Translate.vc / French → Turkish / Abusé
Abusé translate Turkish
1,505 parallel translation
La vérité, c'est que... Lee a abusé de moi.
Gerçek şu ki,... LEE beni rahatsız etti.
Mais tu en as trop abusé.
Ama seninki eriyip gitmiş.
Son fils a été abusé, ainsi que Melinda et Teddy.
Onun çocuğu da tacize uğradı, aynı Melinda ve Teddy gibi.
Il n'a jamais abusé de Sean Cook.
Sean Cook'a kötü davranmamış.
Vous pensez qu'il a abusé d'autres gamins?
Sence başka çocuklara da zarar vermiş mi?
Trip a-t-il abusé d'elle?
Trip zaafiyetten mi yararlanmış...?
- Il a été abusé étant enfant?
- Çocukken kötü muamele mi görmüş?
C'est une affaire d'enfant abusé avec des allégations des parents et ils ont une audience préliminaire aujourd'hui.
Çocuk tacizi. Anneyle baba birbirini suçluyor. Ön duruşma bugün.
M. Wolfe, mon affaire d'enfant abusé?
Bay Wolfe, çocuk tacizi davam ne durumda?
Un homme a abusé de l'âge de Marta et de son statut de sans-papiers.
Adam Marta'nın yaşı ve yasadışı durumu nedeniyle avantaj sağladı.
il faut que je me repose un peu, je suis désolée, j'ai un peu abusé hier soir.
Bir iki saat izin verin yeter. Dün gece ipin ucunu kaçırmışım da.
Ses parents ont probablement abusé de lui..
Muhtemelen ebeveynlerinin birinden ya da her ikisinden şiddet görmüştür.
Vous avez été abusé avec brutalité et vous êtes devenu une brute perverse.
Dayak yedin ve tacize uğradın sonunda da dayakçı ve tacizci oldun.
J'ai bu et elle a abusé de moi.
Sarhoş oldum ve o benden faydalandı.
Ou elle a bu et j'ai abusé d'elle.
Ya da o sarhoş oldu ve ben ondan faydalandım.
L'un a abusé de l'autre.
Biri birinden faydalandı.
Son médecin m'a dit qu'on avait abusé d'elle dans son enfance, et depuis ça, elle est dissociée.
Doktorunun söylediğine göre çocukken işkence yapılmış, sonuç olarak gerçekle bağlantısı kopmuş.
"Christopher Murray, un professeur de l'école élémentaire St-Vincent... est accusé d'avoir abusé sexuellement deux de ses anciens étudiants."
"St. Vincent llkokulu'nda beden eğitimi öğretmenliği yapan..." "... Christopher Murray, iki eski öğrencisine cinsel tacizde... "
Vous ne pouvez pas aller dire à la police qu'il a abusé de vous.
Polise gidip onun sizi.. ... taciz ettiğini söyleyemezsiniz.
- Parce qu'il n'a pas abusé de vous!
- Nedenmiş? - Çünkü sizi taciz etmedi!
On devrait dire aux flics que ce gros salaud de prof de gym... qu'on avait au secondaire a abusé de nous sexuellement... et le poursuivre en dommages et intérêts!
Polise ortaokuldaki adi beden eğitimi öğretmenimizin bizi taciz ettiğini söyleyip dava açmalı ve her şeyini almalıyız.
Dès que Charlie sort, il faut le prendre, le ramener au bar... le saouler et lui dire, "On sait qu'on a abusé de toi."
Çıkar çıkmaz Charlie'yi yakalayıp bara götüreceğiz. Sonra da..... onu sarhoş edip tacize uğradığını biliyoruz diyeceğiz.
II n'a pas abusé de Charlie.
Charlie tacize uğramadı.
Pas si mal après tout. Et en fait, ce qu'il y a de génial, c'est que maintenant... tout le monde pense qu'on a abusé de moi.
Benim açımdan en güzel yanı artık tanıdığım herkesin tacize uğradığımı düşünüyor olması.
J'ai abusé de mon pouvoir.
Yetkimi kötüye kullandım.
