Translate.vc / French → Turkish / Cicero
Cicero translate Turkish
250 parallel translation
- Est-ce Bayonne ou Cicéro?
- Şu Bayonne mu Cicero mu?
Le lieu était l'usine de votre père, à Cicero, Illinois.
Mekan babanızın Cicero, Illinois'deki fabrikasıydı.
Et ici, M. Stevenson m'écrivait... ou me téléphonait ses instructions depuis Cicéro.
Bay Stevenson direktiflerini oraya Cicero'dan postalar veya telefonla bildirirdi.
Cicéron a ses yeux de fouine en colère, comme au Capitole, quand un sénateur le contredit.
Cicero'nun gözleri de nasıl alev alev yanıyor. Mecliste gördüğümüz gibi tıpkı, senatörlerle tartışıp çatıştığı zaman.
Cicéron n'a rien dit?
Cicero bir şey söylemedi mi? - Söyledi.
Cicéron, j'ai vu des tempêtes fendre le tronc des chênes noueux.
Bak bana Cicero, ben çok fırtınalar gördüm. Meşeleri söktüğünü gördüm hırçın rüzgarların.
Et Cicéron?
Cicero için ne dersiniz?
Mes sources donnent 70 morts du fait de ces mesures, dont Cicéron.
Benimkilere göre 70 senatör ölmüş. Cicero da var içlerinde.
- Cicéron?
- Cicero da mı var?
- Cicéron est mort, victime de ces mesures.
- Cicero da ölmüş aynı fermanla.
Ta langue est affilée, Cicéron.
Dilin yaşlı ama çok keskin, Cicero.
Je n'aime pas le ton de Cicéron.
Cicero'nun imasından hoşlanmadım.
Cicero Grimes.
- Cicero Grimes.
Cicero Grimes contre John Russell.
Cicero Grimes, John Russell'a karşı.
Au fait, un nom de code lui a été donné'Cicéron'.
Bu arada, kendisine bir de kod adı verildi'Çiçero'.
En référence à Cicéron.
- Artık Çiçero olarak anılacak.
- Cicéron?
- Çiçero mu?
Sinon le fait surprenant que Ribbentrop en ait entendu parler.
Ribbentrop'un, hayret verici bir şekilde, Çiçero adını duymuş olması hariç elbette.
Vous avez un nom de code, Cicéron.
Sana bir kod adı verildi, Çiçero.
Cicéron.
Çiçero.
24 h après que les documents Cicéron arrivèrent au QG de la Gestapo Moyzisch fut sommé de faire un rapport au Général Kaltenbrunner.
Çiçero belgelerinin Almanya'daki Gestapo merkezine ulaşmasından 24 saat sonra Moyzisch, General Kaltenbrunner'a rapor vermek üzere Berlin'e çağrıldı.
Quelle est l'identité de Cicéron?
Bu Çiçero'nun gerçek kimliği ne?
Cicéron n'est pas coopératif.
Ne yazık ki efendim, Çiçero işbirliğine yanaşmıyor.
Quand irez-vous voir Cicéron?
Çiçero'yla yeni bir görüşme ayarladın mı?
- Bien si Berlin ne sait pas comment utiliser Cicéron, moi je sais.
Berlin Çiçero'dan nasıl faydalanacağını bilmiyorsa da ben biliyorum.
Il est évident que Cicéron paye les factures de la Comtesse.
Kontesin faturalarını Çiçero'nun ödediği ortada.
L'inconnu Cicéron et la très connue Comtesse très connue pour ses sentiments anti-allemands.
Bilinmeyen Çiçero ve iyi bilinen Kontes Almanya karşıtı görüşleriyle iyi bilinen.
Colonel von Richter, distes-moi seulement ce qui vous convaincra que Cicéron est vraiment ce qu'il dit, un espion nous vendant de vrais documents de grande valeur pour une grande somme d'argent?
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Une discussion avec Cicéron pourrait aider.
Çiçero'yla bir sohbetin yardımı dokunabilir.
Je crois qu'il est préférable que Moyzisch soit notre seul contact avec Cicéron.
