English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Cafétéria

Cafétéria translate Turkish

1,115 parallel translation
- Oui, à la cafétéria.
- Kaybettin, kafeteryada.
- Il doit être à la cafétéria.
Onu bulurum. Herhalde kafeteryadadır.
Je les ai vus à la cafétéria.
Ben de kafeteryada gördüm.
La cafétéria Sperlock, ma chérie.
Sperlock'un Kafesine gidiyoruz öyleyse.
J'étais à la cafétéria en train de prendre un café... et il y avait cette femme...
Bir fincan kahve için mola vermiştim... ve orada bu kadın vardı...
Hélas, la vie ne ressemble pas à une cafétéria.
fakat, maalasef, Yaşam bir kafeterya değil.
Cet abruti est coincé dans la cafétéria.
O bok herif yanlızca kendini sıkıştırdı. O kafede.
Lee Harvey Oswald était à la cafétéria de la bibliothèque, buvant un Coca... une minute après avoir tiré sur Kennedy.
Lee Harvey Oswald da Kennedy vurulduktan bir dakika sonra kola içerken görüldü.
Robin, va déjeuner à la cafétéria.
Robin hadi sen kafeteryaya çıkıp yiyecek bir şeyler al.
Ils vont être déçus par la cafétéria.
Kafeteryanın yolunu bizden iyi biliyorlar.
- Ta gueule! Bon, je vais à la cafétéria.
Kafeteryaya gitmem lazım.
On peut chercher vers la cafétéria.
Yemekhanenin oradan dolanabiliriz.
J'ai fait une razzia à la cafétéria.
Kafeteryayı yağmaladım.
Sasha est l'un des chefs 4 étoiles à la cafétéria.
Sasha, kafeteryamızın beş yıldızlı aşçılarından birisi.
De la part de Sasha, le chef de la cafétéria.
Kafeteryadaki Sasha'nın armağanı.
Dr Doyle, vous voulez vos tickets de cafétéria?
Dr. Doyle, Aralık yemek fişlerinizi istiyor musunuz?
Je leur ai donné des tickets pour la cafétéria.
Yemek fişlerini verip hepsini kafeteryaya yolladım.
- A la cafétéria.
- Kafeteryada.
On était sur le parking et La Bombe arrive. C'était Mme Drayer de la cafétéria.
Park yerindeydik ve Tilki Bayan'ın kantinden Bayan Drayer olduğunu öğrendik.
- Oui, ici, c'est la cafétéria. C'est vous qui avez commandé des sandwichs?
Burası kafeterya, siz sandviç sipariş ettiniz mi?
On servira les sandwiches comme à la cafétéria.
Çünkü ben öyle söylüyorum. Tanrı aşkına! Dağıtımı kafeteryadaki gibi yapacağız.
Je te nomme responsable de la cafétéria.
Tüm kafeteryanın yönetimini sana veriyorum.
Faut faire quelque chose ou ma cafétéria ne sera plus qu'un souvenir.
Bir şey yapmalıyız çocuklar, kafeteryamın altını üstüne getirecek.
Essaie de l'éteindre de la cafétéria!
Kafeteryadan söndürmeye çalış!
La cafétéria North Star nous semblait un bon refuge.
Kuzey Yılıdızı Kafe Salonu, fırtınamızdan sığınacağımız bir cennete benziyordu.
Il est monté sur une table de cafétéria à Harvard... et il s'est mis à chanter à tue - tête un hymne religieux.
Harvard meydanındaki kantinde bir masanın üzerine çıkıp birden garip bir ilahi okumaya başladı.
Tu n'es pas à la cafétéria ici.
Burası kafeterya değil evlat.
Je crois que j'aurai de meilleurs résultats, de ce côté de la cafétéria.
Burada daha iyi sonuç alacağım. İşine git.
- Je hais la cafétéria.
- Kantinden nefret ediyorum.
- Tout le monde hait la cafétéria.
- Herkes kantinden nefret eder.
Paul, s'il y a encore des aliments avariés à la cafétéria, enfile-toi un bon hamburger bien gras à ma santé.
Paul, eğer kafeteryada bir daha koli basili krizi olursa, senin oradaki en büyük hamburgeri yemeni istiyorum, benden.
Voilà la cafétéria, où on a été attaqué par des serpents.
Burada ise yemekhane var. Bir zamanlar yılanların istilasına uğradı.
Oh, la cafétéria est fermée.
- Kafeterya kapalı ne yazık ki.
A la cafétéria de l'hôpital, le jour où grand-mère a été hospitalisée.
Hastanenin kantininde tanıştık anneannemi ziyaret ettiğim gündü.
On passe à la cafétéria, après.
Belki sonra kafeteryaya gideriz.
La cafétéria.
Kafeteryaya gitsin.
Prends les dossiers et amène-les à Benton à la cafétéria.
Unut bunu. Bütün dosyaları kafeteryaya, Benton'a götür.
Emmenez ca à la cafétéria et installez un kit d'aspiration.
Bunları kafeteryaya götür ve portatif emici hazırla.
On transfère ce dont on a besoin dehors et dans le cafétéria.
Ambülans yerini ve kafeteryayı erzakla dolduruyoruz.
Emmène les médicaments à la cafétéria.
Sen kafeteryaya ACLS ilaçları götür.
On devrait aller à la cafétéria.
Kafeteryaya gitmeliyiz.
- Allez voir à la cafétéria.
- Kafeteryaya bakın.
On vous emmène à la cafétéria.
- Seni kafeteryaya götürüyoruz.
Vous avez évacué vers la cafétéria?
- Kafeteryaya mı boşalttın? - Evet.
Alors va à la cafétéria.
Kafeteryaya çık.
J'étais à la cafétéria.
- Kafeteryada bir şey arıyordum zaten.
La cafétéria?
Yemin ederim.
Pourquoi je t'ai jamais vu â la cafétéria?
Seni kantinde neden hiç görmemişim?
Un jour, peut-être, la cuisine aura du goût dans cette cafeteria.
- Bir gün bu yemekhanede tadı patates kızartmasına benzeyen bir patates kızartması çıkacak.
Bienvenue Chez Cafeteria.
Shay Cafe'ye hoşgeldiniz.Bu geceki sipesyalimiz iki kişilik "Chateau Bejou"
Mais l'autre soir, j'étais en train de dîner à la cafétéria.
Selam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]