English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Cabinét

Cabinét translate Turkish

5,431 parallel translation
Mon cabinet n'a encore rien reçu.
Henüz senden bir ödeme alamadık.
Le cabinet Warren a d'excellentes références.
Warren'ın ve firmasının mükemmel kayıtları var.
Alors, mentionne le à un cabinet qui prend des cas de dénonciation, parce qu'on en prend pas
O zaman onu muhbir davalarına bakan bir şirkete yönlendir, çünkü biz bakmayız. Hmm, bunu yapmayacağım.
Louis, c'est la procédure habituelle pour un cabinet d'avocats de réduire son nom au téléphone.
Louis, telefonda ismi kısaltmak hukuk büroları için normaldir.
Oui, c'était moi, mais je l'ai réparé, donc... tu peux arrêter de t'inquiéter si tout le monde au cabinet, te respecte, parce que ils te respectent.
Evet, bendim, ama şimdi düzelttim, yani... Bürodaki herkesin sana saygi duymasıyla ilgili telaş yapmayı bırakabilirsin, çünkü duyuyorlar
Je l'ai volé du cabinet du Matron.
Baş rahibeden çalmıştım.
Tu devrais passer au cabinet.
Neden yerime uğramıyorsun.
Pourquoi venir nous voir? Pourquoi pas un grand cabinet, M...
Neden büyük bir şirkete gitmediniz Bay...
Ce que mon associé veut dire, c'est que nous montons ce cabinet et aimons choisir nos clients.
Partnerim demeye çalışıyor ki hâlâ tecrübe kazanma aşamasındayız o yüzden müvekkil konusunda oldukça seçiciyiz.
À y bien réfléchir, M. Healy, notre cabinet n'est peut-être pas fait pour vous.
Bir kez daha düşününce Bay Healy büromuz size uygun olmayabilir.
Pour une défense solide, le lien entre M. Healy et l'homme qui est venu au cabinet pourrait prouver son innocence.
Düzgün bir savunma hazırlamak istiyorum. Hem Bay Healy ile büromuza gelen adam arasındaki bağlantı masumiyetini ispatlamaya yardımcı olabilir.
Tu l'as dit au cabinet. Un truc cloche dans tout ça.
Bunda bir bit yeniği olduğunu anlamıştın büroda.
Je vais tenter d'approcher la sénatrice par un chef de cabinet, mais...
I'm olacak personel şefi ile senatör almaya çalışın, ama, bak.
Et bien, en fait... Tu sais quoi, Papa, AnnaBeth a un examen d'infirmière, elle doit étudier et moi je dois retourner au cabinet, donc on se voit au diner?
- Aslında baba, AnnaBeth'in çalışması gereken bir hemşirelik sınavı var ve benim de ofise dönmem gerekiyor.
Je suis venue ici pour appartenir à une famille, parce que mon père a commencé un cabinet ici.
Aidiyet duygusu için buraya taşındım. Babam burada bir muayenehane açtığı için.
On m'a demandé de quitté le cabinet.
- Ama şirketten çıkarıldım.
Pas seulement mon partenaire au cabinet d'avocats, même si c'est toujours le cas.
Bildiğiniz üzere hukuk partnerleriyiz ama sadece bu değil artık.
Il a donné à Sol son poste au cabinet.
Sol'u şirkete alan oydu.
Comme vous, je postais sur les réseaux sociaux, je suivais mon compte bancaire en ligne, je gardais même les dossiers confidentiels de mon cabinet de psychologie sur mon ordinateur.
Sizler gibi, sosyal medyada paylaşımlar yapardım banka hesaplarımı internet üzerinden kontrol ederdim hatta hastalarıma ait özel çalışmalarımı dahi bilgisayarımda saklardım.
Dans le cabinet d'étude.
Çalışma dolabı.
Tu te souviens du cabinet pour lequel j'ai bossé?
Uygunluk işi yaptığım firmayı hatırlıyor musun?
Bonjour, cabinet d'avocat.
İyi günler, hukuk bürosu.
Désolé, votre dossier n'est pas suffisamment sérieux pour mon cabinet.
Davan benim kriterlerimi karşılamak için yeterince güçlü değil.
Super endroit pour un cabinet médical.
Bir doktor için berbat bir yer.