Çiçero'yla tek bağlantımızın Moyzich olması bence daha iyi.
je suis venu à Ankara pour vous soulager de toutes les responsabilités en relation avec Cicéron.
Ankara'ya, sizi Çiçero'yla aramızdaki münasebetlerin tüm sorumluluğundan azad etmeye geldim.
Tous les documents de Cicéron seront envoyés directement à Berlin.
Gelecekte, Çiçero'nun sağladığı tüm belgeler doğrudan Berlin'e gönderilecek.
Durant les 5 semaines suivantes Cicéron vendit aux allemands 35 documents top secrets qui grossirent sa fortune à 155,000 pounds sterling.
Takip eden 5 hafta boyunca Çiçero Almanlara servetini 155.000 pound'a çıkaracak olan 35 çok gizli belge sattı.
Et pourtant en dépit de l'infaillible exactitude des informations réunies dans ces documents l'Intelligence Allemande refusait d'agir en conséquence craignant que Cicéron ne soit un plan Britannique.
Belgelerden elde edilen istihbaratın şaşmaz doğruluğuna rağmen Alman İstihbaratı, Çiçero'nun bir İngiliz ajanı olabileceği korkusuyla harekete geçmeye yanaşmıyordu.
En réponse à votre demande sur l'authenticité des documents de Cicéron, je suis fermement convaincu de leur authenticité.
Çiçero tarafından sağlanan belgelerin gerçekliğine dair sormuş olduğunuz sorunun cevabı, materyalin hakiki olduğuna inandığımdır.
Cicéron habite à l'Ambassade Britannique a manifestement accès à des informations top secrètes.
Çiçero İngiliz Büyükelçiği'nde yaşamaktadır ve belli ki üst düzey istihbarata erişebilmektedir.
Cicéron?
Çiçero?
Cicéron n'a sûrement rien laissé traîné qui puisse l'incriminer.
Dostumuz Çiçero geride kendisini ele verecek bir şeyler bırakmamıştır...
En gros Cicéron peut être n'importe lequel d'entre nous.
Özetle, Çiçero her hangi birimiz olabilir.
Siebert a gardé un oeil jour et nuit Cicéron n'est pas apparu une seule fois.
Siebert gece gündüz gözünü ayırmadı. Çiçero bir kez bile görünmedi.
Comme Cicéron a pu avoir aussi facilement les documents.
Çiçero kendi satmak istediği belgeleri ne de kolay ele geçiriyordu.
Et je crains, Moyzisch, que votre ami Cicéron a tout juste fait le sien si tant est qu'il l'ait été.
Ve korkarım Moyzisch, dostun Çiçero kendisinkini yitirmek üzere eğer vardıysa.
Vous devez protéger Cicéron des Britanniques à tout prix jusqu'à ce qu'on ait le film.
Filmi ele geçirene dek, Çiçero'yu hayatınız pahasına İngilizlerden korumalısınız.
Aprèst, Moyzisch, ce sera à Cicéron de se protéger seul des britanniques et de nous.
Daha sonra Moyzisch, kendisini korumak Çiçero'ya kalacak İngilizlerden ve bizden.
Ce n'est pas comme si vous alliez tuer Cicéron en pleine rue ou devant un policier.
Çiçero'yu kalabalık bir caddede ya da polisin gözü önünde öldürmeyi tercih etmeyeceksiniz.
On veut Cicéron, et on le veut vivant il pourra alors nous dire comment la plupart des nazis ont trouvé.
Biz Çiçero'yu istiyoruz ve onu canlı istiyoruz. Böylece bize Naziler'in ne kadarını öğrendiğini söyleyebilir.
Cicéron et les Britanniques?
Çiçero, İngilizlerle mi?
Au restaurant, ils ont transmis une note à Cicéron.
Dahası, restoranda Çiçero'ya bir not ilettiler.
" Viens de recevoir lettre personnelle de la Comtesse Anna Staviska désignant Cicéron comme agent anglais.
'Kontes Anna Staviska'dan almış olduğum bir mektup Çiçero'nun İngiliz ajanı olduğunu dile getiriyor.
Adieu, Cicéron.
İyi geceler Cicero.
D'East Cicero, dans l'Illinois.
Doğu Cicero, Illinois.