Translate.vc / French → Turkish / Bea
Bea translate Turkish
778 parallel translation
Bea chérie...
- Bea, aşkım.
Je vous aime tant, Bea.
Seni çok seviyorum Bea.
Pourquoi ferais-je cela?
Bunu neden yapayım Bea? - Seni seviyorum.
Je n'ai pas envie que vous partiez.
Gitmeni istemiyorum Bea.
C'est pour cela que j'ai été inondée de lettres.
Bu yüzden mektup yağmuruna tutuldum. - Bea, bak şimdi -
Et Bea?
- Peki ya Bea?
Ne cherchez pas à savoir!
Bea, daha fazla soru sorma. Anlamaya çalışma.
- Donc vous êtes la mère de Bea.
- Demek siz Bea'nin annesisiniz.
Ce n'est pas à Bea de décider? Je ne crois pas.
Bu konuda karar verecek olan Bea değil mi?
Bea aime sortir et rencontrer des gens intéressants.
Bea ilginç insanlarla birlikte olmaktan hoşlanıyor. Bunu onun için ben yapabiliyorum.
- Qu'est-ce que Bea en pense?
- Bütün bunlar hakkında Bea nasıl hissediyor?
Je ne savais pas combien nos sorties vous dérangeait... et maintenant que je sais, je veux vous aider.
Benim Bea'yle görüşmem konusunda o denli olumsuz düşündüğünüzü bilmiyordum, şimdi öğrendiğime göre, işbirliği yapmak, yardım etmek istiyorum.
C'est important pour vous que je cesse de voir Bea?
Artık onunla görüşmememin sizin için ne kadar önemli olduğunu anlayamıyorum.
- Oui, Bea.
- Evet, Bea.
J'ai dit attends, Bea.
Sana bekle dedim, Bea.
- Je n'ai pas encore eu le temps.
- Henüz ilgilenecek zaman bulamadım, Bea.
Bea, ne parle pas comme ça à Sybil.
Bea, Sybil'le o şekilde konuşma.
Bea, cesse ta comédie.
Oh, Bea, bırak rol yapmayı.
Bea, j'ai fait la sottise d'être indulgente.
Bea, seni şımartmakla aptallık ettim.
Bea, je ne vais pas passer la journée à discuter de ça.
Bea, bütün gün burada oturup, aynı şeyleri tekrar tekrar tartışmak istemiyorum.
Bea veut un sapin artificiel pour Noël et nous un vrai.
Bea Noel ağacı kurulmasını istiyor, bizse oylama sonucu karar vermek istiyoruz.
Bea s'enferme dans sa chambre, rebelle et fâchée contre moi.
Bea kendisini odasına kapadı, bana karşı isyankar ve öfkeli.
- Ici, Bea.
- Buradayım, Bea.
La vérité, Bea... c'est que je suis à court d'argent.
Aslında, Bea, acil paraya gereksinmem var.
Mais. Bea, ça ne signifie pas...
Fakat, Bea, bu demek değil ki...
Bea, où étais tu?
Bea, neredeydin?
J'ai entendu un bruit. Qui est-ce?
Hey, Bea, sakin ol, sakin ol.
Vas te coucher. Viens, Bea.
Haydi, Bea.
Bea ne se sent pas bien.
Bea iyi hissetmiyor.
Bea, j'ai à te parler.
Bea, seninle biraz konuşmak istiyorum.
Bea, Tu as dit à quelqu'un que tu sortais avec Ted Darby.
Bea, Ted Darby'yle çıktığını hiç kimseye söyledin mi?
Arrête, Bea, je sais ce que tu éprouves... mais tu ne dois parler de lui, à personne.
Kes şunu, Bea, nasıl hissettiğini biliyorum, fakat ne ona karşı ne de onun hakkında kimseye bir şey söylememelisin.
- Personne ne sait que je le connais.
- Onunla görüştüğümü bilen yok. - Bea.
- Bea... tu me caches quelque chose à propos de la nuit dernière?
Dün gece hakkında bana söylemediğin bir şey var mı?
- Ils savent tout sur lui.
- Herkes onu konuşuyor. - Burada olmaz, Bea.
- Bea... le sort de cet homme ne te concerne pas.
- Bea... O adama her ne olduysa, seninle hiçbir ilgisi yok.
- Prépare-toi à dîner, Bea.
- Akşam yemeğine hazırlan, Bea.
Bea s'est enfermée dans sa chambre et ne veut pas descendre.
Bea odasına gitti ve aşağı inmeyecek.
- Qu'y a-t-il avec Bea?
- Bea'yi son bir kaç gündür rahatsız eden ne, Lucia?
Tu ne crois pas que tu devrais te lever, Bea?
Kalkmayı düşünmüyor musun, Bea?
Je ne sais pas, Bea.
Bilmiyorum, Bea.
Mais, Edna, c'est égal à Bea où elle dormira là-bas.
Fakat, Edna, orada kaldığı sürece Bea nerede uyuduğunu umursamaz.
Bea n'est pas comme ça.
Bea öyle biri değil.
Que faites-vous ici?
Burada ne arıyorsun Bea?
Nous ne pouvons nous marier.
Bea, biz evlenemeyiz.
- Sybil, où est Bea?
- Sybil, Bea nerede?
Bea?
Bea?
Bea, tu ne comprends pas.
Bea, anlamıyorsun.
Bea.
Bea.
- Bea?
- Bea?
- Pas ici, Bea.
Anne, bu korkunç bir şey.