Translate.vc / French → Turkish / Chaud
Chaud translate Turkish
15,298 parallel translation
Il est chaud.
Sıcak.
Pas vraiment ce à quoi je m'attendais, mais je suis toujours chaud!
Pek oraya gittiğini görmedim ama yine fena heyecanlandım!
Il fait chaud.
'Hava çok sıcak.'
Vos drogues brûlaient dans le feu... qui gardait vos mains au chaud.
- Yani? O gün ateş üzerine piyano çaldığın gün, aslında senin uyuşturucun yanıyordu.
Dans votre palais chaud, grand roi
# Sarayın sıcacık, kudretli kral #
Tenez, pour vous tenir chaud.
Bu sizi sıcak tutmaya yardımcı olur.
On est ici, bien au chaud.
Burada ev gibi bir ortamdayız.
C'est le deuxième point le plus chaud du corps humain.
Bu insan vücudundaki en sıcak ikinci nokta.
Nos joues sont belles et rosées Et c'est bien chaud et douillet
# Yanaklarımız hoş ve gül rengi Ve sıcacığız biz #
Après l'école, il avait droit à un cupcake et un chocolat chaud.
Bana arkadaşlık etmesine karşılık her gün okuldan sonra top kek ve Kayo alırdı.
Elle t'a parlé du cupcake et du chocolat chaud tous les jours, après l'école.
Her gün okuldan sonra top kek ve Kayo yediğimi söylemişti.
On a besoin que ça soit chaud, pas rougeoyant.
Isınması lazım, kor olması değil.
Quand tu sens la rate, mets le métal chaud contre ton organe en faisant de courts petits coups, ça arrêtera le saignement, mais ça préservera le tissus.
- Dalağı hissettiğinde sıcak metali organa doğru ufak, kısa dokunuşlarla değdir. - Bu kanamayı kesecek ve dokuyu koruyacaktır.
Plus chaud.
Daha sıcak.
Très chaud.
Daha da sıcak oldu!
Mon fils sera content de partager tous les détails une fois qu'il aura pris un bain chaud et un repas.
Oğlum sıcak bir banyo yapıp yemek yedikten sonra size her şeyi anlatacak.
Il commence à faire chaud.
- Burası biraz sıcak oldu.
Michael est resté au chaud. Mais Evie avait hâte de voir le monde.
Michael, beklemede kaldı, ama Evie, yeniden başlamak için bekleyemedi.
- C'est chaud.
- Sıcak bu.
Punaise, il fait chaud.
- Lanet olsun, çok sıcak. - Vay canına.
C'est trop chaud.
- Yapamam. Çok sıcak.
Une bonne tasse de chocolat chaud?
Bir fincan sıcak çikolataya ne dersiniz?
Il fait si chaud dehors.
Dışarısı o kadar sıcak ki
Le chaud, ça passera pas.
Şu an sıcak bir şey içemem.
Je te tiendrai chaud.
Ben seni sıcak tutarım.
J'ai du chocolat chaud.
Bak, sıcak çikolata aldım.
Cela va être encore plus chaud quand il sera activé.
Aktif sonara geçince çok daha fazla ısınacak.
Quand je suis arrivé, le corps était encore chaud, le sang au sol n'avait pas séché.
Buraya ilk geldiğimde ceset hala sıcaktı. Yerdeki kanın çoğu hala kurumamıştı bile.
Et voilà, tout chaud.
Al bakalım, matbaadan yeni çıktı.
On rigolait, on buvait du chocolat chaud.
Güler ve sıcak çikolata içerdik.
Tu veux du chocolat chaud?
Sıcak çikolata ister misin?
C'est bien d'avoir le sang chaud, mais attention... Tu pourrais te brûler.
Kanının kaynaması güzel de iş çok ileri giderse yanarsın.
- Maintenez-le au chaud.
Ambulans çağırıyorum.
- Tu es chaud.
- Ateşin var.
Suffisamment chaud.
Yeterince.
Un accueil qui fait chaud au cœur.
Aile ocağında sevgiyle karşılandık.
Deviens chaud!
Isınsana be!
Donc, je suis venu à pied chaud.
Ayaklarıma kara sular indi.
Je suis chaud, froid et ne peux pas respirer.
Hepsi senin yüzünden.
Oui, tu vas t'arrêter chez le Polonais et prendre des perogies, des pancakes à la patate, et une tasse de chocolat chaud.
- Evet, Polis mekânına uğrayıp mantı, patatesli pankek ve sıcak çikolata alıyorsun.
Vous avez pas chaud? Il fait chaud, non?
Buradaki herkese sıcak bastı mı?
Très chaud sur un bateau
# Kocaman bir gemide azdık Kocaman bir gemide azdık #
Attention, c'est chaud.
Dikkat et, sıcak.
Mieux vaut rester ici, on partira au petit matin et on y sera avant qu'il fasse trop chaud.
Burada kalmamız daha iyi, ilk ışıkla birlikte gideriz, ve güneş yükselmeden önce orda oluruz.
C'était chaud, mais... j'ai fait ce qu'il fallait.
Birazcık öfkelendi, ama ben doğru olanı yaptım.
Toujours chaud, Nathan.
Hâlâ sıcak Nathan.
Son corps était encore chaud, donc j'avais encore une chance.
Vücuda hala sıcaktı. Kurtulma şansı olduğunu biliyordum.
- C'était chaud.
- Seksi sayılır.
Le mur devient chaud.
Duvar ısınıyor.
Chaud!
Sıcak!
J'espère que ce n'est pas trop chaud.
Umarım çok sıcak değildir.