Translate.vc / French → Turkish / Betts
Betts translate Turkish
71 parallel translation
Ecoutez, Melle Betts.
Dinleyin Bayan Betts.
Ce type que sa mère s'est fait chier à appeler Omar lsaiah Betts?
Bu çocuğun annesi onu Omar Isiah Betts'e vaftiz ettirerek belaya gönderdiğini bilmiyor muydu?
Ok, Richie Betts vient de finir son service.
Tamam, Richie Betts vardiyasını bitirmişti.
Ok, Betts portait une cagoule de ski... mais la victime a dit à Luis... que le tireur était un collègue... juste avant qu'il meure à l'hôpital un peu plus tard.
Tamam, Betts, kayakçı maskesi takıyordu ama kurban Luis'e hastanede ölmeden biraz önce katilin, iş arkadaşı olduğunu söylemiş.
Nicki Betts a dit : "quelle différence ça aurait fait". Personne n'a pensé que ça aurait pu faire une différence. Mais apparemment ils ont tort car ça fait une différence... et une grosse.
Bak, Nicki Betts "Ne fark eder ki" dedi çünkü kimse fark etmeyeceğini düşünüyordu ama anlaşılan o ki, hatalılar çünkü farkı var hem de büyük bir fark.
Et si Richie Betts ne savait pas que le 4x4 ne pouvait pas convenir?
Ya Richie Betts aracının oradan geçemeyeceğini bilmiyorsa? Ya kimse bilmiyorsa.
Si Betts a réellement emprunté ce 4x4 à sa soeur... il n'a pas pu le faire.
Betts o aracı gerçekten ödünç aldıysa yapmış olamaz.
Je pense que Nicki Betts disait la vérité.
Bence Nicki Betts doğruyu söylüyordu. Tamam.
T'as remarqué ça? Est-ce que tu sais que l'avocat de Betts... a été rayé du barreau y a 3 ans pour s'être endormi en plein milieu d'une audience?
Betts'in avukatının üç yıl önce bir duruşma esnasında uyuya kaldığı için barodan ihraç edildiğini duydun mu?
Betts, Richie Betts.
Betts, Richie Betts.
Non, Richie Betts a tué ce type.
Hayır, o çocuğu, Richie Betts vurdu.
Richie Betts a les yeux marron.
Richie Betts'in kahverengi gözleri var.
Non, c'est OK, Betts.
Doğru yaptın Bets.
Je te promets qu'au moindre signe de patte d'oie, je te jette dans de la glace.
Sana söz Betts, gözlerinde ilk kırışıklıkları görünce, seni yüzen bir buz adasına bırakırım.
Je prends le fait qu'elle vieillissait très bien comme une projection de ce que je serais.
Umarım ben de gelecekte ona benzerim. Betts yapma...
Je ne sais pas, Bets.
Bilemiyorum Betts.
Il l'inonde d'amour après tant de misères. Écoute, Bets, je ne me battrai pas.
- Bak Betts, kavga etmeyecegim.
Betts, ça va?
Betts, sen iyi misin?
Bets, fais ce que tu veux.
- Betts, istediğini yap.
Oh, seigneur, Betts,
Tanrım, Bett...
D'accord, betts.
Pekâlâ, Betts.
- Je pense que c'est bien, Betts.
- Ben beğendim, Betts.
Betts, ne t'inquiète pas à propos de mon travail.
Betts, işimi kafana takma.
Je n'ai pas le choix.
- Betts, başka seçeneğim yok.
Je veux t'exhiber, Betts.
Seni göstermek istiyorum Betts.
Betts, tu es prête?
Betts, hazır mısın?
Prête, Betts?
Hazır mısın Betts?
Bon sang, Betts!
Lanet olsun Betts!
Betts, c'est mon bureau.
Betts, o benim masam.
Les gens changent de nom, Betts.
İnsanlar adlarını değiştirir Betts.
Betts, je...
Betts, ben...
Betts, je suis ici.
Betts, buradayım.
À Washington, où repose le corps de feu le président... Allez, Betts.
Merhum Başkan'ın naaşı Beyaz Saray'ın doğu salonunda bulunuyor.
Arrête, Betts.
Betts, yapma.
Voyons, Betts.
Yapma Betts.
Ecoute, Betts.
Dinle Betts.
Je suis désolé, Betts.
Üzgünüm Betts.
Ne mange pas ça.
Betts, yeme onu.
Betts.
Betts.
Courage Betts.
Dayanıklı ol, Betts.
Tu es belle, Betts.
Zaten çok güzel görünüyorsun, Betts.
Betts, il faut que ça cesse.
Betts, buna bir son vermek gerek.
Betts.
Betts?
Je ne sais pas de quoi tu parles.
Betts, neden bahsettiğini bilmiyorum.
Betts, était-ce nécessaire?
Betts, buna gerek var mı?
Je suis vraiment désolé, Betts. Je suis à côté de mes pompes.
Çok özür dilerin, Betts.
- Betts, tu es là? - Don.
- Betts, orada mısın?
D'accord, messieurs.
Tamam, Betts.
Un autre gosse, il s'appelait Richie Betts.
Anlaşılan, burada çalışan başka biri vurmuş. Yapma ya? Adı Richie Betts olan bir çocuk.
Salut.
Richie Betts'in evi mi?
C'est bien la maison de Richie Betts?
Benim evim.