Translate.vc / French → Turkish / Andy
Andy translate Turkish
8,855 parallel translation
Et, ce que tu aimais Andy.
Ayrıca aman ki aman. Andy'ye nasıl da vurgunmuşsun.
Andy?
- Andy?
J'aime ton énergie Andy, mais ça ne va pas nous aider à garder JJ à sa place.
Şu hevesine hayranım Andy ama JJ'in kapanmasına engel olmaz ki.
Il y a une tonne d'immeubles près d'où on vit Andy et moi, et ils sont pas chers du tout parce qu'ils sont vides et dégoûtants.
Andy'le oturduğumuz yerin civarında bir sürü boş bina var. Sudan ucuzlar. Çünkü metruk ve mide bulandırıcılar.
Andy a une réunion?
Andy'nin toplantısı mı varmış?
Merci Andy.
Sağ ol Andy.
Andy lui a dit que je voulais me faire pousser la frange, elle a appelé le 911.
Andy bir keresinde kakülümü kestireceğimi söyledi. Tuttu polisi aradı.
Andy et Ben sont en train de m'aider à regarder différents boulots pour comprendre ce que je veux vraiment faire.
- Andy ile Ben de yeni bir iş bulmam için bana yardım ediyorlar.
S'il te plait ne retiens rien contre April, de ce qu'Andy a fait.
Andy'nin yaptıklarından ötürü April'ı sorumlu tutmayınız.
Alors, comment va Andy?
Ee, Andy nasıl?
Ellie et moi on s'occupe du bar et tu vas voir Andy.
Sen Andy'yi kontrol etmeye gittiğinde biz de Ellie'yle bara bakarız.
Andy, que fais-tu?
- Andy, ne yapıyorsun?
Tu sais, tu pourrais aider Andy maintenant
Şu an Andy'ye yarıdm edebilirsin.
Ecoute, si on surveille le bar et que tu aides Andy, et tout le monde gagne.
Şimdi, bak, eğer biz barla ilgilenirsek, sen de Andy'le ilgilenirsen, herkes kazanır.
Allez Andy.
Hadi, Andy.
Bobby était toujours là avec un shot de courage quand Andy en avait besoin d'un, ok?
Andy'nin ne zaman ihtiyacı olsa, Bobby daima cesaret atışı için buradaydı.
Andy!
Andy!
Andy.
Andy.
Pauvre Andy.
Zavallı Andy.
Mercy, Andy!
Hadi be, Andy!
Prends Andy!
Andy'ye! Andy'ye yap!
Andy, tu aime un seul sucre Toi tu en aimes deux
Andy, sen tek şekerli seviyorsun, sen iki şekerli.
- Andy, pour toi ce sera d'enlever tes sales pattes de ta boîte à malice poilue.
- Andy, senin yeni dağın kıllı kurabiye kavanozundan kirli ellerini çekmen.
Stan est le nom du fils d'Ellie, tu étais banquier, Andy.
Ellie'nin oğlunun ismi Stan Andy ise eski zenginlerden
Andy aime la purée de poix, et Travis a vu Avatar 19 fois.
Andy sever yulaf ezmeli turta Travis izlemiş Avatar'ı 19 defa 19 defa mı?
Andy met sa main dans son pantalon mais ce ne veut pas dire qu'il est tordu.
Andy gezinir elleri pantolonunda Ama bu gelmez tuhaf olduğu anlamına
Et pour finir, pouvez-vous regarder Andy Torres?
Ve nihayet, millet, Andy Torres'e bir göz atabilir miyiz?
Vas-y, Andy.
Devam et, Andy.
C'est parce qu'Andy a violé mon visage?
Andy yüzümü kirletti diye mi?
Et Andy arrive et il... place très doucement son bazar sur ton visage.
Sonra Andy geliyor ve paketini nazikçe yüzüne yerleştiriyor.
Andy?
Andy?
- Andy, réessaye!
- Andy, tekrar dene!
Andy, verre.
Andy, kadeh.
Je cherchais Andy.
Aslında ben Andy'yi arıyordum.
C'est Andy que tu veux.
Demek Andy'yi istiyorsun.
Appelons cet "Andy." Tourne-toi, s'il te plait.
Andy'yi çağırayım ben o zaman Arkanı döner misin lütfen?
C'est moi, Andy Torres.
Selam, Jules! Benim, Andy Torres.
Andy, combien d'entretiens as-tu passé?
Hayır! Andy, kaç iş görüşmesine gittin?
Andy s'en va!
Andy git artık!
Andy, ça va aller.
Andy, halledeceksin.
Bonjour, je suis Andy Torres.
Merhaba! Ben Andy Torres.
Bonjour, je suis Andy Torres.
Merhaba, ben Andy Torres.
Je suis Andy Torres.
Ben Andy Torres.
Asseyez-vous Andy.
Otursana Andy. Otursana Andy.
Andy, ça va?
Andy, iyi misin?
Andy, j'étais inquiète pour toi.
Andy, senin için endişeleniyorum.
Andy, je sais quoi faire.
Andy, sanırım yapmam gerekeni biliyorum.
Si on avait marché sur une ligne électrique, Andy aurait eu de la chance à ce moment et maintenant.
Eğer elektrik olayını da halletseydik, Andy'nin sonrasına bir şansı olabilirdi.
Andy est marrant.
- Andy çok eğlenceli.
Andy m'a convaincu que les femmes gagnent toujours, et que le seul moyen d'être heureux c'est les plaisirs secrets.
Andy kadınların daima kazandığına beni ikna etti. Mutlu kalmanın tek yolu gizli zevkler.
Andy, tu es dans le fort?
Andy? Andy, çadırda mısın?