Translate.vc / French → Turkish / Aslan
Aslan translate Turkish
3,871 parallel translation
La patte d'un lion s'étend et détruit le mot Nec, en laissant derrière les mots,
Bir aslan pençesi uzanmış ve "yok" kelimesini yok etmiş.
Une partie de lion, une de serpent et une de chèvre.
Bir kısmı aslan, bir kısmı yılan... -... bir kısmı da keçi.
Il gardait un lion blanc chez lui.
Evde beyaz bir aslan beslerdi.
C'est une chose pour un lion d'être le roi de la jungle, mais hey, Simba, que diras-tu s'il y a une nouvelle lionne sexy dans la tanière quand Nala rentrera à la maison?
Bir aslanın ormanda kral olması için bir yol bu, Peki, Simba, Nala eve geldiğinde, yuvada yeni ateşli dişi aslan varsa ne olacak?
Si tu échangeais les lettres de "lion", ça s'éppelerait "loin".
Eğer Aslan'ın ( Lion ) son harfini atarsan "Loy" diye okunur.
Et bien, il s'avère que nous avons une cholécystectomie à faire sur un lion d'Afrique, et le zoo voulait que ce soit moi ou Kaminsky, mais demain, c'est sa journée de repos.
Bir Afrika aslanının safra kesesi çıkarma ameliyatı varmış ve hayvanat bahçesi ameliyatı benim ya da Kaminsky'nin yapmasını istiyor. ama yarın Kaminsky'nin boş günü.
Les Lowen sont un genre de lion.
Löwenlar, bir çeşit aslan türü.
Vous êtes mes héros.
Sizler benim kahramanlarım gibisiniz. Sakin aslan.
T'as mis une vraie cougar dans Cougar Town, et Courtney Cox l'a déchiqueté avec ses griffes et ses crocs!
Cougar Town * programına gerçek bir dağ aslanı koydun ve şimdi o dağ aslanı ölü çünkü, Courtney Cox dağ aslanını pençesiyle ortadan ikiye ayırdı!
Que pourriez-vous me donner qui m'inciterais à reconsidérer ma demande à mes deux associés, de vous mettre dans un sac avec le puma le plus proche?
Bana, ortaklarımdan istediğim seni en yakındaki dağ aslanıyla aynı yere koyma talebimi tekrar gözden geçirmemi sağlayacak ne verebilirsin?
C'est mon garçon!
Aslanım benim!
Hé, bébé, tu te rappelles quand on a parlé de voir "le Roi Lion", et que tu m'as demandé ce qui est arrivé à Mufasa? Mufasa est mort.
Bebeğim, hatırlıyor musun, Aslan Kral'ı izerlerken Mufasa'ya ne olduğunu sormuştun hani?
Et bien, certains diraient qu'il est horrible de regarder un lion tuer un zèbre, le déchirer et le manger.
Birileri, aslanın zebrayı yakaladığını ve paramparça edip yerken görmüş, sonra da korkunç olduğunu söylemiş.
Si vous voulez qu'il le fasse aux sous-vêtements des nerds, Je suis votre homme.
Ama çocuğunuzun aslan gibi bir kabadayı olmasını istiyorsanız aradığınız adam benim.
J'étais dresseur de lions.
Eskiden aslan terbiyecisiydim de.
T'as raison, vas y, mon pote.
Pekâlâ, bitir şu işi aslanım.
Je suis un lion.
Ben bi aslanım.
Oublie le mot de passe maintenant.
Boşver parolayı aslanım.
Bien, maintenant que je suis dans le ventre de la bête, veux-tu expliquer?
Şimdi aslanın ağzında ben olduğuma göre açıklama zahmetinde bulunur musun?
Préparez-toi à entrer dans le repaire du lion.
Aslanın inine girmeye hazırlan.
Papa, regarde, je marche sur le mur autour de la fosse au lion.
Baba bak aslan çukurunun duvarında yürüyorum.
Papa, je marche sur mes mains, et les lions pensent qu'ils vont me manger!
Baba ellerimin üzerindeyim ve aslan beni yiyecek.
Ils font toutes les ventes de faillite.
Hacze konu olan satışlardan aslan payını kapıyorlar.
- Dis-le-nous.
- Söyle bakalım, aslanım.
C'est une dure semaine pour Lenny le lion.
Aslan Lenny için kötü bir hafta oluyor.
Son attitude méchante a forcé le zoo et l'attacher dans sa cage.
aslanın kötü eğilimleri yerel hayvanat bahçesi yetkililerini onu kısa bir tasmayla birlikte kafesine koymalarına yol açtı..
Tu as pu venir!
Aslan oğlum, geldin demek!
Mon grand garçon!
Aslan oğlum benim!
À l'Instar de Daniel, Den entra dans la fosse aux lions nous saurons venir à bout de la bête.
Daniel'ın aslan inine girdiği gibi, kötülüklerin üstesinden gelmeliyiz.
C'est aussi délirant qu'un lion qui se tape de l'houmous.
Bir aslanın humus yediğini görmek gibi bir şey bu.
Je crains que le vent ne soit si fort qu'il arrache les bébés des bras de leur mère pour les envoyer dans la cage aux lions.
Rüzgar o kadar güçlü ki korkarım bebekler annelerinin kollarından kopup aslan kafeslerine düşecekler.
Mesdames, suivez la queue-de-cheval.
Hanımlar, aslan yelesini takip edin. Bayanlar önden.
Bien, mon garçon.
Aslanım benim.
Comment attirer un dragon hors de la fosse aux lions?
Bir ejderhayı, aslanın mağarasından çıkmaya nasıl ikna edersin?
Ils ont marché longtemps.
Ödlek aslan esnedi...
J'ai combattu son armée lors des croisades de Richard Cœur de Lion.
Haçlı seferlerinde, Aslan Yürekli Richard'ın komutasında onun ordularıyla savaşmıştım.
Oui, celle qui a un lion tatoué sur les fesses.
Evet. Arka parçalarında aslan dövmesi var.
Pas les plantes, le lion!
Sarmaşıklar değil, aslan!
Le lion?
Aslan mı?
Ça signifie "Quelle jeune lionne".
Genç bir dişi aslan olduğunu söylüyor.
Ta grand-mère m'a qualifiée de "jeune lionne".
Büyükannen bana ne dedi biliyor musun? Genç bir aslan.
Être des lions?
- Aslan olmak mı?
Un ancien gringalet avec un trou dans la tête et un lion dans son cœur.
Kafasında küçük bir delik ve aslan gibi bir yürek.
"La fierté du lion" ici sur ma gauche.
"Aslan Sürüsü" hemen solumda.
Il faut nourrir la bête.
Aslanı beslemeliyiz.
Dans les tours de magie, les chats sont gros, non? Comme des tigres, ou des lions.
Genelde, gösterilerde, kediler kaplan ya da aslan kadar büyük olmazlar mıydı?
- Qu'est-ce qu'il te prend?
- Aslanım, senin derdin ne?
Allez!
Hadi aslanım, hadi koçum!
Allez, lionne.
Hadi aslanım.
Il était comme un lion en cage.
Kafesteki bir aslan gibiydi.
Ralentis un peu.
Biraz yavaşla be aslanım.