English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Bando

Bando translate Turkish

331 parallel translation
Sérénade et rassemblement de nuit devant l'Hôtel d'Hitler
Hitler'in otelinin önünde bando takımı ve fener alayı
Je me demandais où ils vont trouver un autre joueur de tuba pour l'harmonie.
- Öyle mi? Bando için başka bir tubacıyı nereden bulacaklarını düşünüyordum.
Vous faut-il aussi une fanfare?
- Bando ile uğurlanmak mı?
N'y aura-t-il pas de chants au mariage de ma fille, Dai Bando?
Kızımın düğününde şarkı söylenmeyecek mi, Dai Bando?
- Dai Bando?
- Dai Bando mu?
Dai Bando va t'apprendre à boxer, Huw. À lutter d'abord.
Dai Bando sana boks yapmayı öğretecek, Huw.
Jouez l'hymne du Sud!
Bando şefi, Güney marşını çaldır!
Sur ce fond de décor, la splendeur des Amberson détonnait comme une fanfare à un enterrement.
Bu saf yapının tam zıttı olan Ambersonların ihtişamı, bir cenazedeki bando kadar dikkat çekiyordu. İşte orası!
C'est de la part de l'orchestre.
Bu bando hocasından.
Ça, c'est une majorette, avec sa toque noire.
Bu da uzun şapkalı bando önünde giden kız.
Que chacun se rende au kiosque pour le grand prix!
Herkes, büyük ödül için bando yerine geçsin!
Une fanfare et tout.
Bando falan.
Au lieu de ça, je trouve une fanfare.
Onun yerine, karşımda 40 kişilik bir bando buluyorum.
Quand le policier l'entend, les cuivres interviennent.
Rahip göründüğü zaman ise, bando çalmaya başlar.
M. le chef, a vous de donner le temps fort
O halde bando şefi orkestraya işaret verince
Tu as quitté les Clairons?
- Bando bölüğünü bıraktın ha?
Né dans le Kentucky, soldat engagé à Fort Meyer.
"Kentucky doğumlu. Virginia, Fort Meyer'de orduya katılmış. " Bando bölüğü, baş borazancı. "
Quels ennuis avez-vous eus dans les Clairons?
Bando bölüğünde sorunun neydi?
Prewitt, tu étais caporal.
Prewitt, sen bando bölüğünde onbaşıymışsın.
A quoi t'attendais-tu?
- Bando merasimi mi bekliyordun?
On s'en va! Vous permettez, maestro? Maréchal Carotenuto, chevalier.
Günaydın Bando Çavuşum Bendeniz Antonio Carotenuto.
On nous a donné de beaux uniformes, des galons dorés, des fanfares pour accompagner notre marche héroïque.
Şık üniformaları severiz çünkü bize çok yakışır. Yaldızlı şerit, apoletler kahramanca yürüyüşümüze eşlik eden bando takımının sesi.
Tout ce qu'ils ont pensé pour moi était un peu de plomb dans la jambe. Pas assez pour être un héros.
Bir sürü kalabalık, bando çalar, ben de bayrakla örtülmüş tabut içinde.
Samedi à Pickett, je serai juge au concours des Majorettes.
Cumartesi Pickett'ta olacağım. Arkansas Bando Güzeli yarışmasında hakemim.
Et pour sa prochaine émission Un homme dans la foule, il choisira parmi des centaines de concurrentes une jeune fille de talent qui deviendra la Majorette 1957.
Son Kalabalıkta bir Yüz programında yüzlerce yarışmacı arasından 1957 Bayan Arkansas Bando Güzeli olacak olan şanslı ve yetenekli kızı seçmek için burada.
Et maintenant, je déclare vainqueur, par décision unanime prise par moi-même : La charmante Mlle Betty Lou Fleckum élue Majorette de l'Arkansas pour 1957.
Ve oybirliği ile, ki bu sadece benim oyum oluyor kazanan genç Bayan Betty Lou Fleckum 1957 Bayan Arkansas Bando Güzeli.
Si je semble jalouse de ta Majorette, c'est sans le vouloir.
Bayan Bando güzeli hakkında ağır konuştuysam, niyetim bu değildi.
Je veux partir... comme je l'ai planifié... surtout avec les quatre chevaux blancs... et l'orchestre qui joue. Pas de lamentations... mais des réjouissances... comme si j'allais vers la gloire.
Planladığım şekilde gitmek istiyorum özellikle dört beyaz at ve bando çalacak yas olmasın gururlu ve yüksek adımlarla zafere gidiyormuşum gibi.
A 11 heures, consécration de ton tabernacle. Maire, feu d'artifice, orchestre, la totale!
Saat 11'de, senin Şeria Irmağı Tapınağı'nı takdis edeceğiz Belediye başkanı, havai fişek gösterisi, bando, her şey.
Vous entendez?
Bando!
Tu attends quoi? Le Père No? I?
Ne bekliyorsun, bando falan mı?
Les enfants te réussissent, à toi.
Adelina, sana da bu bando yakışıyor.
Plus rythmé!
Bando, üçüncü ölçüye vurgu yapın.
Si les Nazis nous envahissent, vous jouerez de la trompette.
Naziler Avusturya'yı ele geçirirse, bütün bando sadece sizden oluşur.
Pourquoi la fanfare?
Bu bando da ne?
Regarde la fanfare!
Bak! Bando!
Si le groupe joue, je veux jouer.
Bando çaldıkça ben de çalacağım.
Virgil vole pour payer ses leçons mais malgré un piètre résultat, il joue dans une fanfare locale.
Virgil çello dersleri için hırsızlık yapar. Ve bu müzik aletinde bir beceriye ulaşamamasına rağmen yerel bir bando takımında çalabilecek kadar da iyidir.
Je pourrais les traverser musique en tête!
Hatlarından bölük halinde bando müziği eşliğinde geçit yapabilirdim.
C'est la fanfare.
Bunlar bando üyeleri.
Pour quoi faire?
Bando mu? Bandoyu ne yapacağız?
Vous attendez que je crie : "Hurrah"?
- Bando takımı mı bekliyorsun?
On applaudit bien fort J.R. Bonner.
Bando, JR Bonner için çalsın.
Un orchestre militaire y joue.
Müzik, askeri bando tarafından çalınırdı.
Lls te virent après 22 ans, ils pourraient te payer un orchestre.
22 yıldan sonra tekmeyi yiyince insana bando lazım.
- On joue du bandino aujourd'hui?
- Bugün bando çalışması yapıyor muyuz?
- Va chercher Dai Bando.
- Dai Bando'yu getir.
Dai Bando.
İçeri gel, Dai Bando.
Quel est le problème des tambours?
Bu ne biçim bando çalmak?
Mon orchestre!
"Yahudilerin gidişini kutlamak için çalacaksınız!" Bando istiyormuş.
" Les voici!
" İşte bando geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]