English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Alan

Alan translate Turkish

32,684 parallel translation
Il y a vingt ans, on a construit un lac de 400 hectares qui est devenu une base de loisirs, un parcours de golf de championnat, ainsi que l'un des cent meilleurs sites de pêche du pays et...
20 yıl önce 400 hektarlık bir gölet yaptık. Burası bir sosyal tesis alanı ve turnuva düzenlenen bir golf sahası olarak hizmet verdi. Ülkedeki en iyi 100 balıkçılık bölgelerinden biri oldu.
Les jeunes femmes apparaissant dans ce film sont parmi les rares à avoir partagé leur histoire.
Bu filmde yer alan genç kadınlar hikâyelerini herkesle paylaşan azınlıktan sadece birkaçı.
S'il te plaît. Je ne vais pas être analysé par quelqu'un dont le diplôme vient avec des annonces publicitaires
Diplomasını açılır pencere reklamlarından alan biri tarafından çözümleniyor olmayayım.
Tu as fini de brancher le radar de surveillance du van?
Minibüsün radarının tarama alanını artırabildin mi?
Le champ de tire est beaucoup trop court.
Cihazın atış alanı çok fazla dar.
Hicks m'avait recruté, vous vous rappelez?
Beni işe alan Hicks'ti, hatırlandın mı?
Je veux te voir aussi. Mais... c'est un peu une zone de guerre ici en ce moment et...
Ben de seni görmek istiyorum ama şu anda burada bir savaş alanı var ve...
- Tu sais quoi, les liaisons vampire-humain sont ma spécialité.
- Nereden bilebilirsin vampir insan ilişkileri benim uzmanlık alanım.
Il y avait un signal sur le site de William.
William'ın alanına bir işaret bırakılmıştı.
Toutes les personnes en correspondance dans la zone urbaine autour de Kansas City en vue de la probabilité d'une attaque... Décollage plateforme 3-1.
Kansas şehir merkezi alanında olası bir saldırı ihtimaline karşın hareket hâlinde olan tüm araçlara... 31 nolu pistten kalkış yapılıyor.
Nous avons les rebelles en vue.
Asiler görüş alanımızdalar.
Je n'ai jamais vu de zone de construction orbitale aussi grande.
Daha önce yörünge üzerinde bu büyüklükte bir inşa alanı görmemiştim.
C'était un champs de bataille.
Burası bir savaş alanıymış.
C'est probablement elle qui la sortit de mon sac, tu sais.
Biliyorsun değil mi, muhtemelen çantamdan o mektubu alanın o olduğunu.
Nos bandes de sauvegardes ont été démagnétisées.
Yedekleme bantlarımız manyetik alan korumalı.
Vous n'avez pas de juridiction ici.
Burası yetki alanın değil.
Ça fait deux jours qu'a eu lieu cet effroyable attentat à l'hôtel du Lac de Bayi à Pékin, bien que nous ignorions encore le nombre exact de victimes, une source anonyme...
Pekin'de Bayi Lake Oteli'ni hedef alan terör saldırısının üzerinden iki gün geçti. Henüz kesin ölü sayısı resmen açıklanmış değil.
C'est une antenne téléphonique faite maison sur batterie appelée un femtocell.
Bu femtocell adı verilen bataryadan güç alan, ev yapımı bir baz istasyonu.
Grâce à un outil appelé mimikatz, ça cherchera tous les mots de passe et les infos du domaine, et les enregistrera.
Mimikatz adlı bir uygulama sayesinde tüm kayıtlı şifrelerini, alan adı bilgilerini buna kaydeder.
Le chauffeur a du mal à entrer dans le parking.
Şoför park alanına girmekte zorluk yaşıyor.
D'une certaine manière votre cerveau est capable de décoder les composants de ce complexe espace auditif.
Bir şekilde beynin karmaşık işitsel alanın elemanlarını çözümleyebiliyor.
À 12 mètres près.
12 metrelik alan içerisinde.
Quelqu'un ici achète ce poisson.
Adada balıklarını alan biri var.
RECHERCHE : créativité, responsable, intelligent, littéraire, doué avec les enfants, ambitieux, challengeur, romantique.
YARATICI, SORUMLULUK ALAN, AKILLI, OKUMA YAZMA SEVEN, ÇOCUKLARLA ARASI İYİ. KARİYER ODAKLI, HEDEF ODAKLI, ROMANTİK.
C'était Alan Cumming.
Alan Cumming'di o.
- Votre stupide voiturier prend toutes les places devant notre bar, et il est temps que ça prenne fin.
