English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Bulma

Bulma translate Turkish

2,435 parallel translation
J'abandonne l'affaire, je vous laisse l'opportunité de trouver un avocat qui conviendra à votre personnalité à part.
Davayı bırakıyorum ve sana, aynı kendine benzeyen bir avukat bulma şansını veriyorum.
J'abandonne l'affaire et ça te laisse l'opportunité de trouver un avocat qui te corresponde.
Satılan mal, geri alınmaz. Davayı bırakıyorum ve sana, kendi kişiliğine uygun bir avukat bulma şansı veriyorum.
"39 chemins pour se découvrir, par le Dr Marjorie."
"39 Yollara kendini bulma tarafından Dr Marjorie."
La tendance répandue à rechercher plus cool que soi.
Kendinden daha havalı birini arama ve bulma eğilimi.
♪ Peter, Paul and Mary, getting down with 3P ♪
Ne kadar çok kişi önünde söylersek, birini bulma şansımız o kadar artar. - Tamam mı?
Si c'était le prix à payer pour découvrir le commanditaire, je pouvais alors sacrifier ma sœur.
Babamın ölüm emrini vereni bulma bedeliyse, o zaman kardeşimi kurban verebilirdim.
J'ai adopté l'Amérique et ses grandes traditions, comme le flirt sur Internet.
Ben Amerika'yı ve muhteşem geleneklerini benimsemişim. Misal internetten kız bulma.
Je veux dire, nous allons trouver l'héroïne ici que nous allons trouver Jimmy Hoffa.
Burada eroin bulma ihtimalimiz Jimmy Hoffa'yı bulma ihtimalimizden bile düşük. Haksız mıyım?
Quand le CID verra qu'il y a fraude fiscale, il va monter un dossier en béton contre toi. Une fois l'affaire engagée, le taux de condamnation est de 80 %.
CSD bunun kasıtlı vergi kaçakçılığı olduğuna kanaat getirir getirmez tüm sağlam kanıtları toplayıp sana karşı bir dava açacaklar ve o yola girdiklerinde de yüzde 80'lik bir suçlu bulma oranları mevcut.
- Ils se croient dans un bar pour célibataires.
- Burayı eş bulma yeri sanıyorlar.
Ouais, mais Henry et vous avez retiré le système de navigation, le contrôle d'attitude, les systèmes de communication.
Evet, ama sen ve Henry yön bulma, konum kontrolu ve iletisim sistemlerini söktünüz.
Ou alors, tout simplement, sa flèche est encore en voyage.
Ya da sadece oku hâlâ yolunu bulma aşamasında.
Trouvez-lui vite un nom, il faut le déclarer aujourd'hui.
İsim bulma konusunda acele edin. Bugün kaydı yapılmalı.
Il faut que je trouve un moyen de sortir, moi-même.
Artık bir çıkış yolu bulma sırası bende.
Plus vite on les localise, mieux c'est. Cette mission de sauvetage peut très vite devenir une mission de récupération.
Yerlerini bir an önce saptamalıyız,... zira bu kurtarma operasyonunun ceset bulma operasyonuna dönüşme potansiyeli çok fazla.
Le fait qu'il y ait plusieurs créatures réduit nos chances de trouver les nôtres en vie.
Gerçek şu ki bu yaratıkların birden fazla olması bizimkileri canlı bulma ihtimalini azaltıyor.
Maintenant c'est l'heure de boire et d'avoir une bonne partie de jambes en l'air de mariage.
Şimdi içme ve düğün sürtüğü seksi bulma zamanı.
Si on reviens avec de l'aide, on aura plus de chance de retrouver Tangles.
Eğer yardım alırsak Tangles'ı bulma şansımız artar.
Et à propos de la cinquième colonne... et de trouver ceux qui l'on enlevée.
Peki ya Beşinci Kol ve onu alanları bulma konusu?
C'est qui va faire notre garçon de plage alors hein? Après 72h, les chances de trouver un prisonnier en cavale tombent à moins de 5 %.
Getir götür işlerimizi kim yapacak peki? Beni özleyin kaltaklar. 72 saatten sonra, hapisten kaçmış bir mahkûmu bulma olasılığı yüzde beşin altına düşüyor.
Merci de ton aide, mais l'orientation, entre autres choses, n'est pas ton fort.
Yardım etmeye çalışmanı takdir ediyorum Laughlin fakat diğer yeteneklerinin aksine yön bulma senin iyi olduğun bir şey değil. Gidelim.
Bonne chance pour vos recherches.
