Translate.vc / French → Turkish / Burda
Burda translate Turkish
12,763 parallel translation
Mais on était obligée de voir tout le film?
Ama tüm olay için gerçekten burda kalmak zorunda mıyız?
Oui, son nom est Mark, et il me retrouve ici pour boire un verre.
Evet, adı Mark ve burda buluşup bir içki içeceğiz.
Ici avec toi.
Burda seninle.
- Quoi? - Rien.
- Ne yapıyorsunuz burda?
- Que fais-tu là?
- Ne arıyorsun burda?
J'ai tout ce dont j'ai toujours rêvé. Parce que tu es là.
Hep istediğim şeye sahibim zaten o da burda.
Ils m'ont bombardée de questions.
Beni soruya boğdular burda.
C'est ici... des ours en gélatine.
Burda sakızlı ayılar.
Je pense que le tueur a pris l'arme du crime d'ici, a suivi Turk depuis la salle de muscu, et l'a frappé ici à la piscine.
Ben katilin cinayet silahını ordan aldığını Turku takip ederek burda havuzun yanında kafasına vurduğunu düşünüyorum.
Il y a des caméras de sécurité autour?
Burda hiç güvenlik kamerası yok mu?
Et bien, son moyen de transport est ici, donc il devrait être dans les parages.
Peki... Aracı burda, demek ki burda bir yerde.
- Qui sait? Je vais peut-être trouver quelqu'un ce soir et puis dans un mois, je pourrais remplacer tous ceux que j'aime contre un mec quelconque.
- Ne bileyim... belki burda birileriyle tanışırım, sonra hiç tanımadığım o insan için bütün tanıdıklarımı bi kenara bırakırım.
Et Sage et le reste du département programmation.
Burda da Sage ve yazılım bölümünün geri kalanı.
Christy, Neiman Marcus est là!
Christy, Neiman Marcus burda!
Que s'est-il passé, madame?
burda ne iş dönüyor bayan? !
Ne se contentant pas de n'être qu'un policier, un membre de la police de la brutalité de New York a décidé qu'il était juge, jury et bourreau.
bugün burda sadece bir polis olarak değil, New York Polis müdürlüğü üyesi olarakta bulunmadı bir mahkeme kurdu hakim olup karar verdi ve cellat olup uyguladı.
Combien de temps tu veux rester ici?
burda ne kadar daha kalmak istiyorsun?
Car c'est grâce à votre soutien qu'on sera exaucés.
sadece desteğinizle burda sesimizi duyurabiliriz.
Que fait-on là?
iyi o zaman burda ne yapıyoruz?
Il est ici. Il allait partir.
peki o neden burda o da şimdi çıkıyordu.
Donnez-moi une chance. Il n'y a ni caméra ni micro ici.
bana yüklemeyi bırak artık, Rev burda mikrofon yada kamera yok merak etme.
On dirait qu'il s'arrête.
burda duracak sanırım.
La famille d'Ernesto a été bien relogée.
o zaman ernesto nun ailesi burda gibi görünüyor aynen.
Le directeur arrive dans une seconde.
müdürümüz bir kaç saniye içinde burda olur.
Vous avez averti la presse de notre rencontre ici.
Oh... basına burda olacağımızı mı söyledin.
J'ai signé un bail pour une famille défavorisée. Ce n'est pas un crime.
durumu olmayan bir aile için yardımda bulundum burda bir suç yok.
Vous êtes déjà au courant. Que faites-vous là?
ifadeyi duydun sanırım burda ne işin var senin?
Tu fais quoi ici?
ne işin... ne işin var burda?
Et je veux que vous veniez travailler ici.
ve burda kalıp benim için çalışmanı istiyorum.
Et il me faut d'un flic des flics ici, et chaque jour davantage.
ve bana burda polis gibi polis lazım.
Je t'ai eu quelque chose.
Senin için bir şeyler var burda.
Depuis qu'on travaille ici, je pensais changer le toner.
Burda çalışmaya başladığımızdan beri, toner için sipariş vermeyi düşünüyordum.
- Que se passe-t-il ici?
- Ne oluyor burda?
Henry, tes pauvres enfants voulaient être ici, mais ils n'ont pas accès au moyen de transports modernes.
Henry, çocukların keşke burda olabilseydi, ancak modern taşımaya erişimleri yok.
Écoutez, vous faites fausse route.
Bak. Burda vaktini harcıyorsun.
Vous vouliez être là en personne.
- Şahsen burda olmak istedin.
Putain, mais qu'est-ce que je fais la?
Hiç olmadığı kadar berbat. Burda ne işim var?
Reste ici. Messieurs...
Burda kal.
Pourquoi ici, Eva?
Neden burda, Ava?
Dwight... Je t'avais pas vu.
Dwight, seni burda gördüğüme sevindim.
Avant que tu dises quoi que ce soit, je sais que j'étais suppose aller à un enterrement, mais j'ai vu cette petite beauté avec la clé dans le contact... et j'ai pas pu m'empêcher de vouloir faire un tour avec elle.
Dinle, sen bir şey demeden önce. Mustang'ı alıp gitmem gerektiğini biliyorum fakat burda duran bir güzellik gördüğümde, bilirsin 605 00 : 45 : 22,088 - - 00 : 45 : 25,921 Kontaktaki anahtar ve her şey, gitmesine izin veremem. Sence bunu sürebilir miyim?
Si tu t'obstines à dire que tu restes ici, Miho devra finir le boulot.
Eğer burda kalmak hakkında tek kelime daha edersen Miho seni öldürmek zorunda kalacak.
40 dollars, tu gardes la balle.
Burda bir kurşun var
Tu m'as menti. Tu n'es plus là maintenant.
Bana yalan söylemeni sağladılar, şu an burda bile değilsin.
Tu n'es plus là, maintenant. Tu es mort.
Şu an burda değilsin.
Tu restes ici?
Burda dursan sıkıntı olur mu?
" Non, on ne peut rien.
Ama hayır, burda hiç yok.
Je suis la gérante ici.
Ben burda yöneticiyim!
- On ne fêtera pas Noël ici!
- Burda Noel felan kutlayamayız!
Tu aurais dû baiser ici.
Burda sevişmiş olmalıydın
Elle est près de moi.
Onu burda bırak.