English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Barely

Barely translate Turkish

36 parallel translation
" Pouvait à peine nourrir sa famille
# They say he barely kept his family fed
Dès que je bouge, on dirait Que j'ai raté ce fichu bateau de peu
* Every time I move it seems I barely miss that damn boat *
- Je peux à peine la soulever.
I could barely even lift it now.
/ / We barely made the airport for the last plane out / /
- / / We barelymade theairport forthelastplane out / / - Hey!
Ajoutez "Limite Interdit", s'il vous plaît.
Bir tane de Barely Legal lütfen.
You're barely waking
"Ancak uyanıyorsun"
- Les Griffin Barely Legal
SyLaR _ 54
Oh. He can barely use the internet anyway.
Zaten interneti de zar zor kullanabiliyor.
Je le connais à peine.
I barely know him.
Can barely stand on my feet
* Zar, zor duruyorum ayakta *
Il était venu avec son équipe pour transformer un grand entrepôt en une grande salle pour sa grande première exposition aux USA presque légale...
"Barely Legal" adındaki Amerika'daki ilk büyük sergisi için harabe bir depoyu bir sergi salonuna dönüştürmek için ekibiyle birlikte gelmişti.
Plus ou moins légal, le street art se retrouvait propulsés sous les projecteurs s'attirant un intérêt soudain de la part du monde de l'art.
"Barely Legal" sanat camiasının bir anda bütün ilgisini çekerek sokak sanatının bütün dikkatleri üstüne çekmesine yol açmıştı.
And the world barely blinks.
Sonrada dünya zorlukla gözlerini yumar.
♪ I can barely recall ♪
* Unutmuştum neredeyse ama *
C'était une prépubère, non?
- Barely on neyse, inanıyorum ki?
Tu dois penser que BFF veut dire "barely freaking friends" ( ami anormal ) parce que il n'y a aucun moyen que tu soit ami avec quelqu'un qui s'appelle Jamarcus.
Kankanın zar zor geçinen arkadaşlar olduğunu düşünüyor olmalısın. Çünkü Jamarcus adında biriyle takılmanın imkanı yok.
'Cause I am barely breathing and I can t find the air
* Çünkü nefes alamıyorum neredeyse * * Kalmamış solunacak hava *
I could barely walk when I milked a cow
* Zar zor yürüyormuşum ilk ineğimi sağdığımda *
Only shadows ahead Barely clearing the roof
* Sadece belirsizlik var gelecekte, hiçbir şey görünmüyor neredeyse *
Il y a dix ans, la queue dépassait à peine.
There are currently ten years Tail barely exceeded.
And this heart has been barely used at all maybe you can make love from all the parts in this chest of broken hearts in this chest of broken hearts
* Bu kalp neredeyse hiç kullanılmadı daha önce * * Bütün parçalarla aşkını gösterebilirsin belki de * * Bu sandıktaki kırık kalplerle *
You can barely see anything through them.
Herşeyi zor görebilirsiniz.
♪ you slap a pound of war paint on ♪ ♪ and barely make your cue ♪
* Bir top savaş boyası sürersin yüzüne, zor bela yetişirsin vaktinde *
Vous avez vu son visage?
Barely.
Nous l'avons à peine aperçu.
Barely ona bakış var.
À peine en vie...
"Barely alive..."
Mes lèvres sont ravagés, je peux à peine parler.
"My lips ravaged, I can barely speak."
Je respire à peine...
"Barely breathing..."
"A peine majeure"?
Barely Legal.
! - Ouais!
- Barely Legal?
Ainsi, plus que 60 étudiants en médecine.
Barely 60
♪ I can barely handle it ♪ Agent Justine Diaz, oui.
Evet, Ajan Justine Diaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]