English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Button

Button translate Turkish

159 parallel translation
- Bachelor Button. - Bien.
Yediye dört verdi.
la migraine dont vous parliez. - II faudrait essayer le Nombril.
Yani, şu konuştuğumuz baş ağrısı problemin için belki Belly Button ( Göbek Düğmesi )'a gidebilirsin.
Un club en sortie de ville qui s'appelle le Nombril.
Kasabanın dışında Belly Button adında bir gece kulübü var.
Il va aller au Nombril chercher des filles. Attends.
Kadın bulmak için Belly Button'a gidecek.
Pourquoi devrait-il y aller?
Neden Belly Button'a gidecek ki?
On pourrait amener le Nombril ici?
Neden biz Belly Button'ı buraya getirmiyoruz?
Je vais au Nombril, chercher la dame.
Çünkü ben Belly Button'a şu kızı almaya gidiyorum.
que les dames m'excusent... Le Nombril.
Belly Button ( Göbek Düğmesi ) hakkındaki sözlerimden dolayı beni affedin bayanlar.
Cette ville ne sera plus la même s'ils ferment le Nombril.
Biliyorsun, eğer Belly Button'ı kapatırlarsa bu kasaba çok sıkıcı bir yer olacak.
Ces nuits, quand tu pensais que j'étais à la chorale... ou que je regardais la télé devant Pringle... j'étais en fait au Nombril.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
C'est pourquoi je travaille au Nombril... pour gagner assez pour acheter une autre voiture.
İşte bu yüzden Belly Button'daki işi kabul ettim. Başka bir araba almak için para biriktireceğim.
Pour la galipette, y a le Nombril... mais n'essayez pas de détruire un foyer heureux.
Eğer hareket istiyorsan, ahbap, Belly Button'a git. Ama sakın bizim mutlu evimize bulaşma.
Le Nombril.
Belly Button.
- Button.
- Button.
Paddy Button.
Paddy Button.
M. Button, puis-je vous poser une question?
Bay Button, bir soru sorabilir miyim?
M. Button!
Bay Button!
Plus de "oui, monsieur", "non, monsieur" pour Paddy Button.
Artık "evet efendim, sepet efendim" yok.
M. Button, il y a un tonneau lá-bas avec quelque chose d'étrange dedans, qui sent comme l'haleine du capitaine.
Bay Button, burada bir fıçı var. İçinde de kaptanın nefesi gibi kokan o garip şeyden var.
M. Button, croyez-vous qu'elle avait mangé ces baies?
Bay Button, belki de kedi o böğürtlenlerden yedi?
Oui, M. Button, comme quoi?
Evet Bay Button, ne gibi?
Je vais le poser sur la tête de M. Button. Quand tu feras "hou" dans son oreille, il sursautera avec ça sur la tête.
Bunu Bay Button'un kafasına koyacağım, sen kulağına "böö" diye bağırdığında... bununla birlikte havaya zıplayacak.
"Am I Blue", "Little by Little", "Button Up Your Overcoat" et "Ten Cents a Dance".
"Hüzünlüyüm", "Azar Azar", "Ceketini İlikle" ve "Dansı On Sent".
Lisa veut que je renvoie Buttons pour ses solos.
Lisa, Button'un solo söylemesini engellememi istiyor.
J'ai quelque chose qui les vaut presque. Une paire de patins à glace portés par M. Dick Button.
Dick Button tarafından giyilmiş bir çift buz pateni.
Button!
Button!
La confiance est une chose importante, Button.
Bir insanın güveni çok değerlidir Button...
Habille-toi, Button. Aide Mose à nettoyer.
Giyin de Mose'a ortalığı temizlemesi için yardım et.
BUTTON : J'y vais.
Ben giderim.
Remets tes bottes, Button.
Çizmeni giy de işe koyulalım.
Toi et moi, on partira tôt. Button restera ici surveiller.
Button kampı beklesin.
Button, descends de là et prépare le souper.
Button, buraya gel de yemek işini ayarla.
Button va bien, Patron.
Button iyi durumdadır, Boss.
BUTTON : Avec le troupeau.
Sürüyü dolaştırdım.
BUTTON : Ils sont quatre cette fois.
- Bu kez 4 kişiler...
BUTTON : Peut-être on devrait partir.
Biraz üstlerine gidelim mi?
BOSS : Ca servirait à rien, Button.
Bir yarar olmaz Button...
BUTTON : S'il veut le troupeau, pourquoi ne vous a-t-il pas gardé en ville?
Neden sizi de tutuklamadılar?
Button, reste dans le chariot. Je veux pas te voir à l'extérieur.
Button, sen arabaların yanında kal.
Si Button survit jusqu'au matin, tu le portes dans le chariot et tu y vas.
Button sabaha kadar yaşarsa, onu arabayla alıp gidebilirsin.
Button mérite qu'on fasse tout notre possible.
Button ona verebileceğimiz her şansı hak ediyor.
Je devais avoir l'âge de Button quand je lui ai tiré dans la gorge.
Onu boğazından vurduğumda Button'dan çok büyük değildim.
Je vais pas mentir au sujet de Button.
Button hakkında sana yalan söylemeyeceğim.
C'est pas de lui que je parle.
Ben Button'dan söz etmiyorum...
Il s'appelle Button, et il travaille pour moi.
Adı Buton, yanımda çalışıyor.
Mais, au campement, les autres avaient tué Mose, blessé Button, laissé pour mort.
Kampa döndüğümüzde Mose başından vurulmuştu. Button'da vurup, ölüme terk etmişler.
Button. C'est son vrai nom?
Button, çocuğun gerçek adı mı?
Que faites vous de Button?
Button ne olacak?
Tout ce que vous pouvez faire pour Button, faites-le.
Button için ne gerekiyorsa yapın.
Button, tire.
Button, çek!
BUTTON :
Lanet olsun!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]