English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Butter

Butter translate Turkish

120 parallel translation
# She churns her butter ln her dad s old boot
Kendi yağını yapardı babasının eski postalında
# The butter it came out All grizzle-y gray
Yağ öyle bir çıktı ki kapkara ve kirli
Neunzig Gramm Butter.
Doksan gram tereyağı.
Neunzig gramm Butter.
Doksan gram tereyağı.
Oui, c'était ce qu'il y avait de plus simple.
şşştt! Hadi, "Smoother as butter"
Il a fallu une trentaine de balles pour butter c't'enfoiré.
Pislik herifi gömmek için 30 kurşun gerekti.
Je m'appelle Butter Lefkowitz.
Benim adım Butter Lefkowitz.
Du beurre frais, du bacon, du jambon, du beurre de pomme et des cerises.
Fresh butter, bacon, wagons of ham, apple butter, ripe cherries.
On pourrait pas butter quelques-uns de ces putain d'enculés?
Bu puştların birkaçını öldürsek bir şey olur mu?
Lee me fait pas beurre...
Lee Butter hoş.
Tu penses que je fais ça parce que j'aime butter les gens?
Hayır.
"l Can't Believe It s Not Butter"? Carrément.
"Tereyağı olmadığına inanamıyorum mu?"
Allons butter ce bâtard.
Gidip şu piç kurusunu öldürelim.
Il faut butter ce salopard.
Gebertelim şu pisliği.
T'es givre tu vas le butter?
- Sen çıldırmışsın! Onu öldüreceksin!
Elle veut rester avec l'enfant Butter
O Butters'la kalmak istediğini söylüyor
Lache la cassette, Butter!
kaseti bırak, Butters!
Je peux venir te butter maintenant, si tu préfères.
Şimdi de gelip sizi öldürebilirdim.
Je vais butter cette garce.
O kaltağı öldüreceğim.
- Je vais la butter.
- Öldürün onu!
- Maman, un Nutter Butter. - Ça suffit, arrête.
diğerini alabilir miyim anne?
Heureusement, j'ai sorti Beurre de cacahuètes à temps.
Neyse ki Peanut Butter'ı vaktinde çıkardım.
Mon petit ami Greg et moi étions dans un groupe appelé "Butter"... on jouait tous les week-ends au "Tap Room"... notre bar habituel sur le campus.
Biz başka bir yöne bakarken onlar ateşli ve çılgınca konuşabilirler. Söz almayız. Şuana kadar yaptığımız da bu.
Dis-leur de nous retrouver à Bud's Butter Barn au croisement de Broadway et de la 18ème.
Onları arayıp bizimle Broadway ve 18'deki Bud's Butter Bun'da buluşmalarını söyle.
C'est bon Butter, Calme-toi!
Tamam, Butters. Sakin ol.
Peanut Butter et Jelly.
Peanut Butter ve Jelly.
J'allais manger un sandwich.
Beni Old Cakes N'Peanut Butter'da akşam yemeğinden kurtardın.
Ce court résumé vous montre que nous n'avons jamais réussi à établir une réelle connexion entre Mr Butler et la victime.
Mahkeme kayıtları, Bay Butter ile kurban arasında herhangi bir ilişki ortaya koyamadığınızı gösteriyor.
Alors tu savais pas que Butter était le fils de Clemmon?
Butters'ın Clemmons'un çocuğu olduğunu bilmemene inanamıyorum.
Pourquoi s'est-il fait butter alors? Dispute sur un pari?
O zaman soru, "ölmesine ne neden oldu" olmalı
Butter dans ce nid-de-poule a dû assommer la raison de Randy, mais ça m'a donné une idée plutôt bonne.
Bu deliğe takılmak Randy'i alt üst etmiş olabilir, ama benim aklıma güzel bir fikir getirdi.
Better butter, butter, better butter, butter, better butter, butter,...
Üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp,
Better butter, butter, better butter, butter,...
Üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp, üç küp, üçünün de kulbu kırık küp,
J'ai trop hâte de butter des terroristes!
Teröristleri öldürmek için sabırsızlanıyorum.
Viens par ici, connard, je vais te butter, qu'est ce que tu fous là, fous le camps
Gel lan buraya, öldürürüm lan seni, ne işin varlan senin burda yürü lan yürü!
- Tu t'es ditje vais en butter certains.
- Sen de biraz adam vurayım dedin ha? - Hayır.
Ici, c'est ma ville. Je serais responsable si 2 flics stupides... se font butter par les Triades.
Beyler, burası benim şehrim ve iki aptal polis buraya gelip, beyinleri mafya tarafından dağıtılırsa, bundan ben sorumlu tutulurum.
Je veux pas me faire butter pour 6 dollars 25 de l'heure!
Ne istiyorsanız alın. Saatte 6.25 dolar için ölmem.
Il va vous butter.
Sizi öldürür söylemiş olayım.
Mais j'ai trouvé un bon lubrifiant, le Boy Butter.
Sonra şu harika yağı buldum. "Yağlayıcı" diyorlar.
Viens, Boy Butter. Glissons-nous hors d'ici...
Gel bakalım yağlayıcı, dışarı kayalım.
- Pas encore, mais... Butters nous envoie ces clichés.
Hayır daha gelmedi ama Butter resimleri yollamış.
Chez Butter, 19 heures.
- Saat 7'de Butter'da.
Serena, je sais que tu as un truc avec Dan ce soir, mais Blair, on va tous chez Butter, et je me demandais si tu voulais venir?
Serena, biliyorum bu akşam Dan ile planların var ama Blair, hep birlikte Butter'a gideceğiz. - Bize katılmak ister miydin?
Chez Butter.
Evet.
Repérée, Blair Waldorf, seule chez Butter.
Blair Waldorf, Butter'da tek başına.
Ne pas aller chez Butter est beaucoup mieux que d'y aller.
Butter'a gitmemek gitmekten çok daha zevkli.
Ça devait être bien au Butter avec les filles hier soir?
Akşam iyi geçmiş olmalı?
Un caddy sandwich électrique.
Ve "Smoother as Butter" 3 boyla birinci.
Moi, c'est Skippy, comme le peanut butter.
Ben Skippy.
"Butter" déchire!
Onlar bize pornograflar ve sübyancılar derken elimiz kolumuz bağlı oturmak. Diğer stratejiyse onlarla kafa-kafaya karşılaşmak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]