Comme vous, je postais sur les réseaux sociaux, je consultais mon compte bancaire en ligne, je gardais même des dossiers confidentiels de mon cabinet de psychologie sur mon ordinateur.
Ben de sizin gibi sosyal medyayi kullandim internetten banka hesaplarımı takip ettim hatta psikologluk meslegime ait gizli hasta dosyalarımı bilgisayarımda tuttum.
Ils sont venus dans mon cabinet cinq fois.
Ofisime 5 kere geldiler.
Mon cabinet débordait de patients.
Ofisim dolup taşmıştı.
Il a un cabinet et des amis et une superbe copine, et des petits déjeuners à BlueBell.
BlueBell'de bir işi, arkadaşları harika bir sevgilisi ve katılması gereken brunch'ları var.
Lors des réunions de cabinet. De temps en temps.
Ara sıra da kurul toplantılarında.
J'ai fait envoyer la facture au cabinet d'avocats où je travaille.
Çalıştığım hukuk firmasına fatura ettim.
J'ai un cabinet, je suis mon propre patron.
Bir pratiğim var, yani kendi kendimin patronuyum.
On a notre cabinet.
Kendi alanımız var.
J'ai repris le cabinet médical de mon père décédé.
- Merhum babamın muayenehanesini devraldım.
Ça restera confidentiel, dans le cabinet du juge.
Kayıt tutulmaz, yargıcın ofisinde konuşuruz.
Prévenez le cabinet.
Evet, efendim? Tüm kabineye bir mesaj gönder.
Le cabinet a trop souvent peur de me fâcher.
Biliyor musunuz, çoğunlukla, bu odadaki insanların beni hayal kırıklığına uğratmaktan korktuğunu düşünüyorum.
Le cabinet se démène.
Kabine de sıkı çalışıyor.
Son cabinet a des bureaux dans 15 états.
2005 yılında beyin tümöründen öldü.
Comme vous, je postais sur les réseaux sociaux, consultais mon compte bancaire en ligne, je gardais même des dossiers confidentiels de mon cabinet de psychologie sur mon ordinateur.
Ben de sizin gibi sosyal medyayi kullandim internetten banka hesaplarimi takip ettim hatta psikologluk meslegime ait,... gizli hasta dosyalarini bilgisayarimda tuttum.
On a trouvé un concierge mort dans le cabinet de stockage.
Malzeme deposunda bir hademenin cesedini bulduk.
Je vous présente mon frère, Philippe, duc d'Orléans, son épouse, Henriette d'Angleterre, Colbert, premier ministre de mon cabinet, Mademoiselle de La Vallière...
Size kardeşim olan Philippe, Orleans Dükü... ve eşi İngiltereden Henriette kabinimin Başbakanı Colbert'i....... ve Mlle de la Valliare yi sunmak isterim.
Il dit qu'un jour je pourrais rejoindre le cabinet de mon frère et lui à Chicago.
Bir gün o ve kardeşimin Chicago'daki işlerine katılabileceğimi söyler.
Tu aurais pu aller à ma Alma Mater ou à ma faculté de médecine ou intégrer notre cabinet après ton internat.
Benim gittiğim okula gidebilir veya öğrenimin bittikten sonra bizim kliniğimize katılabilirdin.
Le RAC a acheté le bar, pas mon cabinet.
RAC bara girişi engelledi, doktorluğumu değil.
Allez voir dans le cabinet privé.
İstirahat odasına bak.
Donc tu avais un cabinet médical ici?
- Yani burada mı doktorluk yaptın?
Tu sais quoi? Nous allons aller à mon ancien cabinet, d'accord?
Bak ne diyeceğim, hadi eski ofisime gidelim.
Et je veux protéger ce cabinet et tout ce qu'on tente de bâtir.
Bu şirketi ve burada yapmaya caliştigimiz şeyleri korumak istiyorum.
Tu m'as poussé à créer ce cabinet miteux, Murdock, et je ne t'en remercierai jamais assez.
Bu ufak tefek firmaya beni sürükledin, Murdock ve ben sana bunun için yeterince teşekkür etmedim.
On aura un super beau cabinet un jour, dans un gratte-ciel en verre et en acier, avec des fauteuils de fous.
Bir gün büyük ofislerimiz olacak çelikli, camlı, kıçına bile fazla olacak koltuklu.
Juste avant de commencer au cabinet.
Geçen hafta şirkette ortaklığa başladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]