English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Admit

Admit translate Turkish

69 parallel translation
Après avoir exploré les alentours, le petit homme admit qu'il n'avait rien vu, pas même un mulot.
Yemek bulmak için çevreyi tarayan Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu.
"Cinq petits Indiens firent leur droit. " La Chancellerie admit l'un d'eux, il n'en resta que quatre.
Beş küçük kızılderili oğlan mahkemeye gitti, biri hapse girdi geriye kaldı dördü.
"Chacun admit que M. Watanabe" "se rendait ridicule."
Tüm bu dedikodu ve söylentiler bizim Watanabe-san'ın gerçekten çok sersem olduğu üzerinde birleşiyor.
Cependant, l'interne qui admit M. Guernsey accepta ce diagnostique et prescrit de la morphine, indiquée pour une angine de poitrine, mais pas pour un emphysème ce qui malheureusement était ce dont le vieil homme souffrait.
Buna rağmen Bay Guernsey'yi hastaneye kabul eden stajyer doktor teşhisi sorgulamamış ve anjinayı önleyecek ilaç tedavisini başlatmıştı. Ama bu ilaç tedavisi emfisemaya uygun değildi. Ne yazık ki hastanın asıl sorunu emfisemaydı.
- Personne n'est admit dans le cockpit, monsieur.
- Kokpite girmek yasak, efendim.
Au cours de l'enquête, Morlar admit avoir laissé la chaudière ouverte.
- Evet. Soruşturma olayın tüm ayrıntılarını döktü. Kazan kapağını açık bıraktığını itiraf etti.
Mais je dois admettre que ces ordres seraient plus faciles à suivre... Si les Yankees avaient montré de la charité quand ils étaient en Virginie.
But I must admit those orders would be easier to follow had the Yankees showed charity when they were in Virginia.
Tu t'entends, elle l'a admit elle-même, elle est vierge.
Sen de duydun. Bakire olduğunu söyledi.
Miranda admit être entre amitié et amour entre Manhattan et les Hamptons.
Manhattan'la Hampton arası bir yerde, Steve'le arkadaşla sevgili arası bir şey olduklarını kabul ediyordu.
Tous la protégèrent, même Chuck, qui admit que le chapeau de Tom avait éveillé ses soupçons par erreur :
Dogville sakinleri sağolsun. Chuck dahil herkes onu korumuştu. Şüpheli bulduğu şeyin muhtemelen Tom'un şapkası olduğunu söylemişti.
Même s'il admit y avoir pensé dans un moment de faiblesse.
Bir zayıflık anında onu yok ettiğini söylemiş olabileceğini kabul ediyordu.
Il l'a admit Quand vous l'avez mordu
Sen onu ısırdığında..... o bunu haketmişti.
White Feather fut rebaptisé Loved by the Buffalo, et tout le monde admit qu'il était destiné à suivre la voie d'un sorcier.
Beyaz Tüy'e Bizonun Sevdiği adı verildi. Herkes, onun büyücü hekimin yolundan gitmek için seçildiğini kabul etti.
Il a admit avoir une liaison.
İlişkiyi itiraf etti.
Ils l'ont trouvé avec le corps. Il a admit l'avoir tuée.
Onu cesetle buluyorlar, öldürdüğünü kabul ediyor.
Dans le même article, le directeur du FBI Robert Mueller admit que "l'identité de plusieurs pirates de l'air est dans le doute."
Bu gerçeklere paralel olarak, FBI Başkanı Robert Mueller, "korsanların kimliklerinden çoğunun şüphe taşıdığını" kabul etti.
Et le grand-père a admit qu'il a poussé Lucas par terre - quand il s'est cogné la tête.
Büyükbaba da Lucas'ı yere ittiğini ve onun kafasını yere çarptığını kabul ediyor.
Tu savais que personne n'avait entendu parler de James Bond avant que le président Kennedy admit qu'ils lisait les romans de Ian Flemmings avant de s'endormir?
Başkan Kennedy geceleri yatağa girmeden, Ian Fleming romanlarını okuduğunu itiraf etmeden önce, kimsenin James Bond'u tanımadığını biliyor muydun?
Il fut dit plus tard qu'en apporter la preuve était superflu car Ben Laden, dans une vidéo prétendument trouvée en Afghanistan, admit sa responsabilité dans les attaques.
Kanıt bulmadaki başarısızlıktan sonra, aslında kanıt aramaya gerek olmadığı çünkü Afganistan'da ele geçirilen video kasette Bin Ladin'in saldırıları üstlendiği söylendi.
Ted Bundy donna tout plein de détails sur ses crimes mais il n'admit jamais les faits.
Ted Bundy işlediği cinayetlerin tüm detaylarını vermiş,.. ... ama cinayetleri asla kabul etmemişti.
Et dans le mémorandum personnel du juge figure que le plaignant ( le président de la banque ) admit avoir créé, avec la participation de la Réserve Fédérale, de l'argent et des avoirs sur ses livres comptables.
Hakim kişisel notlarında, davacının, yani bankanın başkanının, federal rezerv ile işbirliği içinde bu parayı yarattıklarını, ve muhasebe kayıtları ve girişlerini kullanarak kredi kullandırdığını itiraf ettiğini belirtti.
