Translate.vc / French → Turkish / Chevalier
Chevalier translate Turkish
2,105 parallel translation
Dans quelle autre réalité serais-tu mon chevalier en armure étincelante?
Gerçekte sen nasıl beni zırhlı şövalyem olabilirsin ki?
J'étais ton chevalier en armure étincelante?
Ben senin zırhlı şövalyen miydim?
Votre rang a peut-être changé, mais vous avez été le chevalier d'une princesse.
Özür dilerim. Bu çok güzel bir program, ama ben... Anlıyorum.
Mlle Villetta, une militaire, et Kallen, un Chevalier Noir.
Villetta-sensei bir asker. Kallen, Kara Şovalyeler ile birlikte...
- Le plus grand chevalier impérial?
Japonya'yı.
La valeur d'un Chevalier Noir se mesure à l'aune de la confiance que lui accorde Zero.
Kara Şovalyelerde değerin Zero'nun sana ne kadar güvenmesiyle belli olur.
Tu es le chevalier de la princesse Euphemia, non?
Sen Euphemia-sama'nın Şövalyesi değil misin?
Un roi noir... un chevalier blanc.
Kara kral. Ak şövalye.
Sois fière de lui. Ton chevalier n'a pas failli.
Gerçekten şovalyen olmaya yakışır bir şey yaptı.
Je vous présente mon chevalier, Suzaku Kururugi.
Majesteleri İmparator'u öldürdü!
Chevalier Valiant des Îles de l'ouest.
Western Isles'den Şövalye Valiant.
C'est au combat que l'on découvre la véritable nature d'un chevalier, qu'il soit un guerrier ou un lâche.
Bir şövalyenin doğasını, savaşçı mı yoksa korkak mı olduğunu, dövüşürken öğrenebiliriz.
Le chevalier Valiant a l'air de savoir se servir d'une épée.
Şövalye Valiant, oldukça iyi bir silahşore benziyor.
Le Chevalier Valiant des Îles de l'ouest, mon seigneur.
Western Isles'den Şövalye Valiant, efendim.
Chevalier Valiant, puis-je vous présenter Lady Morgana, ma pupille.
Şövalye Valiant, size kızım Prens Morgana'yı takdim edeyim.
Pourvu que le chevalier Valiant gagne le tournoi.
Umarım, turnuvayı Şövalye Valiant kazanır.
- Il combattait le chevalier Valiant.
- Şövalye Valiant'a karşı dövüşmüştü. - Ne dedin?
Mais tu ne peux pas accuser un chevalier sans preuve, car pour le roi ta parole ne vaut rien face à celle d'un chevalier.
Ama elinde kanıt olmadan, onu büyü yaptığına dair suçlayamazsın. Kral, bir hizmetçiye değil şövalyeye inanacaktır.
Le roi croirait un autre chevalier.
Kral, bir başka şövalyeye inanacaktır.
Je pense que le chevalier Valiant utilise un bouclier magique pour tricher au tournoi.
Şövalye Valiant'ın, turnuvada hile yapmak için büyülü bir kalkan kullandığına inanıyorum.
Le chevalier Ewan a été mordu par l'un des serpents du bouclier.
Şövalye Ewan, onun kalkanından çıkan yılan tarafından ısırıldı.
Il confirmera que le chevalier Valiant use de magie.
Valiant'ın büyü yaptığını doğrulayacaktır.
Tu lances d'outrageuses accusations à l'encontre d'un chevalier - sur la parole de ton serviteur?
Basit bir hizmetkârının sözüne karşılık, bir şövalyeyi suçlamı itham ediyorsun?
Voici le comportement d'un véritable chevalier :
İşte gerçek bir şövalye.
Je retire l'allégation à l'encontre du chevalier Valiant.
Şövalye Valiant hakkındaki suçlamalarımı geri çekiyorum.
J'ai toujours voulu devenir un chevalier de Camelot.
Camelot Şövalyeleri'ne katılmak en büyük hayalimdi.
Réussissez-le et vous êtes un chevalier de Camelot, échouez, et vous n'êtes personne.
Geçerseniz, şövalye olacaksınız. Başaramazsanız, hiç kimse.
Tu ignores ce que c'est d'être un chevalier : courage, bravoure, discipline.
Şövalye olmanın gereklerini cesaret, dayanıklılık ve disiplinin ne olduğundan haberin yok.
Pourquoi vous voulez être chevalier?
Şövalye olmayı neden bu kadar çok istiyorsun?
- Vous voulez pas être chevalier, alors.
Yani şövalye olmak istemiyorsun.
Vous méritez autant qu'un autre d'être chevalier.
Senin de diğer insanlar gibi şövalye olmaya hakkın var. Biliyorum.
Si vous y arrivez, s'ils font de vous un chevalier, ça sera grâce à votre mérite, noble ou pas.
Ve şövalye olmayı başarırsan, bunu soylu biri olduğun için değil, hak ettiğin için kazanacaksın.
Je suis pas encore chevalier, ma Dame.
Henüz bir şövalye olamadım, prensesim.
Il... est à l'essai pour être chevalier.
Şövalye olmaya çalışıyor.
Je sais qu'en cas de bataille, seul un chevalier peut intervenir.
Savaşta sadece şövalyelerin yer alacağını biliyorum.
En effet, et vous n'êtes pas encore chevalier. C'est pourquoi j'avance votre test.
Bu doğru, henüz şövalye değilsin bu yüzden testi öne alıyorum.
Levez-vous, Sire Lancelot, chevalier de Camelot.
Ayağa kalk, Sör Lancelot, Camelot Şövalyesi.
Mesdames et messieurs, veuillez vous joindre à moi et porter un toast à notre nouvelle recrue, notre nouveau chevalier de Camelot, Sire Lancelot.
Bayanlar ve Baylar, hepinizi, aramıza yeni katılan şövalyemiz Sör Lancelot'un şerefine kadeh kaldırmaya davet ediyorum.
Tu ne mérites pas la distinction de chevalier.
Şövalyeliği hak etmiyorsun.
Tu n'as rien d'un chevalier!
Bir şövalye gibi durmuyor hatta benzemiyorsun bile!
Parce que tu te battais comme un chevalier.
Çünkü bir şövalye gibi dövüşüyorsun.
C'est mon devoir, chevalier ou pas.
Şövalye olsam da, olmasam da bu beni görevim.
- Vous n'êtes pas un chevalier.
Merlin, sen asker değilsin.
Lancelot doit retrouver la place qui lui revient : - chevalier de Camelot.
Lancelot'u eski görevine iade edeceksin Camelot Şövalyesi olarak.
Vous redeviendrez chevalier, c'est sûr.
Seni yeniden şövalye yapacaklardır, eminim.
Et un jour peut-être, le destin me donnera-t-il une autre chance de prouver que je suis digne d'être un chevalier de Camelot.
Belki bir gün kader bana yeniden kendimi Camelot şövalyesi olmak için kanıtlama fırsatı verir.
LE CHEVALIER GAY
"Eşcinsel Şövalye"
Le chevalier félon, Suzaku Kururugi, a été vaincu.
İhanet Şovalyesi Kururugi Suzaku yenildi.
Votre père adoube un chevalier, ce matin.
Baban, bu sabah adamlarından birini şövalye ilan edecek.
Notre plus grand chevalier, le Knight of One, nous pose cette question?
Sonunda geldiniz.
Va, chevalier masqué...
İlerle, Maskeli Şovalye.