J'avais une responsabilité envers toi et j'en ai abusé.
Sana karşı bir sorumluluğum var ve ben bu sorumluluğu kötü kullandım.
Elle dit que j'ai abusé d'elle. Que je l'ai touchée.
O'ndan faydalandığımı söylüyor.
Il a abusé de la confiance des spectateurs.
Yönetmenlere olan bu güvenimizi kullandı.
La police suspectait le concierge de son école d'avoir abusé d'elle...
Polis, kız kardeşinin okulundaki bir hademeden şüpheleniyordu.
Mais là bas, debout dans le coin... il y a le fantôme de l'homme qui a abusé de vous après le barbecue de Pâques.
Fakat yukarıda köşede duran... Easter barbeküsünden sonra size tecavüz eden adamın hayaleti
Et à côté de lui, il y a l'homme qui avait abusé de lui en colonie de vacances dans le Michigan en 1967.
Ve ona yakın duruyorsunuz. 1967 yılında Michigan'da bir yaz kampında, amcanıza tecavuz eden adama
qui ont abusé de cet homme quand il n'avait que 10 ans en 1955 au cours d'une sortie scolaire à Washington D.C.
1955 yılına 10 yaşında bir çocuk olduğu zamana geri dönmek ona fayda sağladı. Washington D.C.'a bir okul gezisinde
Un réacteur est difficile à démolir, si je ne m'abuse.
Benim bildiğim, bu reaktörleri imha etmek kolay değil.
N'abuse pas, c'est celui de la boîte.
Kısa kes. İş telefonum o.
- Abuse pas.
- Hey, dikkat et.
- Elle abuse!
- Gelmedi. - Aptal orospu.
Si on abuse de ses forces quand on est empoisonné, le sang devient totalement vicié.
Zehirlendiğinde, enerjini fazla kullanırsan kanın dengesi bozulur.
Du scotch. - Si je ne m'abuse.
Yanılmıyorsam Glenlivet viskisi.
Je craignais que ce type abuse de Maman.
Bu adam annemden faydalanacak diye endişeleniyordum.
J'ai abusé de la coke dans ma jeunesse.
O gün fazla kokain almıştım.
Vous avez abusé de combien de gamines?
... bu mu doktor? Kaç tane küçük kızdan bahsediyoruz?
En effet, je vais supposer que la personne qui a tué albert a aussi tué Angelina, ce qui est excellent pour vos clients, M. Bloom, car si je ne m'abuse, ça fera plus d'argent
Albert'ı öldüren kimse, Angelinayı da o öldürdü diyorum. Müvekkillerin için iyi haber bu Bay Bloom. Çünkü haklıysam eğer, masum olanlar daha fazla para bölüşecekler demektir.
M. Merrick était réticent, alors je suis allé au saloon où Swearengen et Adams, le jeune coupe-jarrets, l'ancien coupe-jarrets de Yankton, si je ne m'abuse.
Bay Merrick ketum davranıyor. Bu yüzden ben de Gem Saloon'a gidip... Swearengen ve acımasız Adams ile...
Pourquoi j'essayerais de régler quoique ce soit avec un homme qui abuse de moi?
Beni aldatan bir adamla neden işleri yoluna sokmaya çalışayım ki?
- En quoi j'abuse de vous?
- Sana kötü mü davranıyorum?
Dis-moi... N'abuse pas trop ce soir.
Bak, geceki partide kendini fazla dağıtma.
Il a abusé de Charlie.
Charlie tacize uğramış.
T'avais abusé de l'alcool et ça va.
- Aşırı alkol alırdın.
Ecoute, Craig abuse de ma gentillesse.
Craig beni kullanıyor.
Darrell Yellen, condamné pour avoir abusé de mineurs, la rencontre alors qu'elle coupait par le parking d'une épicerie, situé à deux blocs de sa maison.
Evinden 2 blok ötede bir marketin park alanından geçerken görüldü.
Ce qui me rend moins heureux c'est qu'on abuse de tout ça.
Sevmediğim bunun istismar edilmesi.