M Morgan admit qu'il n'existait aucune loi aux États-Unis lui permettant de faire cela...
Bay Morgan ayrıca hiç bir A.B.D. yasasının ona bunu yapma yetkisi vermediğini de kabul etti.
Et je me suis entraîné chaque jour pour le programme spatial... sachant que je n'avais qu'une chance sur 400 d'y être admit.
Ve her gün, uzay programına girebilmek için 400de bir şansım olduğunu bilerek hazırlandım.
I must admit it helped a little bit to think of how you felt when you saw it
* İtiraf etmeliyim biraz iyi geldiğini * * Gördüğünde, düşündüm nasıl hissettiğini *
Nathan Cole a admit avoir démembré le corps de Samantha Matthew post-mortem.
Nathan Cole, Samantha Matthews'un cesedinin bir parçasını kestiğini itiraf etti. Böylelikle sizin kızdan dolayı onu enselediniz.
Elle admit qu'elle était impuissante envers l'alcool.
Alkole karşı güçsüz olduğunu kabul etti.
Il a été admit hier.
Dün giriş yaptı.
Même toi tu as admit que ça ressemble à du sang.
Senin bile kabul etmen gerekiyor ki, bu kan.
Tu sais, je faisais vraiment ma gamine en te donnant le traitement du silence, et en attendant que tu admettes avoir maté cette fille, mais bien sur, tu ne l'as pas fait, ou tu l'aurais admit n'est-ce pas?
Sana sessizlik boykotu uygulayıp kadına baktığını kabul etmeni. beklemekle çok çocukça davrandım. Ama elbetteki bunu yapmadın yoksa kabul ederdin, değil mi?
Et elle a admit.
- İtiraf etti.
♪ People all around me and they re all in fear ♪ ♪ they don t seem to want me ♪ ♪ but they won t admit ♪
â ™ ª Etrafımdaki insanlar, hepsi korku içinde. â ™ ª â ™ ª Beni istemiyor gibiler. â ™ ª â ™ ª Ama itiraf edemiyorlar. â ™ ª
♪ we re more alike than l'd admit ♪ ♪ wearing your disguise ♪ ♪ well, two steps forward... ♪
â ™ ª Ama kendini saklıyorsun â ™ ª â ™ ª İki adım ileri... â ™ ª
♪ I just have to admit ♪
* İtiraf etmek zorundayım *
très cher je n'ai jamais pu le lui donner je ne sais pas si elle le portait pour me provoquer ou juste pour faire avancer les choses mais quand je lui ai demandé où elle l'avait eu, elle a admit qu'elle voyait quelqu'un d'autre
Ona öyle bir şey hiç vermedim. Belki beni kıskandırmak için takmış olabilir bilmiyorum ya da sadece satın almıştır, fakat nerden aldığını sorduğumda, başkasıyla görüştüğünü söylemişti.
Elle a admit l'avoir pris, mais elle refusait de dire pourquoi.
Aldığını itiraf etti ama niye yaptığını söylemek istemedi.
Atley a admit qu'il a dossier qui contient les noms des informateurs de Cherokee à Tehran
Atley Tahran'da Cherokee'nin muhbirlerin adını içeren bir dosyası olduğunu itiraf etti.
♪ But then l'll admit ♪ ♪ l'm just the same as I was ♪
* İtiraf ediyorum, eskisi gibiyim hâlâ *
♪ But then l'll admit ♪
* Ama yine de itiraf ediyorum *
Admit it, it s you.
Kabul et, o sensin.
Il a clairement admit que son client était violent.
Resmen müşterisinin hırçın birisi olduğunu itiraf etti.
Je l'ai admit.
Kabul ettim zaten.
Bradley a admit qu'il s'était introduit dans l'esprit de Turner.
Bradley, Turner'ın aklını çeldiğini itiraf etti.
Luna a admit avoir manipulé l'arme, mais nie savoir quoi que ce soit à propos du meurtre.
Luna, silahı taşıdığını kabul etti ama cinayet hakkında bilgisi olduğunu reddetti.
Elle a admit.
İtiraf etti.
Alex, quant à elle, s'est plue longtemps dans le célibat, bien qu'elle admît que le rejet des relations avortées lui manquait.
Diğer tarafta, Alex uzun zamandır yalnız olmaktan mutluydu. Artık kötü kaderinden dolayı, ilişkilerinde reddedildiğini kabul ediyordu.
En 1874, Seyd en personne admit qu'il était derrière le plan :
" Gümüş paraları kaldıran yasayı garantileme göreviyle, tabi başarabilirsem, 1872 ve 73'te ABD'ye gittim. Yasanın çıkması temsil ettiğim kişilerin
Let me not to the marriage of true minds admit impediments love is not love which alters when it alteration finds or bends with the remover to remove
" Gerçek akılların evlenmesine mani olmama izin verme...
Il a été admit à six heures.
Girişi saat 6'da yapıldı sabah 6'da.
Il a eu une vision d'être admit dans cet hôpital.
Evet gerçekten geçti.
Il l'a admit
İtiraf etti.
Michael admit qu'il avait un rival pour sa petite amie.
Birkaç içkiden ve biraz değer kaybından sonra Michael kız arkadaşı konusunda bir rakibinin olduğunu itiraf etti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]