Translate.vc / French → Turkish / Band
Band translate Turkish
2,751 parallel translation
C'est mieux que Serre-tête, c'est sûr.
"Saç bandımdan" daha iyi olduğu muhakkak.
C'est plus facile de se tenir derrière la marque.
Bandın arkasında durmak daha kolay yani.
Elle m'a agressée. Et elle a jeté mon serre-tête Kate Spade.
Bana saldırdı ve sonra Kate Spade saç bandımı bir yere fırlattı.
Galactic se met au lit avec Hot 8 Brass Band avant de coucher avec Lil Wayne.
Galactic, Hot 8's'le birlikte olmadan önce Lil Wayne'le yatıyormuş gibi.
Je t'ai vu l'aider pour qu'il recrache le pansement qu'il avait ramassé.
Burnunu tutup yolda bulduğu yara bandını tükürmesini sağladın.
Une gaze sur la poignée.
Sap kısmında yara bandı var.
Ça impliquait des bâtons de glace et du Chaterton.
Buzlu şeker ve koli bandıyla.
Voilà comment on a un C sur son maillot.
Formanda kaptanlık bandı olmasının sebebi bu işte.
J'ai eu une info sur Cruz de l'agent œil de pirate.
Ajan Göz Bandına Cruz'un yerini sordum.
Quelques points, une jolie infirmière et tu seras sur pieds.
Birkaç dikiş, ufak bir yara bandı, güzel bir hemşire.
C'est très gentil de me lécher, vraiment, mais je préférerais avoir un pansement.
Yaladığın için minnettar olmadığımı sanma minnettarım ama bana bir yara bandı yeterdi.
On n'en a pas.
Yara bandımız yok ki.
Je vais prendre un pansement plus grand, une seconde.
Hayır, daha büyük bir yara bandı gerek sana. Bir saniye.
ça veut dire qu'elle avait ça en elle depuis le début, décrocher un contrat avec un grand Jazz Band, et sans devoir demander de l'aide!
Resmen başarmış. Kızda yetenek gani. Kendinden başka yardımcısı olmayan biri büyük bir caz grubunda böyle bir yer bulsun.
Est-ce que vous êtes bons à Rock Band?
Rock grubunda çalar mısın?
Finalement, avec l'odeur d'un accident industriel dans l'usine Axe, et l'allure du boys band le plus merdique du monde, on est arrivés en ville.
Petrol fabrikasındaki endüstriyel kazadan çıkmış gibi kokarak ve dünyanın en boktan müzik grubu gibi görünerek yola koyulduk.
J'ai mis des pansements, comme une infirmière scolaire.
Bütün gün yara bandı dağıttım, aynı okul hemşireleri gibi.
Mais tu ferais mieux de me filer mon fric très vite ou je t'emballe dans du plastique et je te fous dans un cercueil trois mètres sous terre.
Paramı birkaç güne ödesen iyi olur aksi halde seni elektrikçi bandına sarar ve seni tabutla birlikte 3 metre derine gömerim. Anlaştık mı?
Zane avait un pansement quand tu l'as vu?
Peki ya Zane'i gördüğünde, tahmindeki gibi kafasında yara bandı var mıydı?
Ne franchis pas cette ligne.
Hey, bandı geçme.
Je crois que je me suis trompé de date avec les invitations! Et je oublié le poulet dans le menu! Si je ne reçois pas un tapis roulant, ma robe n'aura pas le meme éclat!
Galiba davetiyelere yanlış tarih yazdırdım ve menüye tavuk eklemeyi unuttum ve eğer bir koşu bandına çıkmazsam gelinliğim heba olacak!
Le samedi, ils vont à un concert des Fleet Foxes, de Band of Horses ou Light in the Attic.
Cumartesi gecesi, Fleet Foxes veya Band of Horses konserine giderler. - Fleet Foxes'ı seviyorum. - Veya bir Light in The Attic şovuna...
Je me sentirais encore plus mal si j'étais pas si fatiguée.
Dün gece hiç uyumadım. Bence bebek koşu bandındadır.
Rien qu'un pansement et une bière ne pourront réparer.
Yara bandı ve biranın iyileştiremeyeceği kadar kötü değil.
Putain, voici le tapis roulant.
Aynen öyle, bunun adı "Koşu Bandı Fiyaskosu".
Je suis avec Ryan Dunn de la télé, et c'est son jour de chance. Voici le tapis, façon D.
Televizyon yıldızı Ryan Dunn'la beraberiz, bugün onun şanslı günü çünkü bu "Dunn Stili Koşu Bandı".
Sur le forum, tu dis aimer le bondage et le travestisme.
Web sitesinde göz bandı kullandığın ve farklı cinsin giysilerini giydiğin yazıyordu.
Un genre de boys band Fae?
Bu, Fae rock grubu ya da onun gibi bir şey mi?
Portant le bleu, Baron William Haley François Santiago, du clan Zamora.
Mavi kol bandını giyen Baronet William Haley Francois Santiago.
Arrache le ruban avec tes dents.
Bandı dişle. Dişle onu.
Je peux juste acheter ce bracelet?
Evet, sadece bir bilek bandı alabilir miyim ve...
Crème antiverrue et protections pour orteils?
Siğil kremi ve parmak bandı mı?
Vous avez la crème antiverrue et les protections pour orteils?
Siğil kremi ve parmak bandını aldın mı?
Précédemment dans "Red Band Society"
Önceki bölümlerde "Red Band Society" de...
Ecoute, je sais que tu es énervé, mais être un membre du Red Band signifie quelque chose.
Bak dostum, kızdığını biliyorum ama Kırmızı Bileklik'in parçası olmanın bir anlamı var.
Vous pouvez me donner un pansement et vous en aller.
Birkaç yara bandı ver bana, sonra da işine git.
Si vous pouviez me donner quelques pansements, je vais rentrer...
Attım onları zaten. Birileri bana birkaç yara bandı versin de yoluma koyulsam.
Rembobine, Kono. Rembobine.
Bandı geri sar, Kono.
- J'aime moins le cache-œil.
Göz bandından o kadar emin değilim. Göz bandı değil bu.
- Pourquoi un cache-œil?
Göz bandı. Ne için?
- Ce n'en est pas un.
- Göz bandı değil bu.
Kevin pensait acheter mon rameur pour 200 $. Je lui ai dit : "C'est un accessoire de mon film."
Kevin, koşu bandımı 200 dolara satacağımı sanmış ben de ona "Bunu, filmimde kullanacaktım, dostum" dedim.
C'était pas pour l'haleine?
Nefes bandı sanıyordum ben onları. Her neyse işte.
Ce qui était sur la table a disparu.
- Bandı masaya bırakmıştım ve şimdi yok. - Kapa çeneni.
C'est un bracelet, Roman.
O bir kol bandı, Roman.
- Je te mets un pansement?
- Yara bandı yapıştırayım mı?
Attends, pourquoi tu avais un bandeau sur un œil?
Bir dakika, göz bandı neydi?
il ne s'agit pas d'un bracelet
O bilek bandı değil.
- J'aime bien ton ruban.
- Saç bandın çok güzelmiş. - Teşekkürler.
Dave Matthews Band.
Dave Matthews Band.
- Une attelle avec du scotch?
Adamın bacağını koli bandı ile mi saracaksın?