Translate.vc / French → Turkish / Av
Av translate Turkish
6,127 parallel translation
Mais si l'hospitalisation peut me faire sortir de votre chasse à l'homme, ça valait le coup.
Ama eğer hastane beni sizin insan avınızdan uzak tutacaksa buna değer.
Parce qu'il y a bientôt un week-end de trois jours et je me disais qu'on pourrait aller pêcher, comme promis.
Çünkü 3 günlük hafta sonu tatilim yaklaşıyor ve nihayet konuştuğumuz o balık avına gidebiliriz dedim.
Donc, pour pas se faire dévorer, on devait pouvoir voir les animaux dans l'herbe ou dans les arbres.
Panter ve ayı gibi şeylere av olmamak için onları ayırt etmemiz lâzımdı hani çimen ve ağaç gibi şeylerden.
Disant qu'il est un "prédateur" cherchant une "proie".
Av arayan bir av olduğunu söyledi.
Comprenez-vous que cette femme est la cible d'une chasse à l'homme, qu'elle est considérée comme meurtrière?
Bu kadının başlayan bir insan avının hedefi olduğunu ve büyük ihtimalle... -... bir katil olduğunu anlıyor musun?
On av 10 secondes avant que le SWAT ne rentre dans l'église.
HRT kiliseyi almadan önce 10 saniyemiz var.
Lonnie était fatigué de la chasse, alors il est allé à la maison.
Lonnie av yaparken yorulmuştu, bu yüzden eve geldi.
Quelles sont les chances que le FBI traque les ondes à Falls Church en ce moment?
FBI'ın şu an Falls Church'te sinyal avında olma ihtimali ne kadar ki?
- Il a développé le SR-71.
İkimiz de yapay sinekle balık avını seviyoruz. SR-71'in yapımına yardım etmişti.
Ultra vient de lancer une chasse à l'homme.
Ultra tam kapsamlı insan avı başlattı.
Ne vois-tu pas, nous chassons les sorcières, mieux vaut une centaine d'innocents morts qu'une seule sorcière libre?
Cadı avında... özgürce dolaşan tek bir ferdin ölmesindense, yüz masumun ölmesi evladır, anlamıyor musun?
Tu m'as compris, Av?
- Anladın mı Avi? - Tamam.
Rentre chez toi, Av.
Evine git Avi.
La chasse était bien plus qu'une plaisante distraction.
Av oyunu hoş bir saptırmadan daha fazlasıydı.
Je dois choisir un cheval pour la chasse de demain.
Yarınki av için at seçmem gerekecek.
On m'a dit que je serais demandée pour la chasse demain.
- Yarınki av için bana ihtiyaç olacağı söylendi.
J'aimerais rester à bavarder, Geillis, mais j'ai encore tant à faire et à préparer pour la chasse.
Kalıp sohbet etmek isterdim Geillis ama av için hâlâ yapıp hazırlamak istediğim çok şey var.
Je dois préparer le matériel pour la chasse demain.
Yarınki av için malzemeleri hazırlamak zorundayım.
C'est un bon jour pour la chasse au sanglier, n'est ce pas?
Yaban domuzu avı için mükemmel bir gün, değil mi?
Il ne faut pas pourchasser votre proie.
Avının peşinden gitmemelisin.
Il faut la laisser venir à vous.
Avının sana gelmesini bekle.
C'est votre proie.
Bu senin avın.
Tu as rencontré deux sortes de créatures dans les bois... les chasseurs et les chassés.
Ormanda iki tür yaratıkla karşılaşırsın... Avcı ve av.
Je vous déclare Maître des chevaux et de la chasse.
Bash, burada senin at ve av lordu olduğunu açıklıyorum.
Le "Maître des chevaux et de la chasse"?
"At ve av lordu"?
Bash je te déclare Maître de la Chasse et des Chevaux.
Bash, seni Av ve At Efendisi ilan ediyorum.
Je viens d'être nommé Maitre de la Chasse et des Chevaux.
At ve Av Efendisi oldum.
Ce bassin mésopotamien est un exemple primitif de bas-relief narratif daté approximativement de 3000 av. J.-C.
Bu Mezopotamya kabı milattan önce 3000'lere dayanan yerel inanışın erken bir örneği.
Hé, vérifie tes lancers, Rambo.
Avını kontrol etsene, Rambo.
Je ne pensais pas que tu voulais trouver quelque chose dans la petite chasse au sorcière de Delilah.
Delilah'ın küçük cadı avıyla ilgili bir şey bulmak istemediğini sanmıştım.
Malheureusement, tu as laissé un gros champ libre.
Maalesef büyük avı kaçırdınız.
C'est clair que pour vous, la saison de la chasse est officiellement ouverte.
Sizin için av sezonunun resmen başladığını az önce anladım.
Le maître des Chevaux et de la Chasse ne vient avec aucune terre mais... au moins Bash est jeune et magnifique.
Eee, "At" ve "av" efendisi hiç toprağı da olmayabilir ama... en azından Bash yakışıklı ve genç.
Elle l'a représenté durant la chasse aux sorcière de Castro, et le jour de son audition, elle était en retard parce qu'elle...
Castro'nun cadı avında onu temsil ediyormuş, ve duruşma günü,... geç kalmış çünkü...
Il a planifié une expédition de chasse.
Bir av gezisi planlıyor.
Il n'a pas demandé d'équipement de chasse.
Hiç bir türde av malzemesi istememiş.
Et je ne crois pas une seconde qu'il va à la chasse.
Bir an bile olsa av için gittiği aklıma gelmedi.
Une calèche mais pas de chiens pour partir à la chasse?
Bir at arabası var ama, av için hiç tazı yok mu?
Bash a trouver son manque d'intérêt pour les équipements de chasse étrange, en effet.
Bash, onun av malzemesine olan ilgi alanını birazcık garipsedi, evet.
Et l'expédition de chasse?
Ya av gezisi?
Bonne chance pour votre traque.
Avınızda bol şanslar.
La chasse à l'antilope.
- Antilop avı.
On cherche des gonzesses.
- Hatun avına çıktık da.
Quel meilleur moyen de détourner l'attention de sa poursuite, que d'essayer de m'accuser pour l'un de ses crimes?
Bu insan avından dikkatleri dağıtma için işlediği cinayetlerden birini benim üzerime atıp beni suçlamaktan daha iyi bir yol var mı?
Tout animal trouve sa proie.
Her hayvan avını bulmasını bilir.
Mais visiblement ça n'a plus d'importance pour toi parce que tu es ici à participer à une chasse à l'homme, menaçant Tess et JT.
Ama görünen o ki bunun artık senin için bir önemi yok çünkü burada insan avına çıkmışsın Tess ile JT'yi tehdit ediyorsun.
- À la chasse.
- Bir av gezisi.
- À la chasse?
- Av gezisi mi?
Il n'y a rien de mieux qu'un repas de chair fraiche.
Taze av etiyle verilen ziyafetin tadı hiç bir şeyde yok.
Toutes les chasses que j'ai partagées avec votre frère, je regrette de ne pas voir connu ces moments avec vous.
Kardeşinle yaptığım onca av gezisi, O anları seninle paylaşmadığıma pişmanım.
Oh, la chasse.
- Av tabii!