Translate.vc / French → Turkish / Cimétière
Cimétière translate Turkish
2,839 parallel translation
Le malfrat qui s'est tué en voiture, au cimetière...
Arabası mezara çarpınca ölen mezarlıktaki gangster var ya?
Si c'était moi, ça me plairait qu'on m'emmène au cimetière de voitures.
Ben olsaydım, beni hurdalığa götürmesini isterdim.
Le bâtiment se dresse sur un ancien cimetière indien. Où l'on brûlait jadis Ies sorcières.
Eski bir Kızılderili mezarlığına inşa edilmiş burada cadıları yakarlarmış.
Jim Morrison est enterré au cimetière du Père-Lachaise.
Jim Morrison, Père Lachaise mezarlığına gömülmüş.
Ils l'ont envoyée au cimetière de voitures.
Hurdalığa gitti!
Elle est dans ce putain de cimetière de voitures, abruti!
Siktir! Hurda oldu artık, seni salak.
Ils l'ont emmenée au cimetière de voiture!
Hurdalığa gitti.
Il a été enterré là, au cimetière des Confédérés.
Oradaki bir Konfedere mezarlığına defnettik.
Avant j'aimais, maintenant, c'est comme un cimetière.
Burayı severdim ama şimdi gözüme mezarlık gibi görünüyor.
Last night, On était dans le cimetière de partisants quand on a vu quelque chose bouger.
Geçen akşam partizan mezarlığının yanından geçerken bir şeyin kımıldadığını gördüm.
J'ai oublié de demander comment c'était au cimetière?
Sormayı unuttum, mezarlık ziyaretiniz nasıl geçti?
J'ai acheté nos caveaux au cimetière aujourd'hui.
Bugün mezar yerlerimizi satın aldım.
"À ma femme Miriam Grant Panofsky, je lègue mon appartement en ville " et le caveau voisin au mien au Cimetière Mont Royal,
" Karım Miriam Grant Panofsky'ye, şehirdeki dairemizi..... ve Mount Royal Mezarlığı'ndaki mezarımın bitişiğindeki mezar yerini bırakıyorum.
On savait que ce n'était pas un cimetière.
Burası bir mezarlık değil.
Et elles ont chié sur toutes les pierres tombales du cimetière.
Bütün mezar taşlarına da sıçmışlar.
M'astiquer au cimetière, ce n'est pas mon genre, St. Cloud.
Amacım ovalamak olsaydı, bunu mezarlıkta yapmazdım St. Cloud.
- Il travaille dans un cimetière.
- Mezarlıkta çalışıyor!
Tu ne la trouveras sûrement pas en travaillant au cimetière.
Mezarlıkta çalışırken bunu öğrenebileceğini pek sanmıyorum.
dans le cimetière.
top tutmaca oynuyorum.
Pitorliua est enterré dans le cimetière de ton village.
Pitorliua ölmüş ve sizin köydeki mezarlığa gömülmüş.
- J'ai vu Pauleta au cimetière...
- Pauleta mezarlıktaydı...
Au cimetière de Bontemps.
- Bon Temps Mezarlığın'da.
Nous sommes au cimetière.
Mezarlıktayız şimdi.
Plus mort qu'un cimetière un Samedi soir.
Şuraya bir bak. Bir cumartesi gecesi ölüden bile beter halde.
Au cimetière ou là-bas, quelle est la différence?
Toprağın altında mezar veya orası, ne farkı var?
Je passe chaque jour devant le cimetière.
İşe giderken mezarlığın önünden geçiyorum.
Et ce qui s'est passé au cimetière?
Peki mezarlıkta olan şeye ne diyorsunuz?
Elle dit l'avoir vu au cimetière.
Annem beni mezarda görmek istemiştir. Çok orijinal bir şey olur.
Bonne visite au cimetière.
Anılarda yapacağın seyahatin keyfini çıkar.
Je l'ai ramené du cimetière de ma soeur.
Kardeşimin mezarından getirdim.
Il va m'enterrer au cimetière d'Eyup.
Beni Eyüp Mezarlığına gömecek.
Et une fois que tu auras effectué ta sélection, E.W. Green prendra soin d'obtenir toutes les fleurs et couronnes. de l'église au cimetière.
Seçimini yaptıktan sonra kiliseden mezarlığa gidecek çiçeklerle E.W. Green ilgilenecek.
Toute l'île est un cimetière.
- Bütün ada bir mezarlık zaten.
La présence d'une femme dans un cimetière est discutable, mais... - votre tenue...
Bir kadının mezar başında durması tartışılabilir bir konu ancak kıyafetiniz...
Je les fais surgir au cimetière Saint-Louis, rouler à l'éclair, démolir les tombes à coups de pied, réveiller les morts et les fais s'incliner!
Onları St Louis Mezarlığı'nın üstünden atlatırım! O yıldırımı yuvarlarım! Mezar taşlarını deviririm!
Entendu parler. 40 $ jusqu'au cimetière et 40 en cake-walk au retour?
- Evet, duymuştum. Mezarlığa gidiş 40 dolar, değil mi?
Au cimetière des vétérans, pour voir des amis.
Askeri mezarlığa gidiyor. Arkadaşlarını görmeye.
On ne prend pas une arme pour aller au cimetière, n'est-ce pas?
Mezarlığa silah götürmezsin değil mi?
Et, depuis 2007, elle effectue... un versement mensuel à un cimetière local.
Ve, 2007 başlarında... Yerel bir mezarlığa her ay ödeme var.
J'ai cherché le cimetière auquel Renee Dorsett envoyait des chèques.
Renee Dorset'in para gönderdiği mezarlığı araştırdım.
L'homme d'entretien du cimetière.
Bu mezarlığın bekçisi.
C'est dans les bois, à côté du vieux cimetière.
Ormandaki eski mezarlığın orada.
Il y a une fête, à côté du vieux cimetière.
Eski mezarlığın hemen yanında bir parti.
C'est pas le cimetière là-bas?
Şurası mezarlık değil mi?
Dans le cimetière.
- Nereye? - Mezarlığa.
Je sais pourquoi il est apparu dans un cimetière dans le Dakota du Sud.
Neden Güney Dakota'daki eski mezarlığı seçtiğini biliyorum.
C'est un cimetière!
- Burası bir mezarlık!
Y en a des plaques partout dans le cimetière.
Mezarlığın her tarafında parça parça bunlardan var.
Les Canadiens se donnent du mal avec le cimetière du Titanic.
Aslında, Kanadalıların Titanik mezarlığı için çok şey yaptıklarını duydum.
Au cimetière, la nuit où je t'ai embrassée.
Mezarlıkta seni öptüğüm o gece.
Je vais voir les employés du cimetière demain.
Yarın mezarlık görevlileriyle görüşeceğim.