English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / 210

210 translate Turkish

6,416 parallel translation
{ \ pos ( 192,210 ) } En parlant d'Esther, { \ pos ( 192,210 ) } elle est venue nous voir ce matin.
Esther'den bahsetmişken, bu sabah Abby ile beni görmeye geldiğini bilmelisin.
{ \ pos ( 192,210 ) } FÉLICITATIONS AUX LIVREURS { \ pos ( 192,210 ) } De retour aux Porte-blocs d'or, { \ pos ( 192,210 ) } qui récompensent les livreurs les plus talentueux de l'année.
Yılın en başarılı teslimatçılarının ödüllendirildiği Clippie Ödül Tören'lerine hoş geldiniz.
{ \ pos ( 192,210 ) } La prochaine catégorie est... { \ pos ( 192,210 ) } meilleur débutant à vélo.
Sıradaki kategorimiz en iyi çıkış yapan bisikletli teslimatçı.
Et le Porte-bloc revient à... { \ pos ( 192,210 ) } Le petit Johnny Jensen!
Ve ödülün sahibi Küçük Johnny Jensen!
{ \ pos ( 192,210 ) } Sois pas triste, fils.
Üzülme oğlum.
{ \ pos ( 192,210 ) } On pourrait pas être plus fiers de toi.
Bizi yeterince gururlandırdın.
{ \ pos ( 192,210 ) } Sauf si t'avais gagné.
Tabii ödülü kazansaydın iyiydi.
{ \ pos ( 192,210 ) } T'as de la chance que ta famille soit là.
Ailen yanında olduğu için çok şanslısın adamım.
{ \ pos ( 192,210 ) } J'aimerais remercier mes parents qui sont géniaux.
Mükemmel aileme teşekkür etmek istiyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } On t'aime, Johnny!
Seni seviyoruz, Johnny!
{ \ pos ( 192,210 ) } Allons voir mes parents
Hadi ailemi ve onların
{ \ pos ( 192,210 ) } dans leur fabuleux casino à Mars Vegas.
Mars Vegas'taki şahane kumar - hanelerini ziyaret edelim.
{ \ pos ( 192,210 ) } Attention, machines à sous.
Dikkat edin, jeton delikleri.
{ \ pos ( 192,210 ) } J'ai un système.
Sistemi kurdum.
{ \ pos ( 192,210 ) } C'est de mettre tout mon argent en vous.
O da tüm paramı içinize atmak.
{ \ pos ( 192,210 ) } Quelqu'un comme toi n'a pas sa place à Vegas.
Zoidberg, belki de Vegas senin gibiler için çok da iyi bir yer değildir.
{ \ pos ( 192,210 ) } C'est juste que ta capacité à gérer ton argent pose problème.
Demek istediğim, Para yönetme becerini iler - letmeye devam etmelisin.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ma famille possède un casino car nous savons gérer notre argent depuis des générations.
Ailemin kendi kumarhanesini açabilmesi nesiller boyunca parasını sıkı sıkı gözetmesiyle oldu.
{ \ pos ( 192,210 ) } Le prends pas mal,
Alınma, Zoidberg,
{ \ pos ( 192,210 ) } mais ça serait mieux que tu restes ici.
Gelmemen senin için daha iyi olabilir.
{ \ pos ( 192,210 ) } Bière gratuite.
Bedava bira.
{ \ pos ( 192,210 ) } Bière-bière-bière-bière gratuite!
Bedava bira-bira-bira-bira-bira - bira-bira-bira-bira-bira!
{ \ pos ( 192,210 ) } Bière?
Bira?
{ \ pos ( 192,210 ) } Merci, clone sans tête d'Agnew.
Sağ ol, Agnew'ın kafasız klonu.
{ \ pos ( 192,210 ) } Mes chers Terricains,
Değerli Dünyadaşlarım!
{ \ pos ( 192,210 ) } je vous annonce ma candidature à ma propre réélection { \ pos ( 192,210 ) } comme président de la Terre, { \ pos ( 192,210 ) } la meilleure planète au monde.
Dünya'nın en muhteşem gezegeninin Dünya Başkanlığına yeniden aday olduğumu duyurmaktan kıvanç duyarım.
{ \ pos ( 192,210 ) } Tout le monde apprécie sa bière gratuite?
Herkes bedava biranın tadını çıkarıyor mu?
{ \ pos ( 192,210 ) } Écoutez, bande de nouilles.
Pekâlâ, beni dinleyin kuşbeyinliler!
{ \ pos ( 192,210 ) } Qui en a assez de ces aliens illégaux { \ pos ( 192,210 ) } qui nous prennent nos bons jobs?
Kaçak uzaylıların Dünya'daki işlerimizi elimizden almasından bıktınız değil mi?
{ \ pos ( 192,210 ) } Vous travaillez trop, l'équipe.
Millet, çok fazla çalışıyorsunuz.
{ \ pos ( 192,210 ) } Pour changer, ça serait bien { \ pos ( 192,210 ) } d'avoir une activité sociale.
Bir kerelik olsun, birlikte bir etkinlikte bulunmak için bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm.
{ \ pos ( 192,210 ) } Pour qu'on fasse connaissance.
Hem birbirimizi yakından tanırız.
{ \ pos ( 192,210 ) } On est en juillet?
Temmuzdayız değil mi?
{ \ pos ( 192,210 ) } Attendons trois mois, et allons à l'Oktoberfest!
Üç ay daha bekleyip Oktoberfest'e gidiyoruz!
{ \ pos ( 192,210 ) } C'est parti!
Yaşa bebek!
{ \ pos ( 192,210 ) } Faites couler la bière!
Aksın biralar!
{ \ pos ( 192,210 ) } Et encore plus de bière!
Ve daha çok bira!
{ \ pos ( 192,210 ) } DÉGUSTATION DE BIÈRE
( Bira Tadımı )
{ \ pos ( 192,210 ) } Délicieux.
Nefis.
{ \ pos ( 192,210 ) } Un autre, monsieur?
Bir tane daha almaz mısınız?
{ \ pos ( 192,210 ) } Je ne veux pas saboter mon Oktoberfest { \ pos ( 192,210 ) } en étant ivre.
Hayır, sarhoş olarak Oktoberfest'in tadını kaçırmak istemiyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } Je suis pas un peu âgée pour aller aux Teen Choice Awards?
Sizce de Teen Choice Ödülleri için biraz fazla büyük değil miyim?
{ \ pos ( 192,210 ) } Voyons, tu as toujours adoré les Teen Choice Awards.
Yapma, Meg. Teen Choice Ödülleri'ni çok severdin sen.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ils sont tous là pour ta fête surprise.
- Sürpriz partin için buradalar, Meg.
{ \ pos ( 192,210 ) } Bon sang, mais quel idiot!
- Peter, Tanrı aşkına! Aptal mısın sen?
{ \ pos ( 192,210 ) } On devait ouvrir la porte et tous crier "Surprise!"
Herkesin "Sürpriz!" diye bağırması için kapıyı açmamız lazımdı.
{ \ pos ( 192,210 ) } Si c'est une fête surprise, où sont les gens?
- Anne, sürpriz bir partiyse herkes nerede?
{ \ pos ( 192,210 ) } C'est quoi, ce bordel?
Chris, ne oluyor?
{ \ pos ( 192,210 ) } Ça marche?
İşe yarıyor mu?
{ \ pos ( 192,210 ) } Comment?
Ne?
{ \ pos ( 192,210 ) } Bière, bière-bière.
Bira, bira-bira, bira-bira.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]