Translate.vc / French → Turkish / Cite
Cite translate Turkish
4,507 parallel translation
"Quelqu'un a fait pression sur lui", Et quand je lui ai demandé qui, il a dit, je cite,
"Biri onu zorladı" dedi ve kim olduğunu sorunca,
Madame Cole prétend que vous avez dit, je cite : "J'ai besoin d'employés, pas de mères."
Bayan Cole senin "Benim çalışana ihtiyacım var, " anneye değil, " dediğini iddia ediyor.
Ouais, cite un truc excitant qui s'est passé à Concord.
Concord'da olan bir heyecanlı olay söyle.
Des patients et des docteurs ont déclaré avoir vu, je cite, "une lumière dorée étrange et magnifique."
Bu ilki, doktorlar ve hastalar aynı şeyi söylüyorlar değişik ve büyüleyici altın bir ışık.
La demande de M. Butler cite comme raison pour l'annulation qu'il est entré dans ce mariage dans des circonstances frauduleuses, et je vois qu'avant la demande de M. Butler pour annulation, vous avez rempli une demande de divorce.
Bay Butler'ın dilekçesi evliliği feshetme nedenlerini ve kandırıldığı için bu evliliği yaptığını anlatıyor. Ve Bay Butler'ın evlilik feshetmesi dilekçesine karşılık sizin boşanma dilekçesi hazırladığınızı görüyorum.
Le Parlement est en effervescence après que M. Saltum a déclaré à la télévision que la filière porcine produisait, je cite, de la merde.
Svend Age Saltum'un dün gece canlı yayında kendi ifadesiyle Dan ¡ markalı yetiştiricilerin.. ... pislik ürettiklerini söylemesinden beri Özgürlük partisi oldukça hareketli.
Selon Urban Dictionary, une sexit serait, je cite, "s'éclipser pensant l'acte sexuel ; " mettre fin prématurément à l'acte sexuel et se tirer.
Urban Sözlük'e göre çıkışeks cinsel birleşmenin ortasında hızlı veya acele bir çıkış gerçekleştirip birleşmeyi erken bitirmek anlamına geliyor.
Donna, on t'a pris du café, parce que tu as dit, et je cite :
Donna, sana da kahve aldık çünkü aynen şöyle demiştin...
L'EPA ( protection environnement ) a examiné des échantillons de nos sols, et a déterminé qu'on a atteint, je cite, "les normes minimales acceptables."
Çevre Koruma Bakanlığı, yakın zamanda toprak örneklerimizi analiz etti ve belirttiklerine göre başarılı sonuç verdiğimizi "Asgari Standartlara Uydunuz" diyerek belirtmişler.
Cite-moi une seule personne qui n'est pas maudite.
Lanetlenmemiş bir kişi söyle.
Quinn a vu un texte sur son téléphone qui disait, et je cite,
"Canımı çıkardın. Yatağımı kırdın galiba."
Selon, le service national de météorologie, vous devez, et je cite, " quitter votre travail, prendre votre Bentley violette,
Ulusal hava servisine göre, iş yerinizi - ki aynen aktarıyorum,... terkedip mor Bentley'inize binin..
La réponse la plus précise que je puisse donner est de partager avec toi les mots d'un scientifique avec qui on a parlé aujourd'hui. Il nous a dit, et je cite "C'est un sans précédent..."
Tek açıklama olarak, bugün konuştuğumuz bir bilim adamının sözlerini paylaşayım.
La Maison Blanche a publié cette déclaration dans l'heure en disant, je cite, le Président déplore cet acte de barbarie commis contre un innocent américain.
Beyaz Saray'ın açıklamasında şu cümleler yer alıyor... " Başkan, suçsuz bir Amerikan vatandaşına karşı düzenlenen bu barbarca saldırıyı esefle kınıyor.
Rédacteur en chef du "Dish" de Washington. Il vient de me demander si je pouvais commenter les auditions que nous avons fait pour trouver une fausse femme, et je cite, "au frère gay du Sénateur Caldwell".
Benden Senatör Caldwell'in gey kardeşine sahte bir eş bulmak için yaptığımız seçmelere dair bir yorumda bulunmamı istedi.
Peut-être que le suspect subi l'abus de quelqu'un qui cite la volonté de Dieu qu'il devrait changer.
Belki de zanlı, Tanrı'nın onun değişmesi gerektiğiyle ilgili kitaptan alıntı yapanların tacizine uğradı.
Pr De Bats, vous décrivez M. Segers, je vous cite, comme un homme intelligent et ordinaire qui a subi un traumatisme émotionnel.
Profesör De Bats, Bay Segers'i şöyle tarif ettiniz tam alıntı yapıyorum "duygusal bir travma geçirmiş, zeki, normal bir insan."
Ne me cite pas mes propres citations.
Hadi ama dostum benim lafımı bana satma.
A 1h08, Patricia a tweeté, je cite " J'ai vu l'un des plus beaux chênes dans le parc.
Patricia tweet atmış... " Parkta şimdiye kadar gördüğüm en güzel meşe ağacını gördüm...
