English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Cig

Cig translate Turkish

929 parallel translation
Un autre mot de ta part... et on te taille en pièces.
Hepimiz havlamanı tekrar duymak istiyoruz seni parçalara ayırıp çiğ çiğ yeriz.
Et quand la pluie tombait
... koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma Johnny'nin viskisi hep sıcaktı... ... ve Jimmy asla ısınamazdı Georgie tutardı ellerinden...
- Une race bizarre - Au visage plus ou moins noir Qu'ils embrochaient Pour faire leurs steaks tartares
... koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma John gömüldü ve Jimmy öldü Georgie'yi vurdular talan yaptı diye ama kan halen kırmızı ve devam ediyor orduya asker alımı askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma...
Chercher une goutte dans la rosée
Şebnemdeki çiğ damlalarını arıyorum
- Crues?
- Çiğ mi?
Une carotte crue à une Andrews.
Bir Andrews'a çiğ havuç ikram etmek ha.
Vous nous imaginiez vêtus de peaux de bêtes?
Bizi nasıl hayal diyordunuz, hayvan kürklerine bürünmüş ve çiğ et yerken mi?
Appliquez un steak cru pour désenfler.
Üzerine bir parça çiğ biftek koy. Şişliğini alır.
Emmenez-moi au kiosque le plus proche et j'achèterai des cartes postales. Non écrites!
Ben en yakın gazete bayiine götürün, kartpostallarınızı çiğ çiğ yiyeyim.
Je ne songe qu'à votre grossièreté.
Tüm gece boyunca, kaba ve çiğ davrandın. Asla beyefendi değildin.
Et si je n'aide pas à porter les bagages, ma femme me fera la peau.
Karıma gidip eşyalar için yardım etmezsem beni çiğ çiğ yiyecek.
Ta femme te fera la peau de toute façon.
Karın her halükârda çiğ çiğ yiyecek seni.
Betteraves et carottes crues.
Çiğ pancar ve havuç.
Mange avant que Tarzan te dévore.
Sevgili oğlum, Tarzan seni çiğ çiğ yemeden kahvaltını et.
A moins que vous n'aimiez que la viande crue?
Hindi Hindi ilginizi çekti mi yoksa çiğ et kâfi mi?
Je vais prendre une cuillère de lait, un œuf de pigeon cru et 4 mouches.
Bana bir fincan süt, bir de çiğ güvercin yumurtası ve dört tane de sinek getir.
Veux-tu manger des huîtres, ou un peu de porc salé?
Sevgilim çiğ istiridye mi istersin yoksa salamura domuz mu?
Il y aura des huîtres étalées sur de la glace
İçi oyuk buz bloklarında yüzen çiğ istiridyeler, kasaba dışından orkestra.
- Je prendrai une huître de prairie.
- Ben çiğ yumurtalı istiridye ile başlayacağım.
- Deux huîtres de prairie.
- İki çiğ yumurtalı istiridye.
S'ils l'enferment, ils vont en faire du pâté de foie.
Hapse atılırsa orada onu çiğ çiğ yerler.
Et le rentrer avant l'arrivée de l'humidité.
Sonra da çiğ tutmadan içeriye almalıydın.
En mâchant du poisson cru on récupère un peu d'eau fraîche.
Çiğ balık yediğinde, biraz da olsa taze su vardır.
- Je n'ai encore jamais mangé de poisson cru.
- Daha önce çiğ balık yememiştim.
Et si l'aube est couverte de rosée
Ve şafak çiğ tazeliğindeyse
"Leurs manches si mouillées de larmes et de rosée" "Qu'ils sont contraints de les tordre" D'où venez-vous?
Kollarından çiğ taneleri süzülür aşağıya
Vous voyez là, les piètres vestiges d'une vie tapageuse.
Çiğ bir hayattan kalan duygusuz birine bakmaktasınız, bayım.
- Intelligente, belle, dangereuse!
Zeki ve tehlikeli. - Erkekleri çiğ çiğ yer! - Teşekkür ederim.
- Il va le bouffer tout cru.
- Çocuğu çiğ-çiğ yiyecek.
Peut-être un hamburger ou un peu de lait.
Belki biraz çiğ et ya da süt istiyordur.
Sinon avale 3 aspirines, des œufs crus, ou un jus de choucroute!
Geçmezse, aspirin al, çiğ yumurta ve Worcestershire sosu ile lahana turşusu suyu iç. Süt ve viski de içebilirsin.
Sois propre, et mange beaucoup pour devenir un éléphant très gros.
Her gün kulaklarının arkasını yıka, büyük, şişman bir fil olmak için de çiğ patateslerini yemeyi unutma.
Demain, faudra qu'il gobe un œuf cru!
Ne kötü değil mi? Yarın çiğ yumurta yemek zorunda kalacak!
Saignant dedans, bien grillé.
İçi çiğ, dışı yanmış.
Il y a de l'oignon cru dans ce sandwich.
Birisi sandviçin içine çiğ soğan dilimi koymuş.
- Vraiment?
- Çiğ.
D'ici 8 jours, on n'aura plus de fruits. On n'aura plus que du poisson à manger. Et cru!
Çünkü bir hafta sonra meyveler bitince çiğ balıktan başka bir şey olmayacak.
C'est une remarque acerbe, Sonja.
Ne kadar çiğ bir yorum, Sonja.
Personne ne volerait le vieil homme, mais il valait mieux emporter la voile et les cordages car ils craignaient la rosée.
Kimse ihtiyar adamın bir şeyini çalacak değildi. Yine de çiğ zarar vereceğinden yelkeni ve ağır misinaları eve götürmek iyi olacaktı.
N'essayez pas de ruser ni de rien cacher. Sinon vous êtes cuits d'avance.
Yalan söylemeye ya da bir şey saklamaya kalkmayın, yoksa sizi çiğ çiğ yerler.
C'est pas la première fois.
Çiğ ot yiyordum zaten.
Nous, nous les appelons "Esquimaux". Ce qui signifie : Hommes qui mangent de la viande crue.
Bize gelince, onlara "çiğ et yiyenler" anlamında Eskimolar deriz.
On y bouffait des punks dans ton genre.
Biz senin gibileri çiğ çiğ yerdik.
Crus.
Çiğ.
Un faux pas et ils te mangeront tout cru.
Yanlış yerde oynarsan seni çiğ çiğ yerler.
Il porte toujours un foulard de couleur vive autour du cou.
Boynuna herzaman bir çiğ renkli fular takar.
- Quoi, crue, comme ça?
- Ne yani, böyle çiğ mi yiyeceğiz?
Pas saignant comme hier soir.
Dün geceki gibi çiğ olmasın.
Il mange des écureuils crus et tous les chats qu'il peut attraper.
Sincapları ve yakalayabildiği bütün kedileri çiğ çiğ yiyormuş.
Ce taureau va te démolir.
O boğa seni çiğ çiğ yiyecek.
Je n'ai mangé que deux œufs durs et du miel au petit-déjeuner. - Non.
Kahvaltıda 2 çiğ yumurta ve bir kâse baldan başka bir şey yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]