Translate.vc / French → Turkish / Champ
Champ translate Turkish
9,094 parallel translation
Et si je vous tuais David, sur le champ?
Ya seni hemen şimdi öldürürsem David?
Il y a une salle de sport, un spa un terrain de golf, une salle de bowling, un champ de tir au pigeon d'argile...
Spor salonu, spa, golf sahası, bovling pisti atış poligonu...
J'ai besoin d'une ambulance sur-le-champ!
Hemen bir ambülansa ihtiyacım var!
La barrière est alimentée par un électro-aimant supraconducteur de 8,3 Tesla, ce qui est à peu près 100 000 fois la force du champ magnétique de la terre.
Bu bariyer 8.3'lük Tesla süper iletken elektro mıknatısla çalışıyor. Ki bu da dünyanın manyetik alanının gücünün 100 bin katı falan.
Et ces hommes Mackenzie? Combien d'entre eux étaient destinés à mourir sur le champ de bataille?
Peki bu Mackenzie erkeklerinden kaç tanesi o sefil savaş meydanında ölüme mahkûm edildi?
Ils le transportent au champ d'honneur.
O'nu bir savaş alanına götürmüş olmalılar.
La médecine personnalisée, est un champ qui croît rapidement.
Kişiye özel tıp hızla büyüyen bir sektör.
Si je n'ai rien d'ici là, je transformerai Charming en champ de bataille.
O vakte kadar bir şeyler öğrenmezsem, Charming'ı ölüm tarlasına çeviririm.
Tu ne le gardes pas, mais tu n'as pas à le renvoyer sur le champ non plus.
Onu burada tutmuyorsun ama hemen gerisin geri göndermek zorunda da değilsin.
Je me mentirais si je ne pensais pas que tu pourrais me tuer sur le champ.
Beni öldürmeyi deneyebileceğini düşünmediğimi söylersem kendime yalan söylemiş olurum.
La plage est hors-champ.
Sahil kör noktada.
Jack, reste sur tes gardes sur le champ de bataille, ok?
Jack, savaş alanında gardını yüksek tut, tamam mı?
On a des mandats pour sa voiture, sa maison, son travail, son téléphone, et son ordinateur. On ne voulait pas le relâcher sur le champ. D'accord, regardez.
Okul müdürü de ikna olmadı ve Kelly'e istifa edersin ya da yönetim kurulunun karşına çıkarsın dedi.
Ils sentent ton odeur à travers moi, et ton espèce me tuerait sur le champ.
Üzerimde senin kokun var. Senin türün ise beni gördüğü yerde vurur.
On fait face à nos ennemis à une table au lieu d'un champ de bataille. Et le monde pense que c'est grâce à nous.
Önemli olan, şu anda düşmanımızla savaş meydanında değil, masada karşı karşıya geleceğiz ve dünya bunu bizim yaptığımızı düşünüyor.
Une sur le champ de bataille. Une dans un bar à Tanger.
Biri Tanca'da bir barda.
Quand les Allemands se sont rendus, je pensais participer à ma dernière amputation, mais il semblerait que je sois condamnée à rêver d'encore plus de jeunes hommes mutilés à vie sur le champ de bataille.
Almanlar teslim olduğunda son ampütasyonuma katıldığımı düşünmüştüm. Ancak savaş alanında ömür boyu sakat kalan daha pek çok genç erkeği de düşünmeye mahkûm edilmişim gibi görünüyordu.
Il y a un champ de tir sur l'île de Moon.
Moon Adasında bir atış poligonu var.
Faites en sorte que Bruce soit nourri et abreuvé sur le champ.
Emin Bruce beslenir ve emin olun hemen Sağılan.
Et puis vous allez vous mettre à genoux et me remercier de ne pas vous virer sur le champ.
Ve seni şu an kovmadığım için dizlerinin üstüne çöküp bana teşekkür edeceksin.
Papa est dans ons champ de force, pour l'instant.
Babam kapsama alanı dışında şu an.
Alors restons hors de son champ de vision.
En iyisi biz göz önünde bulunmayalım.
Je transformerai Mayberry en champ de bataille.
Mayberry'yi ölüm tarlasına çeviririm.
Ce dingue a même délimité un champ mortuaire cette fois.
Çatlak herif hatta bu sefer mezarlık kurmuş.
J'ai pu accéder au flux d'une caméra de surveillance dont le champ visuel comprend un lampadaire sur lequel était affichée une des énigmes du jeu.
Oyunun bulmacalarından birinin paylaşıldığı sokak lambasının olduğu bölgedeki güvenlik kamerası görüntülerine ulaşmayı başardım.
Sinon, je transforme Charming en champ de bataille.
