Translate.vc / French → Turkish / Absent
Absent translate Turkish
1,946 parallel translation
Tu es si absent. Tu es si absent.
Bitiksin, hem de o kadar çok ki.
Tu pourras me repasser ma... chemise en soie pendant que je serrais absent?
Ben yokken siyah Prada pantolonumu ütüler misin?
Non, non, il s'inquiète juste un peu puisque mon mari est absent et que je pourrais être en manque, donc, il m'a invitée aux toilettes pour quelques minutes.
Hayır, sadece benim için endişelenmiş, kocam şehir dışındayken yerini doldurabileceğini düşünmüş, bu yüzden birkaç dakikalığına beni tuvalete davet etti.
- Il est absent.
- Burada değil.
Il faut que je me sorte de chez Teddy, et... je crois qu'il est absent.
Teddy'nin evini boşaltmam gerek. Şehir dışında. O dönene..
Deux glaçons avec un peu de pastis.
İşte ben buna havalı yer derim! Bana buzlu absent!
Martin Burns est absent.
Merhaba, ben Martin Burns. Şu an evde yokum.
Il est souvent absent.
Pek evde olmuyor.
- Malheureusement monsieur Triboulet est absent, depuis trois jours.
Maalesef Mr. Triboulet 3 gündür ortalıkta yok.
Et si je suis absent?
Ya burada değilsem?
Samnang est absent les trois quarts du temps.
Samnang derslere nadiren girer.
D'accord, super! Sauf que... André va être absent pendant deux semaines.
Tamam, dinle o şu an burada değil acaba görüşme 2 hafta sonra olsa?
Vous pensez vraiment que vous pouvez être un chef des médecins absent et toujours compter?
Hiç gözükmeyen bir başhekim olmana rağmen, insanların seni dinleyeceğini mi sandın?
- Davide est absent.
- Burada ne işin var?
Il est absent, donc renseignez-moi...
Burda değil, siz söyleyin.
quelle est la hiérarchie quand vous êtes absent?
Sen yokken burada hiyerarşi nası olucak.
Si vite absent après son transfert... Quoi qu'il en soit, continuons le test d'hier.
Erken başladı okuldan kaytarmaya... dünkü testle devam ediyoruz.
Je ne sais pas comment vivre dans un monde dont mon père est absent...
Babamın olmadığı bir dünyada nasıl var olacağımı bilmiyorum...
Signalé absent sans autorisation, il y a quatre jours.
Dört gün önce kaybolduğu bildirilmiş.
Je serai en formation jusqu'à la fin de la semaine, je serai absent.
Çünkü haftanın geri kalanında yola çıkacağım ve burada olamayacağım.
Tu allais être absent un an et demi.
Gidişinin üzerinden bir buçuk yıl geçti.
Mon mari absent.
Evinde olmayan koca.
Déjà bébé, il avait un regard absent...
Bebekliğinde, hep uzaklara bakardı.
Quand on meurt dans un jeu, on est simplement absent pendant un instant.
Eğer bir oyunda ölürsen, sadece yok olursun.
- J'ai déserté ( AWOL = Absent without Leave )
Birliğine gitmedin mi?
Il est absent, il subit une opération des yeux ce matin.
Rob Rubino göz operasyonu için çıktı.
J'étais absent hier.
Dün burada değildim.
Et là, je ne suis qu'un père et un mari toujours absent.
O anda sadece asla evde olmayan bir koca ve babayım.
Tu as été absent pendant longtemps.
Uzun süredir buradan ayrıydın.
Qui commande, quand vous êtes absent?
Sen orada yokken kim devrede?
Je serai absent tout l'été, - Tu auras toute la place pour toi.
Burası sana kalır demek istedim.
M. Dresden est absent pour l'instant.
Bay Dresden burada değil.
C'est simplement que Delko a été absent pour raison médicale et que sa saisie sur salaire n'a pas encore été effectuée.
Delko sağlık nedeniyle izindeydi. Maaşına henüz haciz konmadı.
Et quand il est dehors, au travail, c'est un père absent.
Dışarıda olduğum zaman ortada görünmeyen baba oluyorum.
Les dockers disent qu'il n'a jamais été absent.
Rıhtımdaki işçiler bir gün bile işi kaçırmadığını söylemişler.
" Tu ne cesses, même absent d'être présent pour moi.
Ben uzaktayken bile hala benimle ;
Que ça n'ait pas bousillé sa valve ne signifie pas que c'est absent du système.
Kapakçıktaki büyümeye yol açmaması vücudunda olmadığı anlamına gelmez.
Tu vas me dire tout ce que tu entends pendant que je suis absent...
Ben yokken duyduğun her şeyi bana rapor edeceksin.
C'est pour ça que Suzaku aussi est absent.
Özür dilerim. Bu kadar ciddiye almanıza gerek yok.
Quelle mouche a piqué Shirley... Mon père est souvent absent.
Bu adam bir şakayı anlamayacak kadar kalın kafalı!
Mike est absent. Tu te sens seule.
Mike yok ve kendini biraz yalnız hissediyorsun.
Donne-les à Kenny, je serai absent demain.
Aslında Kenny'ye versen daha iyi olur. Yarın ofiste olmayacağım.
Sa Majesté se demandait pourquoi vous étiez absent au couronnement de la reine, malgré son invitation.
Majesteleri, davet edildiğin halde neden Kraliçe'nin taç giyme törenine katılmadığını merak ediyor.
Il est absent pendant des heures, parfois.
Saatlerce gelmediği oluyor.
Andreotti est resté indifférent, livide, absent, enfermé dans son sombre rêve de gloire.
Andreotti karanlık rüyasının kabuğu içinde, kötü, kasvetli, samimiyetsiz biri olarak kaldı.
Je suis absent, Jim aussi. Pourquoi ils resteraient?
Ben yokken, Jim yokken, onlar neden orada olsunlar ki?
Je ne serais pas un parent absent.
Görevlerini yerine getirmeyen bir ebeveyn olmayacağım.
Hans Brandt, absent à l'appel depuis trois semaines.
Hans Brandt, iki hafta önce askerden kaçtı.
Je serai absent trois ou quatre mois, le temps que les choses se tassent.
Bir süre uzaklaşacağım, 3 ya da 4 aylığına. İşler yoluna koyulana kadar dönmeyeceğim.
Je suis absent, je me bats pour l'avenir du pays. Laissez un message, je vous rappellerai le 3 novembre.
Mesajınız varsa bırakın 3 Kasım'da size dönerim.
Maintenant, il est absent et vous faites à votre tête.
Seni başıboş bıraktı.