English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / 1840

1840 translate Turkish

41 parallel translation
En 1840, à Paris.
1840'ta ise Paris'teydi.
Et une collection de Chevalier Audubon, de 1840?
Peki ya Chevalier Audubon, 1840, tam set?
Ou un Chevalier Audubon, de 1840?
Ya da Chevalier Audubon, 1840?
Lieutenant en 1840, capitaine, lieutenant-colonel, colonel, général en 1869...
- Kadınım aşağı inin - Abartıyorsun. Az çok demektir.
En attendant, les jeunes hommes ont dû gagner leur vie. Heureusement, c'était un bon temps pour un arpenteur de terre, parce que les aventuriers des ferroviaires de 1840 avaient besoin de lui.
O sırada genç adam hayatını kazanma mücadelesinindeydi,... neyse ki arazi gözlemcileri için iyi bir dönemdi.
Le modèle social soutenu par la classe moyenne de Kristiania bénéficie d'un budget national de 41,6 millions de couronnes et d'un code pénal datant des années 1840.
Sosyal sistem, Kristiania burjuvaları tarafından 41.6 milyon kronluk bir genel bütçeyle destekleniyordu. Bir ceza kanunu altında, ki bu da 1840'lara dayanır.
1840 Canoga Street, Detroit.
1840 Canoga Sokağı, Detroit.
Il l'a présidée de 1837 à 1840... à l'époque des conservateurs.
1837-1840 arasında Tori'lerin çoğunlukta olduğu dönemde sözcülük yaptı.
Elle fut à la base d'un slogan populaire des années 1840, prônant que l'expansion américaine jusqu'au Pacifique était la volonté divine.
Aşikar Kader 1840'larda çok popüler bir slogandı. ABD'nin Pasifik Okyanusu'nun bir ucundan öbür ucuna uzanmasının Tanrı yazgısı olduğuna inananlar tarafından kullanılırdı.
"En 1840, Nathaniel dit Nate Griffin était palefrenier". Ça alors!
1840'ta, Nathaniel "Nate" Griffin atların seyisi olarak kullanıldı.N'oluyor lan?
Dans les années 1840, le grand gâteau qu'était l'Amérique refroidissait sur le rebord de la fenêtre. Et tout le monde allait vers l'Ouest pour en avoir une part.
1840 tarihlerinde, Amerika Büyük Pasta olarak bilinirken deniz kenarında hava hala soğuyordu ve herkes payına düşeni almak için Batıya doğru yola çıkmıştı.
Alors, comme vous avez commencé à le voir la semaine dernière, l'élection de 1840 s'annonçait particulièrement mouvementée.
Geçen hafta da gördüğünüz gibi 1840 seçimleri oldukça fırtınalıydı.
"Depuis 1840." Qui voulait du ketchup en 1840?
"1840'dan beri." 1840'da ketçap kime lazımmış?
J'ai eu mon diplôme de biologie à Oxford en 1840.
Biyoloji doktoramı, 1840'da Oxford'da aldım.
1840 1841
O.. çocuğu. Ama hala cevaplanmamış bir sürü soru var.
- BRONZE 1902 AUGUSTE RODIN - 1840 - 1917
- BRONZ 1902 AUGUSTE RODIN - 1840 - 1917
Si nous regardons l'histoire de 1840
Bu kupürler Donner Party katliamının başladığı 1840'lara kadar gidiyor.
Mille huit cent quarante... quelque chose, Sergent.
1840 bir şey komutanım.
En 1840, Sir Warboys entendit parler d'une femme de chambre que sa simple apparition aurait rendue folle.
1840'ta, Sir Robert Warboys bir hizmetçi masalı duydu ki o önceden hayali varlıklar görmüş ve çıldırmıştı.
- Jusqu'en 1840...
- 1840'a kadar...
C'était dans les années 1840, et non. Je ne l'ai pas connu personnellement.
1840'lardı ve hayır onunla tanışmadım.
À bien des égards, l'événement s'est reproduit en 1840 lors de ce qu'on appelle l'Affaire Damascus, durant laquelle des juifs du Moyen-Orient furent punis pour la disparition d'un moine français et son scribe.
Bir şekilde, olayın 1840'da yansımaları oldu. Bu hâlâ Şam Vakası olarak bilinmektedir. Orta doğulu Yahudiler, Fransız rahip ve kâtibinin kaybolmasından dolayı suçlandılar.
Un 1840 Springfield musket.
Orijinal 1840 yapımı Springfield.
Je veux dire, c'est 1840.
Sanırsın yıl 1840.
Tu sais, une chambre d'hôtel dans les anneés 1840 coûte à peu près 25 cents
Biliyorsun 1840'larda bir otel odası 25 sente kiralanabiliyordu.
Les années 1840 craignent.
1840'lar ezik.
Rebecca a suivi la même pierre quand elle avait été volée en 1840 dans, écoute ça :
Rebecca 1840 yılında çalınan mücevheri takip etmiş. Şunu dinle :
Rebecca a trouvé que la pierre y était en 1840, mais on ne sait pas où est le donjon aujourd'hui.
Rebecca aynı mücevheri 1840 yılında buldu ancak günümüzde zindan nerede onu bilemiyoruz.
- Si nous étions en 1840, - on aurait pu la jeter dans un puit.
1840'da olsaydık bir kuyuya atardık.
Pour les drones, les écoutes, etc. Du genre : "D'après cette loi des années 1840, nous sommes autorisés à..."
İHA'lar olsun, telefon dinlemeleri olsun "1840 tarihli filanca yasanın tanıdığı XY ve Z yetkileri" falan derler.
Client a ordonné que le coffre numéro 1840 soit transféré hors de la Santa Monica TrustLoan
Müşteri 1840 numaralı kasayı Santa Monica Trust Loan'dan taşıtmak istemiş.
Un superbe Callow de vers 1840... un polychrome de James Bourne. Rare. Deux Varley un peu clinquants de sa dernière période.
1840'lardan kalma muhteşem bir Callow bir çokrenkli James Bourne, nadirdir son döneminden bir çift gösterişli Varleys ve gördüğüm en iyi Edridge.
Pendant la campagne électorale de 1840, les partisans de William Henry ont roulés cette boule d'étain et de papier de trois mètres partout dans les campagnes d'Amérique.
William Henry Harrison'ın 1840'taki seçim çalışmalarında bu kağıttan kocaman topu Amerika boyunca dolaştırdılar.
Voyage dans le temps avec moi jusqu'en 1840 quand William Henry Harrison, vieux Tippecanoe, a participer à la course a la présidence.
Benimle 1840'a geri dönün. William Henry Harrison, Tippecanoe'de başkanlığa aday.
Ce pigment était très peu utilisé jusqu'à 1840 ou après.
Bu ton 1840'ların sonuna kadar çok yaygın değildi. - Tamam.
1840.
1840.
J'ai épousé mon cousin le Prince Albert de Saxe-Cobourg en 1840.
1840'da, Saksonya-Coburg'lü kuzenim Prens Albert ile evlendim.
On est en 1840?
1840'ta mıyız?
Son arrière-arrière-grand-père jouait à la Nouvelle-Orléans en 1840.
Buradan al ve devam et.
Notre trompettiste, 4e génération.
Büyük büyükbabası da 1840'larda New Orleans'ta müzisyenmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]