Translate.vc / French → Turkish / Barrel
Barrel translate Turkish
111 parallel translation
Identifiée comme Barrel House Betty, escroc notoire.
ÜÇKAĞITÇILIK KONUSUNDA ADI ÇIKMIŞ BATAKHANE LAKAPLI BETTY GÖZÜNÜ DÖRT AÇ
Deuxième mouvement de la "Polka du Bock de Bière."
Beer Barrel Polka'nın ikinci kısmını çalacağız.
Sors de là-dedans!
Barrel ve Eddie, hemen çıkın.
Ici, à Luton, on assiste à un combat à trois entre Alan Jones, du parti des Raisonnables, au centre, Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Arrêt de Bus-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit, du parti des Farfelus, et Kevin Phillips-Bong, candidat des Légèrement Farfelus.
Luton'da üç yönlü mücadele, Alan Jones Akıllı Parti, ortada Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel, Salak Parti ve Kevin Phillips-Bong, Hafif Salak adayı.
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Arrêt de Bus-F'tang - F'tang-Olé-Biscuit...
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel...
Allant dans des bodegas à Majorque qui servent des "fish and chips" avec de la bière brune et des calamars avec 2 légumes.
Majorca barlarında balık-patates Watneys Red Barrel birası kalamar, iki parça sebze yerler.
Bellevue ou Bontinental, avec leurs piaules, luxueuses et modernes, leur bière chaude, leurs piscines remplies d'hommes d'affaires allemands, qui veulent jouer aux acrobates en formant des pyramides et font peur aux enfants.
Watneys Red Barrel biraları, yüzme havuzları şişko Alman işadamlarıyla dolu, kendilerini akrobat sanan piramitler yapan ve çocukları korkutan.
Et une fois par semaine, l'excursion aux ruines romaines du coin, où vous achetez un soda chaud et une glace fondue et vous pissez votre bière.
Limonata, erimiş dondurma ve lanet olası Watneys Red Barrel birası alırsınız.
... avec bière, fromage et oignons...
- Sus! - "Watneys Red Barrel bile satılıyor."
Se gavant dans les "bodegas" de frites, de Watney's et de balamars pleins d'ail, et les mamies en robe de boton, tartinant d'huile leur bourrelets rouges et purulents, parce qu'elles ont pris trop de soleil le 1er jour...
FishChips, Watney's Red Barrel birası, kalamar ve iki çeşit sebze satılan barlarda dururlar. Penye plaj elbiseleriyle oturup Timothy White güneş kremini o şişko, soyulmuş şişmiş, irinli derilerine sürerler, çünkü ilk gün fazla yanmışlardır. - Biliyorum.
... et la piscine pleine de bière et d'Allemands obèses qui jouent aux akrobates en terrorisant les gosses et qui resquillent au restau.
Havuzlar Red Barrel birası ve şişko Alman işadamları doludur. Kendilerini akrobat sanıp piramit yaparlar. Çocukları korkuturlar, kuyruklara dalarlar.
en bouffant des sandwiches de British Airways, et sans bière, vu que c'était l'Angleterre où les bars ferment dès qu'on a soif...
British Airways tipi kuru sandviçlerden başka yiyecek bir şey yoktur. Watley's Red Barrel bile bulamazsın. Çünkü İngiltere'desindir ve susadığın zaman bar kapanır.
Trash barrel!
Hey! Bela, ne oldu?
Ensuite, va acheter un couteau... une fourchette et une cuillère. Et un verre.
Sonra Crate Barrel'a gidip, bir bıçak bir çatal, bir kaşık ve gitmişken bir de bardak al.
Je pense aux fois où je suis venue vous parler de Shakaar et de Bareil.
Ben sadece düşünüyordum her zaman Senden Shakaar ve Barrel hakkında tavsiye almak için geldim.
Balancé droite - split-25-barrel-clear.
Deuce sağ, Split 25 Barrel Clear. Bir dediğimde.
Tu te rappelles mon ami dont l'ex a filé avec Keith Barrel, le joueur de foot?
Arkadaşımı hatırlıyor musun? Eski karısı futbolcu Keith Barrel ile kaçmıştı hani?
Une liste de mariage chez Crate Barrel!
Crate and Barrel'a kaydolmuşsun
Double barrel, calibre 12, full choke. * * *
Çift kovanlı, 12 kalibrelik, tam şoklu.
un bon pour un dîner pour deux au Lobster Barrel, sur la 17ème
Tabii ki, Mega Mart bardağı, 17. caddedeki Istakoz Fıçısı için iki kişilik akşam yemeği kuponu.
