devrait passer ces moments avec Justin, au lieu d'appeler 18000 personnes.
Bu vakti Justin'le geçirmeliyiz. 18 bin kişiyi arayarak değil.
M. Torres veut ses 18000.
Bay Torres 18.000'ini istiyor.
Le pédé lui donne 18000. Il garde 3000, vient ici et dit qu'il n'a eu que 15.
İbne ona 18,000 verir 3,000'i kendine ayırır.
Le pédé lui a donné 18000 mais il a gardé 3000 et ça doit pas être la 1re fois.
İbne herif ona 18,000 verdi ama 3,000'nini kendine sakladı. Bahse girerim bu ilk değil.
Un puzzle de 18000 pièces?
18,000 parçalı yapboz mu?
Au moins 18000 morts ont été attribuées à la fuite, et plusieurs résidents locaux ont dit que la contamination n'a jamais été bien nettoyée. - Ouais.
Sızıntıya dayalı en az 18 bin ölümün gerçekleştiği ve yerel halka göre, gaz kontaminasyonunun hiçbir zaman uygun bir şekilde temizlenmediği söyleniyor.
Ça fera 18000 $ par mois.
Ayda 18 bin ödeyeceksiniz.
Ça fait 15000 $, 18000 $ avec les intérêts.
Normalde 15 bin. Faiziyle 18 bin.
Mais je n'ai pas 18000 $.
Sorun 18 bin dolarımın olmayışı.
- Oui. - 18000, ce n'est pas si mal.
18 bin o kadar da kötü değil.
Si tu ne trouves pas les 18000 $ d'ici après-demain, c'est toi que j'élaguerai.
Yarın öğlene kadar 18 bini bulamazsan senin bir yerlerini budamaya başlayacağım.
C'est une affaire, à 18000 dollars!
- Ne kadarmış? - Kelepir, 18 bin dolar.
18000 dollars pour ça?
Bu mu 18 bin dolar?
Avec ses 18000 autres hommes.
Diğer 18 bin adamının yanında.
Il a déposé un lingot d'or. Ça vaut 400000 $. Il en a pris 18000.
Yaklaşık 400000 dolarlık altın külçesi vardı ama... sadece 80000 dolarını bozdurdu.
18 000 dollars à la Oceanfront Inn.
Oceanfront Oteline 18000 dolar borç.
Il y a un relevé qui dit que tu l'as payée 18000 $.
Burada ona 18.000 ödediğini söyleyen bir kalem var.
19000 18000
5700. 5400.
18000 euros, 83 jours à vivre, 200 euros par jour et le reste pour manger.
18,000 euro, yaşanacak 83 gün, günlük 200 euro, ve geri kalanı da yiyecek için.
C'est une salle de 18000 places.
Birincisi, burası 18.000 kişilik bir salon.
Mais il y a 18000 places.
Burası 18.000 kişilik bir salon.
18000 dollars.
Kim açacak... 18,000 $.
18000 pertes d'emplois.
Yaklaşık olarak 18.000 iş kaybı oldu.
- 18000 $!
- On sekiz bin!
Tu as apporté 18000 $ avec toi?
- Hayır, onu unuttum.