İstediklerim olmazsa Charming'i ölüm tarlasına çeviririm.
Champion, il nous reste quelques heures avant la pesée.
Champ, sadece birkaç saat daha var Tartılmadan önce.
Je gisais dans ce champ, trop faible pour bouger.
Günlerce orada yattım, hareket edemeyecek kadar zayıftım.
J'avais Lou dans mon champ de vision...
Ben Lou üzerinde gözleri var...
Mais si je l'avais emmené à l'hôpital sur-le-champ... Si je l'avais empêché de dormir... aurait-il survécu?
Ama hemen hastaneye götürseydim eğer uyumasına izin vermeseydim şimdi yaşıyor olur muydu?
"Vous vous tenez dans un champ à l'ouest d'une maison blanche possédant une porte en bois".
"Beyaz Saray'ın batısında, tahta kapı olan açık bir alanda duruyorsun."
La police nous laisse champ libre sur cette enquête.
Polis bu konuyla ilgilenir bizim için.
Micro dans le champ.
- Kes! Mikrofon görüntüye girdi.
on lisse les points d'inflexion, et voilà... un champ de force de la mort pour piéger l'anti-Flash.
Büküm noktasını kolaylaştırırız. Karşınızda... Zıt Flash'ı alt edecek saha takımı hazır.
Les super condensateurs... le champ de confinement est fluctuant.
Süper kondansatörler. Hapis sistemi çöküyor.
Elle est sortie du champ, puis, elle revient!
Az önce görüntüden kaybolmuştu ama şimdi geri geldi.
Ils viennent m'escorter hors d'ici, pour me conduire dans un champ quelque part?
Beni buradan götürmek için geliyorlar. Kim bilir nereye götürecekler.
Ça alimente déjà le champ d'étoiles.
Yıldız alanını beslemeye devam ediyor.
Toutes les fermes autour du terrain de M. Keller utilisent vos graines, alors n'est-il pas possible que ces vents violents aient soufflé vos graines brevetées sur le champ de mon client?
Güzel. Şimdi, Bay Keller'in çevresindeki her çiftlik sizin tohumlarınızı kullanıyor,... o nedenle patentli tohumlarınızın şiddetli rüzgârda müvekkilimin tarlasına uçma olasılığı yok mu?
Serait-il possible que le vent ait transporté vos graines brevetées dans le champ de mon client?
Rüzgârın patentli tohumunuzu müvekkilimin tarlasına uçurması mümkün değil mi?
Des vents forts ont-il pu souffler vos graines sur le champ de mon client? Bien sûr.
Şiddetli rüzgârın müvekkilimin arazisine tohumunuzu uçurması muhtemel.
- Je suis autorisée à tuer des citoyens américains sur le champ de bataille, enculé.
- Savaş alanında Amerikan vatandaşını öldürmeye yetkim var seni orospu çocuğu.
Dites à Haqqani que si quelque chose arrive à Saul, on exécute les prisonniers ici, sur le champ...
Haqqani söyleyin Saul'a bir şey olursa mahkumları burada infaz ederiz hem de hemen.
Ce matin, il a réapparu dans un champ de citrouilles à 16 km du dernier endroit où il a été vu. Je connais cette affaire.
Bu sabah Joshua, son görüldüğü yerin 10 mil ötesinde bir balkabağı kostümü...
Je passe le film "It s the great pumpkin, Charlie Brown" dans le champ de citrouilles de Mme Henley.
Bayan Henley'nin balkabağı tarlasında "Büyük Balkabağı, Charlie Brown" u yayınlayacağım.
le film "Great pumpkin" dans un champ de citrouilles.
"Balkabağı tarlasında Büyük Balkabağı."
Pendant que tu aurais restreint le champ jusqu'à "Ilovetoboogie67", nous aurions tout les rapports d'autopsie là-dedans.
'Ilovetoboogie67'gösterdiğinizde, tüm otopsi raporlarına sahip olacağız.
Et nous vous renverrons sur-le-champ à "Vicieux Thon".
- Sizi Weaselton'a geri göndereceğiz.
Le champ de bataille doit désespérément vous manquer.
Harp meydanını özlüyor olmalısın. Çaresizce.
Parce que cela génère un champ télépathique.
- Çünkü bir telepatik alan yaratıyor. - Ve?
Connaissant bien le groupe TC, demandez-vous qui a le plus de chance d'être enterré dans un champ, un projet qui a coûté des milliards, en œuvre depuis 50 ans, ou une espionne décolorée que personne ne pleurera?
Sen de finansörleri benim kadar tanıyorsun. Kendine şunu sor ; Sence şu ikisinden hangisi harcanmaya daha çok değer?