Translate.vc / French → Turkish / Assad
Assad translate Turkish
255 parallel translation
Le président Assad de la Syrie voit encore de gros obstacles, mais affirme que son pays a hâte de vivre en paix avec Israël.
Suriye Başkanı Esat, önlerinde hala aşılması gereken engeller olduğunu, ama ülkesinin İsrail'le olan barışının başlaması için sabırsızlandığını söyledi.
C'est elle dont tu m'as parlé, Assad?
Bahsettiğin seçilmiş bu mu, Assad?
Assad, le Maître souhaite ta présence.
Assad, Efendimiz yanında bulunmamızı talep ediyor.
Peut-être, Assad.
Belki, Assad.
Plus vite, Assad!
Daha hızlı, Assad! Daha hızlı!
Tu restes ici pour protéger Ilpo et l'enfant.
Assad, burda kalıp Ilpo ve çocuğu korumanı istiyorum.
Papa pleure encore Hafez Al-Assad.
Babam başkan Esad'ın ölümü nedeniyle hala çok üzgün.
Notre bien-aimé président Bachar Al-Assad va tenir son discours au parlement.
Değerli başkanımız Beşir el Esad, parlamentoda bir konuşma yapıyorlar.
Venez manifester en soutien à Bachar Al-Assad.
Gelin ve yeni başkanımız şerefine yapılacak gösteriye katılın.
Pour Bashar al-Assad. Mais jamais pour Jack Donaghy, et c'est un problème.
Ama Jack Donaghy için zamanın yok, ve asıl sorun da bu.
Cette humanité est encore plus perceptible dans "Aux portes du Paradis", écrit et réalisé par Hani Abou Hassan.
Ve böylesi bir insancıllık hiçbir filmde, Hany Abu-Assad'ın yazıp yönettiği "Vaat Edilen Cennet" de olduğu kadar açık değildir.
Nous sommes quasi certains que ce Assad est derrière ces attentats, non?
Bu Assad denen adamın, tüm saldırılardan sorumlu olduğuna eminiz değil mi?
Et n'oublions pas qu'Assad prône la desctruction des USA depuis 20 ans.
Ve şunu da unutmayalım : Assad, 20 senedir ABD'nin yok edilmesi için çalışmakta.
M. le Président, mes analystes pensent que son organisation ne survivrait pas sans lui. Quand il sera mort, ces attentats s'arrêteront.
Sayın Başkan, analistlerim Assad Örgütü'nün, o olmadan devam edemeyeceğini ve onun ölümüyle bu saldırıların sona ereceğine inanıyorlar.
Seulement si l'opération réussit.
Bu hüküm, Assad'ın yok edilme operasyonunun başarısına bağlı.
C'est bien beau, les éventualités, Tom. Mais la CTU doit éliminer Assad.
Beklenmedik olaylar karşı hazırız Tom, ama CTU Assad'ı safdışı etmek zorunda.
On a trouvé un moyen de le localiser.
- Assad'ın konumunu öğrenmenin bir yolunu bulduk.
Assad est lié aux attentats?
Bunun, saldırılarla bir ilgisi var mı?
Comment Jack va nous mener à lui?
Jack bizi Assad'a nasıl götürecek?
Hamri Al-Assad.
Hamri Al-Assad.
Assad est ici, Jack.
Assad burada, Jack.
Il y a 4 jours, l'un de ses hommes nous a contactés.
Dört gün önce, Assad'ın adamlarından biri bizimle irtibata geçti.
Il balancera Assad en échange de 25 millions de dollars.
25 milyon dolara karşılık Assad'ı bize getireceğini söyledi.
Mais il ne nous donnera Assad qu'en échange de vous.
Ama Assad'ı, ancak senin karşılığında bize teslim etmeyi kabul ediyor.
On vous demande de vous sacrifier pour éliminer Assad.
Senden, kendini feda etmeni istiyoruz. Böylece, Assad'ı yok edebileceğiz.
Il nous dira où est Assad si on accède à ses demandes.
Assad'ın yeri karşılığında bize bir liste verdi.
- On doit arrêter Assad.
- Assad'ı durdurmak zorundayız.
Et si on le récuperait après que Fayed nous ait dit où est Assad?
Neden Fayed, Assad'ın yerini söylediğinde Jack'i kurtarmak için bir plan yapmıyoruz?
Dites-moi d'abord où est Assad.
- Önce, Assad'ın yerini söyle.
Si vous voulez Assad, laissez Bauer, remontez dans votre voiture et partez.
Assad'ı istiyorsan Bauer'ı bırak, arabana bin ve buradan git.
Il faut tuer Assad en prenant un maximum de précautions.
Assad kesinlikle yakalanmalı.
Dès que l'armée saura où est Assad, nous travaillerons avec la police pour limiter les dommages collatéraux.
Ordu, Assad'ın yerini alır almaz yerel birimlerle çalışarak munzam zararı en aza indirmeye çalışacaklar.
Vu que notre priorité est d'empêcher les pertes civiles, chargez-vous d'Assad.
Sivil kayıpları önlemeye ne kadar çalışsak da, önceliğimiz Assad'ı yakalamak.
Mais si vous ne redirigez pas ce satellite dans les 30 secondes, vous perdez Assad.
Uyduyu 30 saniye içinde çevirmezseniz Assad'ı da kaybedeceksiniz.
On peut perdre notre seule chance de localiser Assad.
Assad'ın yerini öğrenmek için tek şansımızı kaybedebiliriz.
À cause de votre trahison, je ne sais pas si je vais vous donner la position d'Assad.
Bu dalavereniz yüzünden, Assad'ın yerini size verme konusunu düşüneceğim.
Si on n'attrape pas Assad, alors...
Assad'ı yakalayamazsak- -
Vous devez donner la position d'Assad à la CAT.
CTU'ya Assad'ın yerini söylemelisin.
Assad, a perdu foi en notre combat.
Assad'ın bizim savaşımıza inancı kalmadı.
Assad... est un traître.
Assad bir haindir.
Assad n'est pas à l'origine de ces attaques.
Bu saldırıların arkasında Assad yok.
J'ai un transpondeur là où se trouve Assad.
- Assad'ın bulunduğu yerde bir vericim var.
Vous y trouverez Assad.
Assad'ı tam burada bulacaksınız.
M. le Président, mon analyste pense que l'organisation d'Assad ne peut survivre sans lui et quand il sera mort, ces attaques cesseront.
Sayın Başkan, analistlerim Assad Örgütü'nün, o olmadan devam edemeyeceğini ve onun ölümüyle bu saldırıların sona ereceğine inanıyorlar.
La CAT doit éliminer Assad.
CTU Assad'ı safdışı etmek zorunda.
Il nous dira où est Assad contre une liste de demandes.
Assad'ın yeri karşılığında bize bir liste verdi.
On te demande de te sacrifier pour pouvoir éliminer Assad.
Senden, kendini feda etmeni istiyoruz. Böylece, Assad'ı yok edebileceğiz.
J'ai un émetteur là où est Assad.
Assad'ın bulunduğu yerde bir vericim var.
Assad n'est pas derrière ces attaques.
Bu saldırıların arkasında Assad yok.
Tu dois admettre que tu as toujours du temps pour Tony Blair.
Şunu kabul et, Tony Blair'e ayıracak zamanın var. Bashar al-Assad'a ayıracak zamanın var.
Assad.
- Assad.