Translate.vc / French → Turkish / Arręte
Arręte translate Turkish
32 parallel translation
Arręte!
Yeter.
Arręte!
Kes şunu! Ne yapıyorsun?
Arręte!
Yeter!
Arręte!
Kes şunu!
Arręte... je t'en prie...
Lütfen, dur!
Tu me suis toujours? Arręte!
Yine peşimden mi geliyorsun?
Il m'arręte et me dit : "Oů vas-tu?"
Beni durdurdu ve "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Arręte de déconner, bordel.
- Ya bi dakka be oğlum, sulandırma yaa.
Arręte de déconner, le diamant est ŕ notre portée...
- Saçmalama ulan. Elmas ayağımıza geldi işte...
- Arręte avec les détails!
- Teferruata girme ulan!
Arręte de papoter et sors le diamant!
Bırak tatavayı de çıkar elması!
Arręte de déconner!
Ne alakası var Suzan! Vesvese yapma!
Arręte, papa!
Baba dur!
Arręte...
- Yapma...
Au nom de la loi, je t'arręte!
Kanun namına tutuklusun!
Arręte avec la lutte et viens ici.
- Bırak şimdi güreşi de geç bakalım.
- Arręte de rire et enduis-toi.
Başımızı belaya sokacaksın. - Sırtıma sür biraz.
- Alors arręte ça.
- Küfür etme artik.
- Si, ça l'est. Arręte de faire semblant.
Oyun oynamayi birak.
Il a été arręté et interrogé.
Onu yakaladılar ve acımasızca sorguya çektiler.
Son frčre a été arręté car il est communiste, et son amie l'a quitté.
Kardeşi komünizme eğilimli olduğu için tutuklanmış. Kız arkadaşı bile onu satmış.
Arręte ou je tire!
Dur yoksa ateş ederim!
Arręte!
Dur!
Arręte d'imaginer des choses!
Anlamadığın şeyleri anlamış gibi yapmayı bırak.
On a arręté ŕ cause de la pénurie d'huile.
Ama yağ bitince kaldırdık. Ha?
Arręte de m'huiler.
Dur ulan yağlama.
Arręte Sheriff.
- Yapma şerif.
Arręte...
Ahhh... Lan dur...
Ils ont déjŕ arręté un malheureux suspect.
Zavalli bir süpheliyi aldilar bile.
Ils ont arręté celui dont on devait se méfier?
Yakaladiklari adam, bizim uyarilma sebebimiz olabilir mi?
Ça n'a pas arręté de sonner.
Telefonum orospu telefonuna döndü.