Translate.vc / French → Turkish / Bassam
Bassam translate Turkish
219 parallel translation
Je ne saurais pas reconnaître du fumier.
At pisliğine bassam bile bastığımı çözemem.
Je m'éjecte?
Fırlatma düğmesine bassam?
S'il m'arrive de marcher sur deux brins d'herbe formant une croix... j'éprouve le besoin de le confesser.
Haç şeklinde iki saman çöpüne bassam itiraf etmek zorunda hissediyorum.
Si c'était une simple partie de cartes, je serais relax.
İskambil oyunu bassam, ağzımda bir çörek olurdu.
Je m'excuse de ce qu'a fait Bassam.
Bassam adına özür dilerim.
Bassam, enlève-lui les menottes.
Bassam, kelepçeleri çıkar.
Être frappé par une femme est une double insulte pour Bassam.
Bir kadın tarafından tokatlanmak Bassam için iki katı hakarettir.
Pourquoi Bassam l'a-t-il frappée?
Bassam ona neden saldırdı?
- Oh, allé, si tu joues, quand je toucherai, je ferai semblant d'être électrocuté.
- Hayır. Ne zaman zile bassam sanki elektrik veriyorlarmış gibi hissediyorum.
C'est ce que je fais.
- Ne zaman bassam, diğeri yanıyor.
J'accède bien au menu, mais quand j'appuie sur "Play", ça reste...
Menüsüne girebiliyorum ama ne zaman play'e bassam bir türlü...
Ça va, Bassam?
İyi misin Bassam?
Bassam Vantard.
Bassam Vantard.
Son Bassam est à ses pieds
Bassam'ın ayaklarına kapanacak
Bassam n'est pas mon premier homme.
Bassam ilk erkeğim değil!
Pourquoi je ne marcherais pas pour te botter le cul?
- Oraya yürüyüp sana tekmeyi bassam nasıl olur?
Le même acheteur était ici hier aussi. J'aimerai bien les chopper.
Onları bassam çok sevineceğim.
Bassam?
- Dinle Bassam.
D'abord, dites-moi ce que vous faites pour la famille de Bassam.
O konuya girmeden önce, Bassam'ın ailesi için ne yapacaksın Ed?
Alors je vais m'accrocher.
O zaman yere sıkı bassam iyi olur.
Mais, dès que je tentais de passer par chez elle, - elle me chassait.
Ne zaman çimlerine bassam peşime düşerdi.
Demande à Bassam Abou Sharif ou à Georges Habache.
Ebu Sherif ya da George Habash'a sorabilirsiniz.
Eh bien, et si j'appelais mon pied pour qu'il aille trouver ton cul?
Peki ben kıçına tekmeyi bassam nasıI olur?
Bon... Si j'appuie fort...
Tamam, belki de sadece şuna bassam...
À chaque fois que je te botte le cul, quelque chose de bien arrive.
Ne zaman kıçına tekmeyi bassam, iyi bir şey oluyor.
Cet homme est Bassam Alfayat.
İsmi Bassam Alfayatmış.
Ses empreintes, l'ADN, historique de travail, dossier médical, tout mène à l'identifier comme étant Alfayat.
Parmak izi, DNA'sı, çalışma kayıtları, tıbbi kayıtları her şey onun Bassam Alfayat olduğunu gösteriyor.
Bassam.
Bassam. Hadi Jamal.
Baisse-toi, Bassam!
Eğil Bassam!
C'est si bon de te voir, Bassam.
- Aleyküm selam. Seni gördüğüme çok sevindim Bassam.
Bonjour, Bassam.
- Merhaba Bassam.
Il a changé, Bassam.
Baban çok değişti Bassam.
C'est bon de t'avoir de nouveau à la maison, Bassam.
Yeniden evde olman çok güzel Bassam.
Alors comment as-tu convaincu Bassam de venir?
Söylesene, Bassam'ı gelmesi için nasıl ikna ettin?
Bassam a toujours été une personne secrète.
Bassam mahremine her zaman düşkün olmuştur.
Bassam, viens avec moi.
Bassam, benimle gel.
Pas de soucis.
Merak etme Bassam.
Tu ne comprends pas.
Sen bilmiyorsun Bassam.
Mon frère Bassam aimerait que toi et ta famille veniez au mariage en tant que nos invités d'honneur.
Kardeşim Bassam, seni ve aileni düğüne onur konukları olarak çağırıyor.
Que diable fais-tu ici?
Bassam. Ne arıyorsun burada?
As-tu une idée de ce qu'il se passe ici?
Burada neler olduğundan haberin var mı senin Bassam?
Je suis désolé si j'ai interféré à ta nostalgie, Bassam.
Nostalji yapmana engel olduysam özür dilerim Bassam.
Viens!
- Bassam! Gel!
Bassam...
Bassam...
Ç'aurait dû être toi, Bassam.
Sen olmalıydın Bassam.
Bassam.
Bassam?
Bassam.
Bassam.
Fouille-le.
- Bassam. Ara onu.
Bassam!
Bassam!
Je ne le connaissais pas.
Adamı tanımıyordum. Bassam'ın ailesi için sen ne yapacaksın?
En parlant de la presse, vous ferez les gros titres demain.
Kanıtlamama gerek yok, bassam yeter.