Translate.vc / French → Turkish / Bol
Bol translate Turkish
10,370 parallel translation
- C'est vrai que t'as pas de bol.
Sanırım sen pek şanslı değilsin.
- il est souvent à Athènes alors j'ai du temps libre.
Çok sık Atina'ya gittiğinden, benim de boş vaktim bol.
Je pense que je te dois plus qu'un bol de soupe.
Sana yemekten fazlasını borçluyum.
Bonne chance, messieurs.
Size bol şans diliyorum beyler.
Tu as renversé un bol sur ma tête, alors j'ai pissé sur toi.
Kısa süre içinde birbirimize girdik. Kaseyi başımdan aşşağı boca ettin ve zıvanadan çıktık.
Il y a tout le temps d'être en colère.
Kızacak bol zaman var.
J'ai tout mon temps.
Vaktim bol.
- Bonne chance.
- Bol şans
Pourquoi tu manges toujours dans mon bol?
Niye hep benim kasemden yiyorsun?
Bien, alors... il ne me reste qu'à vous souhaiter bonne chance.
Peki o zaman. Bana da size bol şans dilemek düşer.
Extra sucre.
Bol şekerli olsun.
Buchinsky est fou, arrogant et plein de ressources.
Buchinsky deli, ukala, ve bol kaynaklı bir adam.
Bonne chance, Fils de Coul.
- Bol şans Couloğlu.
Bonne chance.
- Bol şans.
Bonne chance pour t'amuser avec mon identité.
Benim kimliğimle deli gibi eğlenmekte bol şans diliyorum sana.
- Bonne chance.
- Bol şans Sayın Başkan. - Teşekkür ederim.
Dans le bol là-haut.
Yukarıdaki kasede.
Il aurait pu nous faire mal, il s'est abstenu.
Bize ciddi zarar vermek için eline bol bol fırsat geçti ama yapmadı.
Bonne chance M. Ramse.
Bol şans, Bay Ramse.
Alors je vous souhaite toute la chance du monde mais je ne peux pas vous aider.
Öyleyse sana bol şans dilerim ama yardımcı olamam.
Doucement. T'as du bol de pas être mort.
Ölmediğin için mutlu olmalısın.
Bonne chance quand même.
Ama bol şans.
Bonne chance avec ça.
Bol şans.
Plus de torture, moins de football.
İşkencenin daha bol ve langırtın daha az olduğu bir yer.
Ils m'appellent. Quel bol!
Beni çağırıyorlar.
- Pas de bol.
- Aman çok üzüldüm.
L'entrainement est intense vous savez, beaucoup de crème hydratante et tout...
Antrenman fenadır. Bol bol nemlendirici sürmen gerekir ve...
Markham et sa bande dépensent un max d'argent.
Markham ve adamları bol para döküyor. Reddetmeleri için...
- Une tonne.
- Bol bol.
Bonne chance pour payer pour le mariage!
Düğün masrafları için bol şans.
Alors, donnez généreusement.
Lütfen, bol bol verin.
Beaucoup de vent et de pluie.
- Ama rüzgârı, yağmuru bol olur.
Ras-le-bol de faire comme si ce n'était rien.
Önemli değilmiş gibi davranmaktan bıktım.
J'ai cru que c'était un mec plein aux as et complètement parano.
Doğrusu başta parası bol delilerden biri sanmıştım.
Si j'ai un réseau d'employés de morgue sur le coup, j'aurai peut-être du bol.
Morg elemanlarından oluşan bir ağ oluştursam anca şansım yaver gidebilir.
J'en ai marre! Ras-le-bol de cette Patsy à la con!
Bıktım artık, bıktım bütün bu Patsy zırvalarından!
Ils ont du bol si c'est que ça.
Sadece onu alıyorsa şanslılar demektir.
On aura du bol si ceux-là sont les seuls qu'on rencontre... surtout si on poursuit cette colonne de rampants jusqu'à la source.
Sadece bunlara rastlarsak şanslıyız. Hele ki kaynaklarına doğru takip etmeye devam edersek.
Une serveuse s'est brûlée la main.
Diğer garson kız elini bol yağda kızattı.
Pas de bol pour toi, je suis pas une balance.
Üzgünüm ki ben de ispiyoncu değilim.
Des gros dépensiers avec pleins de pognons.
Cebinde bol paraları olan ve çok harcamayı seven tipler.
Quelle chance.
Evet, bol şans.
Bonne chance.
Bol şans!
- Bonne chance.
- Bol şans dilerim. - Çok teşekkür ederim.
Je vous souhaite bon vent.
Size bol şans diliyorum.
Je vous souhaite le meilleur.
Size bol şans dilerim.
- Ras le bol!
- Hayır, bıktım.
Bonne chance.
Bol şans.
Le bol!
- Şanslıydın!
- Bonne chance, capitaine.
- Bol şans, başkomiserim.
On va sortir cette merde, la divisée, et sortir tous nos oeufs du même panier.
Parayı buradan çıkarmamız lazım, parayı böl, birisi giderse hepsi gitmesin.