English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Blend

Blend translate Turkish

51 parallel translation
C'est très pittoresque mais ça m'étonnerait qu'y ait du bon whisky.
Burası yöresel havada ve blend viskiden yoksun bir yere benziyor.
Mon frère s'amuse à construire une navette spatiale.
Hiçbir şeyi çalışmıyor. Küçük kardeşim, ev eşyalarından bir uzay gemisi yapmaya çalışıyor. Elektrik süpürgesi ve blendırdan.
C'est l'endroit idéal, C'est facile d'y passer inaperçu.
En uygun yer orası. You see, she can blend in with the crowd.
Mettons des biscuits dans un mixer, il les boira.
Blendırın içine bir kaç tane kurabiye koyalım ve içirelim.
- Je vais chercher le mixer.
- Ben blendırı getireyim.
- Quel mixer? Je n'en ai pas.
- Benim blendırım yok.
- Tu as un mixer.
- Blendırın var.
- Je le saurais quand même.
- Blendırım olsaydı, bilirdim.
- Non. Seulement mon mixeur.
- Hayır, sadece blendırım.
On a ce mixeur depuis des années et j'ignorais tout ça.
Bunca yıldır bu blendıra sahibiz... şu ana kadar neden aldığımızı bilmiyordum.
Je sais pas pourquoi, les gens voient un nain, ils achètent un mixeur.
Neden bilmiyorum fakat insanlar bir cüce gördüğünde, blendır almak istiyor.
Tout ça parce que le monde n'est qu'un putain de mixer, et moi, une fraise sauvage.
Orda olanlar sadece... dünyanın kahrolası bir blendır... ve benim çılgın bir çilek olduğumu kanıtlıyor. Ne hakkında konuşuyorsunuz...
C'est comme si on prenait un sac de piments rouges, qu'on les mixait et qu'on s'en faisait un lavement.
Her biri, sanki bir kesekağıdı kırmızı biber almışsın da, onları blendırdan geçirip merhem olarak kullanmışsın gibi geliyor.
- Je cherche le mixer.
- Blendırı arıyordum.
- Le mixer?
- Blendır mı?
J'ai le mixer.
İşte blendır.
CAFÉ - MÉLANGE VÉNUS
- VENUS BLEND
Si je mets un fond de sauce dans un mixer, et que j'y mets de la bière...
Diyelim ki etsiz bir porsiyonu blendıra koydum ve üzerine bira ekledim.
Bon sang, elle a pris le mixer!
Ulu Tanrım, blendır'ı da almış.
C'est de l'indica blend, pas trop forte, pas trop d'effets.
Elimdeki kaliteli bir harman. Bu yüzden ne çok sert ne de çok kuvvetli.
Je vais préparer des blinis et des oeufs.
Blendır filan var, bir kaç yumurtayı -
Mon mixeur est cassé et j'allais faire un milk-shake.
Blendırım bozuldu.Kendime içeçek bir şey hazırlayacaktım
Mélange maison, pour la maison.
Bir "House Blend", şirketten.
Joli. Alors l'hydroxyde de sodium a été mis dans le mixeur.
Sodyum hidroksit, blendıra konulmuş.
Si je peux isoler chaque ingrédient contenu dans ce mixeur, peut-être que ça nous donnera quelque chose pour identifier l'assassin.
Blendıra giren bütün maddelerin içeriklerini belirleyebilirsem, katilin kimliğini tespit etmemize yarayacak bir şey bulabilirim.
Quand j'ai analysé le mixer où était l'hydroxyde de sodium, j'ai trouvé des particules d'une feuille appelée noix de bétel. Le bétel est un stimulant léger.
- Blendırı, içindeki sodyum hidroksitle birlikte analiz ettiğimde betel tütünü adı verilen bir yaprağın küçük parçalarına rastladım.
Donc, on a des traces qui placent Marina près du mixer utilisé pour concocter la boisson qui a tué Isabelle.
Yani Marina'yla Isabelle'in ölümüne neden olan blendır arasındaki bağlantıyı bulduk.
Ça arrive. Il lui faut une seconde pour chauffer...
Geliyor efendim galiba blendır'a bir iki saniye tanımamız gerekiyor.
Mais c'est pas ça qui va réparer mon mixer.
Ancak bunların hiçbiri benim blendırımı onarmadı.
J'ai du mal à penser à la maison - et à mon diplôme dans sept ans.
Ama benden evleri ve blendırları düşünmem bekleniyor.
Et qu'on fasse tourner le mixer.
Birisi blendırı açsın.
It seems you blend in with so many other ordinary things
* Alelade şeyler içinde kaybolmak gibi *
Vodka, limonade, blender
Debbie Grammy Gallagher hakkında bir kaç söz söyleme fırsatını sen elde etmek ister misin? Vodka, limonata, blendır.
Beaucoup de candidates talentueuses, c'est une décision difficile.
Adam uhu kokluyor. Bir blendır'ı tamir edebilir misin?
Ici, sur la 16ème Il a pris un cours dans une école de cuisine appelée le Cordon bleu.
İşte, 16'sında Le Cordon Blend adında bir aşçılık okulunda yemek yapma dersi almış.
The Simpsons S23E21 Ned'n'Edna's Blend
The Simpsons 23x21-Ned N'Edna's Blend
Je les passe au mixeur puisqu'il n'a plus de dents.
Dişleri olmadığı için yemekleri blendırdan geçiriyorum.
Oh, le doux son d'un mixeur.
İşte, blendırın huzur veren sesi.
Trois mélanges d'épices Mrs. Dash, quatre jus de citron, cinq poudres d'adobo et deux poudres d'oignon.
Üç tane Mrs. Dash's Table Blend dört tane limon suyu, beş tane adobo tozu ve iki tane de soğan tozu.
Donc nous avons un Pinot, un Montepulciano et ensuite ce Cabernet mélangé.
Tamam, elimizde Pinot var, Montepulciano ve bu Cab Blend var.
- Ce Cabernet mélangé sent si bon.
- Cab Blend çok güzel kokuyor.
Je suis monté sur scène, et j'ai joué un morceau de Bobby Bland appelé "Further up on the road."
Orada, Further Up On The Road diye bir Booby Blend şarkısını çaldım.
Certains d'entre nous ont prévu d'aller boire un verre au Blend.
Blend'de birşeyler içmeyi ayarladık.
Je suppose que je veux vous montrer notre mixeur ici, pour mixer des boissons gelées ou... Je n'ai vraiment pas besoin de voir ça.
Sanırım size soğuk içkileri karıştırmak için kullandığımız blendırı göstermeliyim.
Faim. Faim
Tea Blend. ( The End )
Madame, en matière de mixeurs, l'important est la commande à vitesse variable.
Hanımefendi, konu blendırlara geldi mi olay çeşitli hız ayarlarındadır.
C'est mon mixer!
O benim blendırım.
Mélange Vénus?
Venus Blend?
Je suis fan du Sumatra.
Ben, Sumatra Blend'e düşkünüm.
Je répare mixeur.
Blendır'ı tamir ettim.
Elle réparait mon mixeur.
Blendır'ımı tamir etmişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]