Translate.vc / French → Turkish / Cade
Cade translate Turkish
337 parallel translation
Cade et Benner devaient lui tirer dans le dos à quel moment?
Silahını çekmeden önce mi yoksa sonra mı Cade ve Benner ona arkadan ateş edecekti?
Tu vois le grand, là? C'est Jack Cade.
Bak, şu koca adamı gördün mü?
À côté de lui, c'est Chet Haggin.
O Jack Cade. McQuown'un sağ kolu. Yanındaki Chet Haggin.
Jack Cade, c'est le plus mauvais de la bande.
Jack Cade'in en alçakları olduğu söyleniyor.
Il préfère faire tuer les gens de dos. Surveille Cade.
Onun tarzı oyunu arkadan vuranlarla birlikte oynamaktır.
Tu es comme Cade, tu tires dans le dos!
Cade'i biliyordum, artık seni de tanıdım. İkiniz de sırtından vuranlardansınız.
Cade veut te tuer lui-même.
Cade, seni kendisinin öldüreceğini söylüyor, Johnny.
Avec cette main?
- Abe'e ve Cade'e bu elle mi karşı koyacaksın?
Cade va me tirer dans le dos, comme à son habitude?
Cade her zaman olduğu gibi arkadan mı ateş edecek acaba?
Tu rentres chez toi, Johnny Cade?
Eve mi gideceksin, Öksüz Johnny?
Ils allaient tabasser Johnny Cade.
Johnny Cade'i pataklayacaklardı.
Non, c'est du cade
- Hayır, katranardıcı.
Le Commandeur Cade, monsieur
Komutan Cade, efendim.
Taryn, voici Cade. un ami.
Taryn, bu Cade. Bir arkadaş.
Toi et Cade n'allez pas aimer ca mais je suis près à faire tout ce qu'il faudra pour m'assurer que les Jedi survivent.
Sen ve Cade, onu beğenmeyeceksiniz Ama ben Jedi'ların kurtuluşunu garanti eden her ne yapılırsa gönüllüyüm.
Cade la prendra.
Cade onu getirecek.
Chance Cade.
Chance Cade.
C'était Cade.
Arayan Cade'di.
Je t'ai laissé gérer la mort du fils McConnell, hein Cade?
McConnell denen çocuk öldüğünde o işi sana teslim etmedim mi, Cade? - Evet.
Selon le funérarium, il y a 3 jours, il était en parfait état.
Morg Cade ile aynı fikirde. Üç gün önce mükemmel durumdaymış. - Ölüm sebebi bilinmiyor.
Où tu vas, Cade?
Nereye gidiyorsun, Cade? - McConnell'lara.
Si maman le sait, le monde perdra un Cade Lavelle.
Annem öğrenirse dünyadan bir Cade Lavelle daha eksilir.
Cade, tu ne saurais pas où Hope a bien pu se fourrer?
Cade. Hope'un nereye gittiği hakkında bir fikrin yok, değil mi?
Cade et Tory assis sous un arbre
Cade ve Tory bir ağaçta oturuyor
Cade.
Cade.
Cade, viens ici.
Cade, buraya gel.
Cade?
Cade?
Cade?
Cade.
Cade est passé me voir.
Cade uğradı.
- Cade.
- Cade.
Faith, Cade et moi sommes juste amis.
Faith. Cade ve ben sadece arkadaşız.
Cade, puis Dwight, puis la police.
Cade'i, Dwight'ı ve polisi.
Cade, où que tu sois, ramène-toi à la boutique de Tory illico.
Cade, o kıçın neredeyse derhal kaldır ve Tory'nin dükkanına gel.
Cade, il faut que je te parle.
Cade, seninle konuşmam gerek.
Cade, va lui parler.
Cade, onunla konuş.
Si tu envisages une seconde de laisser la folie de Margaret Lavelle perturber ne serait-ce qu'un millionième de molécule de ton bonheur avec Cade, je te tuerai de mes propres mains.
Margaret Lavelle'in deliliğinin, Cade'le olan mutluluğunun molekülün milyonda biri kadarını bile engellemesine izin verirsen seni kendi ellerimle öldürürüm.
Cade!
Cade.
Cade ou Wade.
Cade ya da Wade.
Mais comme Cade te faisait garder, j'ai dû abaisser ta garde.
Ama Cade 7 gün 24 saat çevrendeydi ve gardını düşürmeliydim.
Cade, non.
Cade, hayır.
Nous ne sommes pas comme lui, Cade.
Biz o değiliz. Biz o değiliz, Cade.
Cade...
Cade. Bu insanlar sana ne dedi bilmiyorum.
Laisse-moi expliquer pourquoi je suis contrarié.
- Cade, Cade, Cade... Hayır, hayır, hayır.
Non. C'est une décharge, Cade.
Hayır, burası bir çöplük Cade.
Cade!
- Cade!
- Cade, réveille-toi!
- Cade, Cade, uyan!
Je sais que c'est pas le meilleur moment pour en parler... mais il y a quelque chose de bizarre là-bas.
Cade, şu anda pek zamanı değil biliyorum ama orada gerçekten ters giden bir şeyler var.
Peu importe ce dont toi et Cade avez besoin pour amener l'holocron à Taryn.
Sen ve cade'in Taryn'e vermeniz gereken holocron önemsiz bir şey
Cade aura besoin d'un ascenseur.
Cade'in bir asansöre ihtiyacı var.
Bouge, Cade.
İlerle, Cade.
- Jess!
- Jess! - Cade!