Êtes-vous et je cite : "tombé sous l'emprise de l'agent Paul Briggs"?
Senin için "Paul Briggs'in çekiciliğine kapıldı" denilebilir mi?
Et Alex pense que les centres de table de Jane sont, je cite des "centre du fessier de quelqu'un"
- "İnsanın kıçını değdirmeyeceği masalara layık..." olduğunu düşünüyor.
Elle dit ici, je cite son testament :
Şöyle diyor, aynen vasiyetten okuyorum.
Les audiences de confirmation sont devenues une tribune pour les querelles partisanes, et si c'est ce que les démocrates entendaient par, je cite, "enquêter minutieusement,"
Demokratlar, senatodaki onay görüşmelerinde Randall'ın geçmişini araştıracaklarını söylemişlerdi.
Je cite : "Il est impatient de continuer à tirer avec Marty."
Dedi ki, burada alıntı yapacağım, "Marty ile daha çok oyun zamanı ver."
Jane t'a planifié un mariage de secours dans un bunker souterrain juste au cas où la Corée du Nord, je te cite "ait les couilles", mais tu n'as jamais pensé à qui allait te conduire jusqu'à l'autel?
Jane'ye senin değişinle Kuzey Kore'nin belki cesareti gelir diye yeraltı sığınağında yedek bir düğün bile planlattın. Ama mihrapta seninle kimin yürüyeceğini hiç düşünmedin mi?
Cite les statistiques de ton étude à double insu avec groupe témoin.
Bilimsel yollarla yapılmış istatistiklerden bahset.
Au premier signe de son trépas, Caesar lui même doit te revoir pour la sécurité des murs de la cité.
Fırtına diner dinmez, Caesar seni şehre bizzat geri götürecek.
"Une lumière brillante dans la cité des ombres".
"Gölgeler şehrinde parlayan bir ışık."
Tu as cité Semisonic?
* Semisonic'ten alıntı mı yaptın?
Ma femme lui interdit les sweats à capuche parce qu'elle a peur qu'on le confonde avec les racailles de la cité Mjolnerparken.
Karım onun kapüşonlu bir şey giymesini istemiyor,.. ... onu sosyal konutlarda yaşayan varoş göçmenlerinden biri zannedecekler diye korkuyor.
Non, Harvey, je n'ai pas cité Les Incorruptibles.
Hayır, Harvey. Dokunulmazlar'dan alıntı yapmadım.
Notre nom sera cité devant la presse et il sera précisé que la commission, c'était notre idée. Et?
Basın açıklamasında partimizin adı geçmeli ve komisyonu talep eden biz olduğumuza göre bunun da dile getirilmesini istiyoruz.
Tu as été cité à comparaître.
Tebliğ edildin.
Je vois que vous avez été cité dans "Playbook" hier.
Dün "Playbook" ta adın geçmiş bakıyorum.
Elle a même fait la lessive des mineurs de la cité.
Diğer madencilerinkini bile yıkadı.
- Une cité entière a disparu?
Tüm bir şehir kayıp mı oldu?
Tu intégreras la cité spécimen de Krypton, la place qui te correspond.
Krypton numune şehrine entegre edileceksin. Ait olduğun yere.
Le père d'Ennis a cité votre livre dans sa lettre de suicide.
Ennis'in babası intihar notunda kitabından bahsetmiş.
A être cité à comparaître, et détenu comme témoin important. Tu veux faire ce choix, je quitte la pièce.
Hâlâ bilmek istiyorsan ben odayı terk ederim.
Ils ont cité mon nom.
Beni ismimi çağırdılar.
Ça viens d'un vieux Western, La cité des tueurs.
Eski kovboy filmi Kötü Adamların Şehri'nden.
La cité des tueurs.
Kötü Adamların Şehri.
À l'est de la cité, à côté de la gare.
Doğu Prospect, tren istasyonunun yanı.
Levez vous, s'il vous plaît, face au grillage.
Bana bir kıyak geç. Lütfen kalkıp çite dön.
Pourquoi ne suis-je pas cité?
Neden benden istememişler?
Les journaux t'ont cité disant le justicier avait des réflexes de chat.
Gazeteler kanunsuz kahraman için kedi gibi refleksleri olduğunu söylediğini yazmış.
Joe l'a laissé là pour nous, la fille l'a cité.
Joe bulalım diye arkada bıraktı. Kız o kitaptan alıntı yaptı.
Un bar miteux dans un quartier louche... un pique-nique près d'un hôpital psychiatrique... une dégustation de vin dans une cité.
Şehrin kötü taraflarında bir bar mesela. Ya da akıl hastanesi yakınlarında piknik. Fakir mahallelerde şarap tatma.
Il m'a dit que vous l'avez laissé tomber en dehors de la cité.
Dışarıda onu atlattığını söyledi.
Votre nom a été cité comme candidate au poste de procureur.
Adınız başsavcılık için geçiyor.
Il a cité le nom de Franklin.
Franklin adından bahsetmişti.