- Aptal valeniz barımızın önündeki tüm alanı işgal ediyor, ve buna bir son vermenin zamanı geldi.
Carter, pourquoi tu lis le dossier de l'aéroport quand tu n'es pas autorisé à aller nulle part pour une enquête.
Carter, dosyalara yaklaşmaman gerekirken neden hava alanı dosyalarını okuyorsun?
L'agent Murray m'a appelé à propos d'un garde de la sécurité à l'aéroport Burbank qui a été tué.
Ajan Murray hava alanında öldürülen güvenlik görevlisinden bahsetti.
L'adrénaline diminue le champ de vision.
Adrenalin görüş alanını daraltır.
Bel espace fumeurs.
Sigara içmek için harika alan.
Euh, la zone autour du réservoir d'essence est en feu.
Devam et. Benzin deposunun çevresindeki alan alev aldı.
Ok, maintenant, dans cette scène, Cindy, tu vas jouer Karen, une veuve idéaliste qui se sent partagé de la demande en mariage de l'impétueux mais fringant Mack.
Pekala, bu sahnede, Cindy sen Karen'ı oynayacaksın. Cesur ama aceleci Mack'ten bir evlilik teklifi alan idealist bir dul.
Un domaine particulier?
Odaklandığınız özel bir alan var mı?
Des experts dans ce milieu.
- Güvenlik güçleri. Alanının uzmanları.
Votre recherche sera limitée à son espace de travail - et surveillée par l'un de nous.
Aramanız onun çalışma alanıyla sınırlandırılacak ve size bu süreçte bizden biri eşlik edecektir.
S'ils ne la trouvent pas d'ici vingt minutes, nous élargirons notre recherche de trois kilomètres.
Yirmi dakikaya bulamazlarsa alanı üç kilometre daha genişletiriz.
Si tu es l'un des gros joueurs qui achète des Lambos et des Ferraris classiques, tu as la Douane sur la liste de tes effectifs pour ne pas avoir à attendre tes jouets.
Klasik Lamborginiler ve Ferrariler alan zenginlerdensen rüşvet listende olan gümrükçüler vardır dolayısıyla oyuncakların için beklemek zorunda kalmazsın.
Mais le seul avec de la place pour tester l'accélération est dans Pedro.
Fakat kısa mesafeli yarış için uygun alanı olan sadece Pedro'daki.
Son fils de 50 ans, Alan, médecin, est le seul à vivre dans le coin.
Üç tane. Elli yaşındaki oğlu, Alan, kendisi bir doktordur bu bölgede yaşayan tek çocuğu o.
Tous les gratte-ciel de la ville ont des droits aériens définis, limitant leur taille en hauteur.
Şehirdeki her binanın sınırlı bir hava hakkı vardır ve bu, bina yapım alanını kısıtlar, tamam mı?
Il a soulevé des problèmes d'une étude environnementale menée par l'équipe de Hull à cet emplacement.
Hull'un ekibinin inşaat alanında yaptığı bir çevre araştırmasında ortaya çıkan sorunları gündeme taşımış.
Vous avez besoin de sortir de cette zone, Agent.
Bu alanı terk etmelisiniz Ajan.
On travaillera sur tous les aspects de la clinique ensemble, donc j'aurai besoin de vous à toute heure, le matin, le midi...
Klinik işinin her alanında birlikte çalışacağız o yüzden uygun her saatte sana ihtiyacım olacak sabah olsun, akşam olsun...
- Hosty, c'est ma juridiction. - J'ai besoin de la pièce.
- Hosty, burası benim yetki alanım.
Le FBI a pleine juridiction.
FBI'ın yetki alanına giriyor.
Max, j'ai besoin de quelqu'un pour nettoyer le coin changement-bébés dans les toilettes des filles.
Max, birinin kadınlar tuvaletindeki bebek bezi değiştirme alanını temizlemesi gerekiyor.
Navire faisant cap au 0-1-4 à 22 nœuds,
0-1-4 rotasında 22 knotla yol alan gemi.
Navire suivant le cap 0-1-4 à 22 nœuds,
0-1-4 rotasında 22 knotla yol alan gemi.
Créatif, responsable, concentré sur ses objectifs, bilingue.
YARATICI, SORUMLULUK ALAN, HEDEF ODAKLI İKİ DİL
- Le cambriolage de l'aéroport.
- Hava alanı hırsızları.
c'est ma juridiction.
Hosty, burası benim yetki alanım dahilinde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]