Translate.vc / French → Turkish / Bree
Bree translate Turkish
1,419 parallel translation
Profitez bien de votre repos, Bree Van de Kamp.
Dinlenmenin tadını çıkar, Bree Van de Kamp.
Bree, je ne peux pas vous forcer à vous ouvrir à moi.
Bana açılman için seni zorlayamam, Bree.
Je suis Mary Alice, voici Susan, Lynette et Bree.
Ben, Mary Alice. Selam.
Bree, bonjour, c'est Betty.
Bree, selam. Benim, Betty.
Bree, parlons de tout cela dans mon bureau.
Bree, bunları odamda konuşalım.
Vous ne pouvez pas me faire ça! - Non! - Bree, s'il vous plait.
Bana bunu yapamazsınız.
Je suis un professionnel, Bree.
Ben profesyonelim, Bree.
C'était un jour comme celui-là que Bree Van De Kamp est sortie pour son premier rendez-vous avec Orson Hodge.
Aynen böyle bir günde, Bree Van De Kamp, yeni arkadaşı Orson Hodge ile ilk buluşmasına gitmişti.
Bree de ta part.
Bree işi.
Bree, je croyais que le but de la réception était d'annoncer nos fiançailles...
Bree, partinin en önemli amacının nişanlandığımızı duyurmak olduğunu düşünüyordum.
Bree?
Bree?
Vous êtes Bree Van De Kamp?
Siz Bree Van De Kamp mısınız?
Bree...
Bree...
Oui, Bree, je pensais que tu étais une personne qui prenait le temps d'organiser.
Evet Bree, herkesin istediğini planlaması için yeterince zaman var.
Sa femme s'est volatilisée, et il n'en a pas dit un mot à Bree.
Evet, karısı kayboluyor ve bunu Bree'ye söylemiyor.
Et elle le croit.
Bree de inanıyor buna.
Eh bien, désolée. Je ne peux pas rester assise là et regarder Bree commettre la pire erreur de sa vie!
Kusura bakmayın, hayatının hatasını yapmasını kıçımın üzerinde oturarak izleyemem.
Bon sang, Bree, pas encore.
Tanrım, Bree yine mi?
Tu sais, Bree...
Bree, biliyorsun...
Tu peux venir à la réception de Bree pour son mariage, en tant que mon invité.
Misafirim olarak Bree'nin düğününe gelebilirsin.
Oui, c'est notre cadeau de mariage pour Bree.
Evet, Bree'nin nedimesi benim.
Oh, je travaille sur la disposition des places. Pour le mariage de Bree.
Bree'nin düğünü için oturma planı hazırlıyorum.
J'étais à la soirée de fiançailles de mon amie Bree l'autre soir.
Şey, önceki gece arkadaşımız Bree'nin nişanındaydım.
Bree... nous devons parler.
Bree... konuşmamız gerek.
Bree, on fait juste ça parce qu'on t'aime.
Bree, bunu yapıyoruz, çünkü seni seviyoruz.
Pour l'amour de Dieu, Bree, je te jure que je n'ai pas tué ma femme.
Allah aşkına Bree, Yemin ediyorum sana, karımı öldürmedim.
Quand je suis entré, Fern, la tante de Bree, m'a demandé de garer sa voiture.
Bree'nin halası Fern bana arabasını nereye park edeceğini sordu.
Je pense qu'il est temps d'accueillir Bree et Orson sur la piste, pour leur première danse en tant que jeunes mariés.
Yeni evli çiftimiz Bree ve Orson'ın buraya çıkıp ilk danslarını yapmanın vakti geldi sanırım.
Bree, Orson, votre amour est une source d'inspiration pour nous tous.
Bree, Orson, Aşkınız hepimiz için ilham kaynağı.
Bree, Orson, je vous salue.
Bree, Orson, Sizi selamlıyorum.
A Bree et Orson, voilà.
Bree ve Orson, evet...
Bree, Orson, parfois fuir peut sembler la meilleure chose à faire.
Bree, Orson, bazen, çekip gitmek iyi bir seçim gibi görünebilir.
Je cherche Bree Van De Kamp.
Bree Van De Kamp'i arıyorum.
Et Bree commença à regretter ses actions.
Ve Bree yaptığı şey yüzünden pişmanlık duymaya başladı.
Il commença à la préparer au moment où Bree Van De Kamp accepta de l'épouser.
Şüphesiz ki bunu Bree Van De Kamp evlenme teklifini kabul ettiği andan beri planlıyordu.
Bree, qu'est-ce qu'il y a?
Bree, sorun nedir?
Et il y avait Bree, qui venait d'apprendre qu'il y a certains problèmes...
Ve bir de Bree vardı, kısa süre önce birtakım sorunlar olduğunu öğrenen...
Bree, il fait chaud. Tu es fatiguée.
Bree hava sıcak, sen de yorgunsun.
Je me soucie de toi, car Bree se soucie de toi, Et parce qu'on se ressemble plus que tu ne le crois.
Senin için endişeleniyorum, çünkü Bree senin için endişeleniyor, ve sandığından daha fazla birbirimize benziyoruz.
Et personne ne le savait mieux que Bree Hodge.
Ve bunu hiç kimse Bree Hodge'dan daha iyi bilemezdi.
Bree te prépare même une tarte à la pêche.
Bree şeftali pastası yaptı bile.
Bree, ne te fais pas de mal.
Bree, kendine bunu yapma.
Je crois que tu vas devoir suivre ton instinct, cette fois, même si ce n'est pas la chose la plus facile à faire.
Bree, aklına eseni yapmak istiyorsun madem, bunu yapmanın kolay bir yolu olmalı.
et la fille de Bree était amoureuse de son professeur d'histoire tandis que l'histoire de Mike
Bree'nin kızı tarih öğretmenine tutuldu. Mike'ın geçmişi...
Bonjour, je suis Bree Hodge. Vous êtes...?
İyi günler, ben Bree Hodge, ya siz?
mais peu s'y prennent aussi bien que Bree Hodge
Ama Bree Hodge bu işi en iyi yapanlardan biridir...
Il faut qu'on les trouve, Bree.
Onları bulmalıyız, Bree.
Ne vous débattez pas.
Bree, lütfen direnme.
Il va bien falloir que tu leur mettes un peu moins la pression, Bree.
Beni dinle, Bree, onları bu kadar sert eleştirmekten vazgeçmelisin.
Qu'est-ce que tu en penses, Bree?
Ne dersin Bree?
La roue tourne, Bree.
Şans değişebilir, Bree.