Translate.vc / French → Turkish / Calma
Calma translate Turkish
836 parallel translation
Elle se calma et dormit paisiblement.
Sakinleşti ve trans halinden huzurlu bir uykuya geçti.
Vous en déciderez, quand vous saurez.
Siz ve bay Dawker. Sanırım hakaret ve leke çalma diye bir hukuku olduğunu biliyorsunuz.
Entrez sans frapper, il vous attend.
- Çalma. Seni bekliyor. - Ama burası...
Son talent lui permettra de faire bien d'autres choses que de jouer.
Müzikal yeteneğin, çalma dışında da kullanım alanları var.
- Le piano, ça va?
- Peki piyano çalma işi nasıl gidiyor?
Et une chance pour vous de les voler.
Sana da onları çalma fırsatını.
Je ne jouerai pas.
Şeytan diyor ki, çalma.
Ne frappez pas. Ouvrez la porte.
Çalma, kapıyı aç.
Il se peut que Horace ait invente cela pour te taquiner... ou peut-etre te punir.
Çalma kısmını Horace seni kızdırmak için uydurmuş olabilir. Belki de cezalandırmak için.
Ils s'assurent que tu ne fauches rien?
Neden buradalar, madalyaları çalma diye mi?
Ne siffle pas au salon, ça fait..
Islık da çalma!
Ne me sifflez pas dans l'oreille!
Yapma! Kulağıma ıslık çalma lütfen!
Une salle toute neuve, un orgue tout neuf, je n'avais jamais eu l'occasion de jouer sur un orgue avant, en dehors de celui de l'Académie.
Akademidekini saymazsak hiçbir zaman büyük bir orgu çalma fırsatı bulamadım.
Ne sonne pas!
Hayır, lütfen zili çalma. Lütfen.
Mon cher, klaxonnez ou appuyez, je m'en moque!
Sevgili dostum ötme de olsa çalma da olsa İki ötüş umurumda değil.
Ne jouez pas un truc triste.
- Evet, ama hüzünlü çalma Cricket.
Ils sont maîtres en vol de cigarettes.
Sigara çalma konusunda hepsi birer hocadır.
C'est l'heure de la cloche.
Çan çalma vakti.
Niles et Dexter fourguaient des bijoux volés, mais haut de gamme.
Niles ve Dexter mücevher çalma işindeydi. Kesinlikle. Fakat çaldıkları sosyetelere ait eşyalardı.
Vous m'avez prévenu, mais j'ai trop envie de bavarder avec des Américains.
Bana anlattıklarından sonra bir Amerikalı ile oturup çene çalma arzusuna karşı koyamadım.
- Ne venez pas, attendez juste là.
- Kapıyı sakın çalma, hemen dışarda bekle.
Ne pense plus à devenir soliste.
- Solo çalma fikrinden vazgeç.
C'était insupportable. J'ai brisé une vitre avec mon poing, pour mettre fin à mes rêves de soliste.
Öyle dengesiz biriydim ki, solo çalma fikri aklımdan çıksın diye elimi pencereye sıkıştırmıştım.
Viens chez moi à minuit pile. Ne sonne pas.
Zili çalma, anahtarı kullan.
Ne sonne pas.
Zili çalma, anahtarı kullan. - Irene
Payez le loyer le vendredi... pas de radio le soir et ça ira bien.
Kiranı cumaları saat 5'te öde 11'den sonra radyo çalma, o zaman çok iyi anlaşırız.
Vol à l'étalage, chez Brack.
Bracks'ten mal çalma. Bu takım elbiseyi.
J'ai l'occasion de décrocher un boulot de musicien.
Dinle Bednar. Bir grupta çalma şansım var.
Si un jour je te gêne, ne prends pas de gants avec moi.
Bak Mike, yoluna çıkarsam sakın korna çalma. Ez beni.
Ne joue plus de l'harmonica.
Robert piyano çalarken mızıka çalma.
Il a dit "N'appelez personne", et je lui ai donné l'argent.
Kimseyi çağırma, alarmı çalma, dedi. Ona parayı verdim.
Assez.
Böyle çalma olamaz.
Ils ont frappé à la porte.
Kapıyı çalma seslerine uyandım.
Pas de klaxon.
Korna çalma!
J'ignore ce que tu soupçonnes dans ma vie, de bas, de mesquin.
Herşeyi mutfaktan kurabiye çalma hafifliğine indirgeyerek... hayatımda neyi keşfettiğini sanıyorsun, bilmem.
C'est l'heure des cloches.
Ayin çanını çalma zamanı.
Celui-ci, "Vol de bien public".
Bu ise ; "Devlet malını çalma."
Suggérez-vous que Kelly et Rossiter... ont l'intention de voler votre troupeau?
Sence Kelly'yle Rossiter senin sürünü çalma planı mı yapıyor?
"C'est le vol de bétail le plus rusé dont j'aie entendu parler."
"Duyduğum en ustaca sürü çalma olayı."
Depuis que vous m'avez demande de la voler.
Onu çalma teklifini yaptığından beri.
On vole pour la drogue, le chantage, le sexe.
Adını sen koy. Çalma sebepleri, uyuşturucu, şantaj ve sekstir.
Ne vole plus ou sinon.
Bir daha çalma yeter.
Et aussitôt après comme organiste à la cour de Weimar, où le bon plaisir pris par Sa Gracieuse Seigneurie à son jeu l'avait enflammé pour tout essayer dans l'art de pratiquer l'orgue.
ve çok kısa bir zaman içinde de, çalışıyla dikkatini çektiği ve org çalma sanatında ilerlemede elinden gelen her şeyi yapması konusunda kendisini teşvik eden Lord'unun Weimar Sarayı orgcusu oldu.
- Ne recommencez pas.
- Tekrar çalma yeter.
En 1924, neuf mois de travaux forcés pour vol qualifié, à Uxbridge?
Laboratuardan matertal çalma suçundan Uxbridge'de 1924 yılında dokuz aylık... hapis cezası aldınız mı?
Et en 1933, également à Uxbridge, trois mois pour vol de voiture.
Yine Uxbridge'de 1933'te araba motoru çalma suçundan üç ay hapis cezası aldınız mı?
L'excitation du vol... de la violence... le désir d'une vie facile.
Çalma heyecanı. Şiddet. Kolayca yaşama arzusu.
Sa passion pour le vol contre mes charmes incomparables.
Çalma tutkunluğuna karşı benim eşsiz çekiciliğim.
De quel côté frappe-t-on?
O kapı çalma sesi de nereden geliyor?
Je ne vous vole pas, vous non plus, même une tarte.
Senden bir şey çalmam, sen de benden çalma, bir kek kırıntısı bile.
Alors, cette histoire de vol de bijoux, c'était juste- -
Yani tüm bu mücevher çalma işi -