Translate.vc / French → Turkish / Alia
Alia translate Turkish
161 parallel translation
L'extraordinaire pouvoir de l'Eau de Vie... provoqua la naissance prématurée de la fille de Jessica :
Yaşam Suyunun büyük gücü... Jessica'nın kızı, Alia'nın erken doğumuna neden oldu.
Alia. Alia naquit avec tout le savoir et les pouvoirs d'une Révérende.
Alia, azizin tüm bilgisi ve Yüce Ana gücüyle doğdu.
La soeur de Paul, Alia, acquit une maturité fulgurante.
Paul'un kız kardeşi, Alia, korkutucu bir şekilde gelişti.
Alia...
- Alia.
Alia... fille du Duc Leto le Juste... et de la Royale Dame Jessica.
Alia. Dük Leto ve Krallık Leydisi... Jessica'nın kızı.
Alia sent la tempête se dérouler.
Alia fırtınayla yürüyebiliyor.
Il venait de passer un examen médical. Aucun problème.
Çok kısa önce Alia IV'te fizik muayeneden pekiyiyle geçmiş.
Arrête, Alia.
Kes artık şunu Alia.
C'est moi, Alia.
Ben geldim. - Alia.
Alia, reste ici.
Alia, otursana.
Alia, Sarra, éloignez-vous.
Alia, Sarra, uzaklaşın.
Alia, viens ici.
Alia, gel bakalım buraya.
Alia est une perle.
Alia tam bir cevher.
Tu as vu Alia?
- Alia'yı gördün mü?
Alia! Ouvre!
- Alia, kapıyı aç!
J'ai eu du mal "à trouver les médicaments d'Alia."
Alia'nın ilaçlarını bulmakta zorlandım.
Alia... doucement!
- Alia, sıkma.
Réjouis-toi, Alia est guérie.
Sevinsene. Alia daha iyi artık.
Sid'Ali veut qu'Alia monte chanter ce soir.
Sid'Ali, Alia'nın yukarıda şarkı söylemesini istiyor bu gece.
Alia, ta mère t'appelle.
Alia, annen seni çağırıyor.
Je veux qu'Alia me monte ma tisane.
Çayımı Alia'nın getirmesini istiyorum.
La voix d'Alia est un trésor.
Alia'nın olağanüstü bir sesi var.
Alia, éteins la radio.
- Alia, kapat şu radyoyu.
Tu devais envoyer Alia.
Alia'yı göndermeliydin.
Quelqu'un a vu Alia?
- Alia'yı gören var mı?
Envoie Alia avec eux.
- Alia'yı onlarla göndersene.
Je les donne à Alia.
- Alia'ya vericem onları.
- Alia!
- Alia!
Alia connaît mon avis.
Alia benim aklımı biliyor.
Tant qu'Alia est là, les criminels ne sont pas en sécurité.
Alia'nın mevcudiyetiyle beraber, basit bir yankesici güvenli olmaz.
Alia?
Alia?
Bientôt adultes, ils sont sur le point... d'affronter les conséquences de l'héritage de leur père.... un héritage violemment gardé par leur tante, Alia... alors même qu'elle se bat avec l'inquiétante destinée de sa naissance.
Halaları Alia tarafından öfkeyle korunan bir miras... öyle ki, kendi doğumundan beri mücadele ettiği o uğursuz kader.
- Nous ne sommes pas comme Alia, Ghani.
- Biz Alia gibi değiliz, Ghani.
Le pouvoir d'Alia commence à diminuer.
Alia'ın gücü elinden kaymaya başladı.
Vous partagez ses mémoires, Alia.
Onun hatıralarını paylaştın, Alia.
Nous essayons de limiter les représentations publiques d'Alia.
Alia'ın halka görünme zamanlarını azaltmalıyız.
Et les prêtres d'Alia tolèrent une telle hérésie?
Peki Alia'nın hacıları bu tür sapkınlıkları sindirebiliyorlar mı?
Mais elle ne le permettra pas.
Fakat Alia onlara izin vermiyor.
Alia l'a gardée exactement comme elle était.
Alia burayı olduğu gibi bıraktı.
- Alia, je ne peux pas défaire le passé.
- Alia, geçmişi değiştiremem.
Ils n'ont d'autre choix que de l'accepter, Alia.
Bunu kabul etmekten başka çareleri yok, Alia.
Non, Alia.
Hayır, Alia.
D'autres vies planent dans notre conscience, Alia.
Diğer yaşamlar, bilincimizin gizeminde asılılar, Alia.
- Alia, reviens Alia!
Alia, geri dön. Alia.!
Alia, écoute moi.
Alia, dinle beni.
Écoute moi, Alia!
Beni dinle, Alia.!
Prenez garde d'Alia, Stil.
Alia'dan sakın, Stil.
Même Alia doit le savoir, d'une certaine manière.
Hatta Alia bile biliyor, bir şekilde.
La paranoïa d'Alia s'accroît de jour en jour.
Alia'ın paranoyası her geçen gün artıyor.
Plus Alia répond sévèrement... plus les Fremen s'enfuient au sud... et plus ils se rebelleront tôt.
Alia ne kadar çok yanıt verirse... o kadar çok Fremen'i güneye gönderir... ve çabucak asileşirler.
Alia... maintenant!
Alia, şimdi!