Translate.vc / French → Turkish / Chic
Chic translate Turkish
2,987 parallel translation
Ma chère, vous êtes une chic et gentille fille.
Siz, leydim kibar ve iyi kalpli birisiniz.
Ce serait spécial et chic.
Bu özel ve biraz pahalı olabilir.
- Chic.
- Süslü.
C'est chic, oui.
Süslü. Evet.
Si tu essayes d'être chic, tu arrives trois tatouages trop tard.
Eğer şık olmaya çalışıyorsan, 3 dövme önce o fırsatı kaçırdın.
Elle était chic.
Giyinip süslenmişti.
Marron glacé, très chic.
Kestane kahvesi. Çok şık.
Vous savez, je me suis toujours demandais qu'est ce que c'était, vous savez, de grandir en banlieue chic dans une famille normale.
Her zaman, sitelerde, normal bir aile üyesi olarak yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak etmişimdir.
Grandir en banlieue chic.
Siteler berbattır.
Ce serait beaucoup plus chic avec un A.
Çünkü Candace ise bence çok daha klas olurdu. Demek istediğimi anladın mı?
- Chic. ... puissant, n'est-ce pas?
Güçlü.
Chic. { \ pos ( 192,230 ) } Oui.
Zarif, havalı.
Joan est très chic avec nous.
- Joan bize çok iyi davrandı. - Yoksullara verilen konutlarda yaşıyor.
Très chic. Que lui est-il arrivé?
- Çok şatafatlıymış.
Adam et Jen nous invitent dans un resto très chic.
Adam ve Jen'in bizi götürdükleri restaurant, çok lüks bir yer ve çok fazla paraları yok.
Je kiffe ton look eurotrash chic.
Avrupalı havalı fıstık bakışını denedim.
Je sais. Ça ne semble pas très chic, n'est-ce pas?
Centilmence değil, değil mi?
Il habite un quartier chic, il a un fils de 4 ans en école privée.
Vadide evi var, 4 yıl özel okulda okumuş.
T'es pas assez chic finalement.
Sen, Queensdale'e hiç de uygun değilsin.
Non, ce pantalon n'est pas trop chic, mais quel haut tu mets?
Ne? Hayır, bence o pantolon hiç fazla süslü değil.
Grâce à vous, on verra Henry en tenue chic.
Henry Griffin'i o şık kıyafetlerde görmek, her şeye değecek.
Une tenue chic?
O şık kıyafetlerle derken neyi kastettin?
Très rétro chic. Un vrai Cupidon.
Çok masumane.
Je vais t'emmener dans un endroit chic. Pas le bouge crade où ta femme travaille.
Seni kız arkadaşının çalıştığı o küçük yere değil klas bir yere götüreceğim.
Un jour, on s'accordera ce dîner chic. Quand on rentrera chez nous.
Evimize geri dönünce lüks bir yemek yiyerek kutlayabiliriz.
Explique-moi la présence de ce chic petit-déj.
Four Seasons kahvaltı sofrası da ne için?
Nan, c'est une construction chic à grandes fenêtres.
Hayır, bina. Süslü, kocaman pencereli.
C'est un peu chic, non?
Biraz gösterişli geldi bana, değil mi sence?
Pas besoin de s'habiller chic.
Abartılı giyinmek zorunda değiliz, fazlasına gerek yok.
Non, tu dois être chic.
Hayır. Hayır, giyinmek zorundasın.
Je vais essayer de mettre un truc aussi chic, mais ça sera sans doute impossible.
Giymek için bir şeyler arayacağım, sana ayak uydurmam gerek, ama muhtemelen başaramam.
Petite tasse, grand bureau, costume chic.
Küçük fincan, büyük ofis, pahalı takım elbise.
Les grains importés, le bureau géant et la suite hyper chic.
Ithal fasulye, Dev ofis ve havalı suite.
Elle veut donner un côté chic à la maison.
Evi, Miami modasına uygun olarak göstermek istiyormuş.
- Des toasts. - C'est chic.
- Kızarmış ekmek.
T'as l'air d'être un chic type.
Gerçekten çok hoş birine benziyorsun.
Je veux dire, il est si chic, je vois pas trop.
Yani kendisi o kadar harika biri ki, böyle bir şeyi hayal edemiyorum.
Dans un magasin chic, ça m'a attiré l'oeil... en amenant Mose prendre sa tension à la pharmacie.
Eczanede kan basıncını ölçtürmek için Mose'u alışveriş merkezine bırakırken fantezi ürünler satan bir mağazada gözüme takıldı.
On l'ignore dans un magasin chic parce qu'elle n'a pas l'air riche.
Peki, afili bir mağazada, zengin gözükmediği için seks kölesine hizmet etmeyi reddederler.
- Tu es très chic.
- Çok şıksın. - Teşekkürler.
Oui, on va s'habiller chic, trinquer des martinis urbains à 17 $.
Bir otele gideceğiz. Akşam yemeği yiyeceğiz. Müthiş olacak.
Fait à la main, très chic.
El yapımıdır, çok şık.
Je t'emmènerai dans un restaurant chic et romantique, juste nous deux, si tu acceptes de participer à des combats.
Seni çok lüks ve romantik bir yere yemeğe götüreyim, sadece ikimiz. Karşılık olarak da, seni dövüşmeye ikna etmeye çalışayım.
Pourquoi j'en aurais besoin dans un restaurant chic?
Neden lüks bir restoranda yemek yemek için eldiven gerekiyor?
Car il est tellement chic que...
Çünkü çok lüks bir yer...
Je te connais depuis peu, mais une chose est sûre, tu es un chic type.
Birbirimizi uzun süredir tanımıyoruz, Don. Ama çok iyi bir insan olduğunu biliyorum. Gerçekten.
Je savais pas que c'etait un endroit chic Non en fait...
- Şık olmamız gerektiğini bilmiyordum. - Yok, yok, yok, yok.
Très chic.
Çok hoştu.
Et vous logez dans un hôtel chic?
Gerçekten lüks bir hotelde mi kalacaksınız?
Elle est chic!
O şık!
Je me sens trop chic.
Rahatsız oldum.