Ryan'ı bulma konusunda bol şanslar.
- Vous avez droit à un avocat.
- Avukat bulma hakkına sahipsin.
- Mais le procureur le chargera.
Bir suçlama yaparsan, o suçlamayı destekleyecek kanıtlar bulma yarışının başlayacağını benim kadar iyi biliyorsun.
Tu trouveras plus facilement un donneur aux États-Unis.
Eyalette donör bulma ihtimalin daha fazla. Bunu biliyorsun.
L'ensemble des recherches sur l'origine des maladies dans le génome étaient vouées à l'échec avant même que quiconque y pense parce que la plupart des maladies ne sont pas génétiquement prédéterminées.
Hastalıkların kaynağını genetik kalıtımda bulma arayışı daha fikir ortaya bile atılmadan başarısızlığa mahkûmdu. Çünkü çoğu hastalık kalıtımsal değildir.
- Savez-vous ce qui a pu le pousser à la tuer?
Bunu neden yaptığını bulma konusunda ilerleme kaydettiniz mi? Olabilir.
Trouver Dieu et tout ça, c'était... C'était sincère ou un coup de bluff?
Tanrı'yı bulma ve diğer şeyler gerçek miydi yoksa sadece bir hamle miydi?
Quelles sont les chances de revoir ces jeunes vivants?
Bu çocukları canlı olarak bulma şansımız ne?
Je suis obligé de vous dire qu'il peut y avoir... des implications financières.
Ben sadece size fon bulma sorunu yaşanabileceğini bildirmekle yükümlüyüm.
Mais ne me laisse pas tomber.
- Aferin sana. Sadece benim yerime başka birini bulma yeter.
Ils trouveront plus de nourriture que de gloire.
Yemek bulma şansları şandan daha yüksek.
Et ce sera le chômage, une fois tous licenciés.
ODIN hepimizi işten çıkarınca İş Bulma Kurumu'nun yolunu tutarız artık.
Quoi que tu fasses aujourd'hui, passe au Pôle Emploi.
Bugün mutlaka iş bulma kurumuna başvuruyorsun, tamam mı?
Je suis allée au Pôle Emploi, ils ont pas été franchement aimables.
İş bulma kurumuna gittim. Pek hoş bir şey bulamadım.
Alors me fais pas chier. OK?
O yüzden benimle kafa bulma, tamam mı?
- Et Naomi, à l'origine du chantage?
- Ya şu şantajcı, Naomi? Evet, onu bulma konusunda sıkıntı yaşıyoruz.
Plus il reste en détention, plus on a de chances de trouver Clémence.
Talbot'ı ne kadar elimizde tutarsak Marcy'i bulma şansımız o kadar artar.
Des pistes sur le tueur à gages?
Lansdale'in adamını bulma konusunda gelişme var mı?
Peut-etre comment je vais trouver Travis.
Travis'i bulma yolum olabilir.
C'est le moment d'agir "Trouver la garçonnière"
Garsoniyeri bulma oyunu başlasın.
Combien de chances pour que tu vives à ta dernière adresse connue?
Seni son adresinde bulma şansım yüzde kaçtır acaba?
Tant pis si ça nuit à la recherche de Sang Min.
Sang Min'i bulma imkânlarımızı geri çeksek de umurumda değil.
Barry, tout le trouver-qui-est-mon-père est tombé à l'eau, alors là je veux sortir d'ici.
Barry görünüşe göre babamın kim olduğunu bulma işi olmayacak yani artık buradan gitmek istiyorum.
Sir Eddington et moi cherchions une source d'énergie.
Sir Eddington ve ben bir güç kaynağı bulma çabasındaydık.
Te fatigue pas.
Hiç bahane bulma Zippy.
Mais Helen travaillait sur le renforcement de nos membres.
Fakat Helen yeni üyeler bulma konusunda çalışıyordu.
Vous vous cachez pas assez bien pour nous.
Ama bizim bulma kabiliyetimiz, senin gizleme kabiliyetinden daha iyi.
On facture tout, même une recherche d'adresse.
Her iş faturalandırılır, adres bulma bile olsa.
En me submergeant d'activités saines, je diminue mes chances de céder aux vieilles habitudes.
Eğer iyi şeyler yaparak oyalanırsam, o zaman kendimi eski alışkanlıkları tetikleyecek bir durumda bulma şansım azalacaktır.
Alors pourquoi il a fallu que je parte pour connaître cet aspect de toi?
Öyleyse... neden beni bırakmanı bu yepyeni kendini bulma olayı sağladı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]