Un dîner pour deux au fameux Lobster Barrel Et une plaque
Istakoz Fıçısı'nda iki kişilik yemek kuponu,... ve bir de plaket.
Dîner pour deux au Lobster Barrel
Istakoz Fıçısı'nda iki kişilik yemek kuponu.
Ok, arrête de me parler du Lobster Barrel
Tamam, Istakoz Fıçısı'nı anlatmayı kes.
J'aime bien Le Tonneau.
Barrel'i seviyorum.
We're bobbing along in our barrel some of us tip right over the edge
Bölüm 5 - "Polis Köpeği" Uyarı : Altyazı, argo ve küfür içermektedir.
We're bobbing along in our barrel some of us tip right over the edge
Bölüm 2 - "Bukalemunun Karması" İyi Seyirler...
We're bobbing along in our barrel some of us tip right over the edge but there s one thing really mystifying, it s got me laughing, and it s got me crying all my life it would be death-defying
Bölüm 4 - "Pembe Flamingolar" Uyarı : Altyazı, argo ve küfür içermektedir.
Je dois te voir ce soir! A 8h au Barrel.
BU GECE GÖRÜŞMELİYİZ.
Question de vie ou de mort!
ÖLÜ YA DA DİRİ, 8 : 00'DE BARREL'DE.
We're bobbing along in our barrel
Bölüm 3 - "Kurmalı Penguen"
Au Barrel, mais dans un lit. Parce que ma femme m'a trompé et m'a pris mes rêves.
Evet ama karım beni aldatıp hayallerimi çaldığı için.
Ted, M. Barrel voudrait s'entretenir avec nous au sujet de la police de son frère.
Ted, Bay Barnell bizimle, kardeşinin hayat sigortası hakkında konuşmak istiyor.
Vous savez, il y a un certain pouvoir à être capable d'acheter tout ce que vous voulez, et je ne sais pas, êtes-vous déjà entré dans un "Pottery Barrel"?
İstediğinizi alabilme gücü. Bilmiyorum. Yeni Pottery Barrel'ı gördün mü?
Merci. À propos, bande de trouducs, la liste de mariage est chez Crate Barrel...
Sağ ol.Bu arada hediye listemiz Crate Barrel'da hıyar herifler.
- Un double quoi?
- "double-barrel" ne?
- Un double pontage cérébral.
- "double-barrel" beyin bypassıdır.
Au chenil Blue Barrel.
"Mavi Fıçı Klübesi" denilen bir yerden.
Le Blue Barrel est un cactus.
"Mavi Fıçı" bir çeşit kaktüstür.
On va aller chez Crate Barrel.
Pekala. Bak. Crate Barrel'a gideriz.
Tu l'aurais eu à moins chez Grape Barrel.
Grape Barrel'da onu çok daha ucuza alabilirdin.
Du genre "Cracker-Barrel", tu me suis?
Ülkedeki yaşamın simgesi gibi, dediğimi anlıyor musun?
Voyons voir. 10 % de rabais sur un abonnement à Netflix, du bon cheddar Cracker Barrel, des lotions assorties, une bouteille de champagne en plastique pleine de bonbons et un petit ourson.
Bakalım, yüzde on indirimli Netflix üyeliği, Cracker Barrel Çedar peyniri, aromalı losyonlar, içi şeker dolu bir plastik şampanya şişesi ve ufak bir ayıcık.
Barrel racing, lasso?
Varil yarışı, Halat atma?
Ce rouleau faisait 20 mètres avant de s'écraser.
Bu herif yuvarlanmadan önce 20 metre boyunca Barrel * yaptı.
Le magasin de déco, c'est plus loin.
Crate Barrel yaklaşık 4 blok ileride.
Un 327 à carburateur quadruple.
Bu 3274 barrel.
j'ai travaillé au Cracker Barrel à Alexandria.
Alexandria'daki Cracker Barrel'da çalışırdım.
So, Cracker Barrel, hein?
Demek Cracker Barrel?
- C'était pour ça que l'on a traversé tout ce bordel à pied.
Ugh! Hayır. O zaman bu Crate and Barrel'ı dolaşmaya gidebilmemiz için bir sebep.
On les voit quand, les Allemands?
- Barrel?
Parle-moi du Lobster Barrel
Bana Istakoz Fıçısı'nı anlat.