Translate.vc / French → Turkish / Bàs
Bàs translate Turkish
30 parallel translation
Regarde en bàs!
"Aşağıya bak!"
Et comment t'as pû tomber... aussi bàs?
Bu da ne? - Nasıl bu hale geldin?
Ce doit être très beau la bàs.
Oralar çok güzel olmalı.
J'ai frappé au visage le meilleur ami que j'aie ici-bàs, à cause de toi.
Bu dünyadaki en iyi arkadaşıma senin için yumruk attım.
- Papa vit là bàs, maman vit à Boston.
Babam orada yaşıyor, Annem Boston'da.
Je ne pourrais jamais vivre là bàs.
Ben orada asla yaşayamam. Soğuktan nefret ederim.
il y a du bruit là bàs, du bordel.
Çok gürültü var, korkunç derecede çok...
Tu sais, hein Shigeru? c'est là-bàs qu'il travaillait.
Biliyorsun, değüil mi Shigeru?
La porte la-bàs était fermée.
Tuvalet kilitliymiş.
- Il a dit qu'il le verrait là-bas. - La-bàs où?
Orada görüşeceklerini söyledi.
- Qu'es-ce que tu foutais là-bàs?
Ve cep telefonum orada çalışmıyordu.
Laisse le la-bàs.
Zaten bırak orada kalsın.
Serieusement, J'en ai trouvé une putain de tonne, qui pousse la-bàs.
Cidden, dışarıda büyüyen tonlarcasını buldum.
Gardes la fille au boulot. Gardes la là-bàs.
Kızı işlerde ve ortada tut.
S'il y a des ordis la-bàs, je pourrais effectuer une téléconférence dans la foulée,
Eğer dizüstü bilgisayar varsa telekonferans yaparım.
Il y a un officier du JAG en-bàs enquêtant sur un décès dans un accident d'avion.
Aşağıda Askeri Başsavcılık'tan bir görevli var ve ölümlü bir uçak kazasını araştırıyor.
Allez, vas là-bàs.
Suraya geç, suraya.
Mais quand je suis la bàs c'est jamais pour longtemp avant que je sois encore éjecté à travers le temp à nouveau
Bir kere gittiğimde tekrar zamanda yolculuk yapmam uzun sürmüyor.
Mauvais numéro Ugh, comme si j'allais manger la-bàs.
Sanki oradan yiyormuşum gibi.
Je lui ai dit d'aller se cacher la-bàs.
Ona orada saklanmasını söyledim.
Jveux juste savoir, ça serait cool de le faire dans l'eau salée là bàs.
Merak ettim. Çünkü tuzlu denize karşı büyük, tuzlu mala asılmak güzel olurdu.
J'avais un truc avec une animatrice là-bàs.
- Bir danışmanla orada yaptım.
Je suis à peu prés sure, que le type allemand la bàs est mort
Hollandalı elemanın açıkça orada öldüğü belliydi.
Dis à tes frères, la-bàs en Afghanistan qu'il y a un message pour eux.
Afganistan'daki kardeşlerine iletmeni istediğim bir mesaj var.
Quelque chose t'est arrivé là-bàs.
Orada sana bir şeyler oldu.
Oui, mon premier été là-bàs, j'ai rencontré Susan.
Evet, oradaki ilk yazımda Susan ile tanıştım.
Je saurai me venger de lui, la-bàs.
- Ondan intikamımı alacağım orada. - Nasıl? Muhafızlar da mı oraya gidiyor?
Je t'accompagne en bàs
- Haydi seni aşağı kadar geçireyim.
J'ai envoyé une équipe de police la-bàs...
Bizim elimizde teröristler hakkında bazı ipuçları var...
On se vois là-bàs!
Aşağıda görüşürüz!