English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Arreter

Arreter translate Turkish

693 parallel translation
Je vais arreter une minute.
Ben biraz burada kalacağım.
- On n'a pas le temps d'arreter.
- Duracak vaktimiz yok.
Vous allez arreter de me surveiller tout le temps?
Durmaksızın benimle ilgilenmeyi keser misin?
- Pourquoi ne pas arreter?
- Bu işi niçin kısa kesip atmıyorsunuz?
- Je ne peux pas arreter.
- Benimle bir çocukmuşum gibi konuşma. Kesip atamam işte.
Bien sur, ceux qui ont de la chance, ceux qui peuvent encaisser ou arreter.
Elbette, kabul edebilen ya da reddedebilen şanslı kişiler.
Et puis il y a ceux qui ne peuvent ni encaisser ni arreter.
Ama bir de kabul etme ya da ret etme gibi bir seçeneği olmayanlar da vardır.
La seule façon de commencer, c'est d'arreter.
Artık çok geç! Nasıl yeniden başlayacağımı bilmiyorum!
Vous pourriez arreter de me viser?
Ben o silahı bana doğrultmamanı istiyorum.
On ne va pas s'arreter si proches du but.
Çok yakin olabilecekken durmamaliyiz.
Je ne peux pas arreter Charley.
Ben Charley'i durduramam.
Tu ne peux pas arreter?
Artik buna bir son veremez misin?
Tu devrais arreter, Dutcher.
Sen de gitsen iyi olur Dutcher.
Le sherif est dans mon bureau. Il va vous arreter!
Şerif ikinizi de tutuklamak üzere burada.
Ca vient de s'arreter au pied du sentier.
- Geçidin dibinde durdu.
Coupable! Mon "moi" demoniaque est a la porte et je ne peux pas l'arreter!
Şeytani yanım o kapıda ve onu durduracak gücüm yok.
Ils finiront par s'arreter.
Bir ara durmak zorundalar.
Si je devais l'arreter, qu'éprouverais-tu?
Bilmiyorum. Fakat eğer işin içinde olduğunu öğrenir, ve onu mecburen tutuklarsam, ne hissedersin?
Quand on est parti de chez soi depuis 8 jours, on peut s'arreter chez la concierge.
- Hayır teşekkürler. Haftalardır yoksun, görevliye söyleyebilirdin.
Si j'arrive a arreter le sang, il s'en tirera.
Kanamayı durdurabilirsem, kocamın yaşayacağını sanıyorum.
On n'a pas idée de s'arreter comme ça en plein soleil.
Keşke bu güneşi sahilde görebilseydik.
- Je vous demande de tout arreter.
- Durmanızı istemek zorundayım.
Je ne puis qu'exhorter la police... a arreter cet individu au plus vite.
Ben sadece polisi... ... bu sahsı bir an evvel tutuklamaya teşvik edebilirim.
Nous devons lui maintenant uniquement encore arreter.
Sonuca yaklaşıyoruz ve bizi durduracak hiçbir şey kalmadı!
Laisse tout de suite arreter les routes.
Hemen yollara barikat kurdurun!
Arreter.
Durun! Durun!
je pense qu'elle a fait son repassage plus tard et a oublié de l'arreter.
Sanırım sonra ütü yaptı ve kapatmayı unuttu.
il a traversé l'enseigne sans s'arreter.
Kamyonet, ilan tahtalarına doğru ilerledi. Pompalardan birini parçaladı ve hiç durmadan yoluna devam etti.
Je lui ai demandé d'arreter!
Ona güldüm ve Johnny kes şunu diye bağırdım.
Et tu crois vraiment que tes planches pourries vont les arreter?
Onlardan kaçabildiğimiz için çok şanslıyız.
Sauf qu'en chemin, on devait s'arreter pour recuperer mon ble, se partager le butin et s'enfuir vite au Mexique pour vivre comme des rois.
Tek şey, başkente giderken... uğrayıp paramı ziyaret edecektik. Orada yarı yarıya bölüşüp... doğruca Maksika'ya. Krallar gibi yaşa.
Ce serait drole si tu devais m'arreter, non?
Tüm olanlardan sonra beni tutuklaman gerekseydi, komik olmaz mıydı?
On va l'arreter.
Herkesin iyiliği için onu durduracağız.
- Est-ce que vous pourriez arreter ca? - Desole.
Şunu durdurabilirmisiniz?
Pourquoi les arréter?
Neden engelliyorsunuz?
II doit arréter tous Ies bohémiens.
Bütün Çingeneleri tutuklama emri çıkmış.
impossible. Nous ne pouvons pas l'arréter.
Durduramıyoruz.
Pas moyen d'arréter Quasimodo.
Quasimodo'yu durduramadık. Aklını kaçırdı sandım.
Nous a doublés sur son balai Sans s'arréter.
Süpürgesine binip, uçtu ; Otostop çekiyordu
N'essaie pas de m'arreter, Helen.
Hayır, öyle değil.
Je pourrais vous arréter pour insubordination!
İhanetten tutuklamış olmam gereken adamdan garip suçlamalar.
Je n'aime pas qu'il se soit échappé ni la façon dont vous l'avez fait arréter.
- Senden gelen hiçbir teklifi onaylamam. Bu teklif onun tekrar hapse girmesi de olsa.
Elm sera avec moi, vous pourrez l'arréter aussi.
Ben atları Elm'le götüreceğim, sen de Hudson'la onu tutuklayabilirsin.
J'étais sur le point d'arréter.
Ben de tam ara veriyordum zaten.
Une fois le mécanisme enclenché, rien ne pourra l'arréter.
Taş alçalmaya başladığında, Dünya üzerindeki hiç bir güç bunu durduramaz. Bu da işin sonu olacak.
LA POLICE EST ICI POUR VOUS ARRÊTER.
POLİSLER SİZİ TUTUKLAMAK İÇİN BURADA
Améne-moi Ellen Ballard, meme si tu dois l'arreter!
Ellen Ballard otelde.
N'essayez pas de nous arreter, Jorden.
Bizi durdurmaya çalışma, Jorden.
Les arreter.
Hepsini tutukla...
ARRÊTEZ... ARRÊTER!
Dur, dur.
Faut les arreter.
Onları durdurmalıyız!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]