Translate.vc / French → Turkish / Club
Club translate Turkish
16,161 parallel translation
Vous pouvez jeter ce club et mettre vos mains dans le dos, - vous êtes en état d'arrestation.
Sopayı bırakıp ellerini arkada birleştirebilirsin çünkü tutuklusun.
C'est un club auquel nous appartenons toutes les deux.
Hâlbuki hem sen, hem de ben bu kulübün üyesi olduk.
Tu ne peux pas travailler à ce club pour toujours.
O kulüpte ilelebet çalışamazsın.
Je n'ai pas eu la chance de te voir au club, avant de partir.
Ayrılmadan seni kulüpte görme fırsatım olmadı.
Êtes-vous membre de notre Club Camomille?
Papatya kulübümüze üye misiniz?
J'ai l'air d'être membre du Club Camomille?
Sesim papatya kulübünüze üyeymişim gibi mi geliyor?
Et je ne veux pas me vanter, mais je suis membre prémium du Club Camomille, donc j'aimerais qu'on nous installe de suite.
Bunun ayrıcalığını kullanmak istemiyordum ama papatya kulübüne üyeyim bu yüzden bana yer bulacağınızı düşünüyorum.
Est-ce qu'il a déjà fait quelque chose pour le club?
Kulüp için ne yaptı ki bu zamana kadar?
Je ne t'ai encore jamais vu couvrir quelqu'un pour le club.
Seni kimse kulüp için birşey yaparken görmedi.
Les affaires personnelles sont les affaires du club.
Şahsi iş de kulüp işidir.
Et les affaires du club sont mes affaires.
Kulüb işi de benim işimdir.
Chaque club de motards a son grand meeting annuel, où les Chapters de tous le pays, se retrouvent pour faire la fête et parler business.
Tüm motorsiklet çetelerinin senelik konvoyları olur, Tüm eyaletlerden gelen bölümler bir parti yapar ve iş konuşur. / i
En tant que vrai membre du club, ce meeting est obligatoire.
Bir tam üye için bu sürüş zorunludur.
C'est une affaire de club.
Klüp işi.
Tu fais partie de ce club, n'est-ce pas?
Kulübün bir üyesisin sen, değil mi?
C'est une histoire de club, tu vois?
Bu bir kulüb işi, görmüyor musun?
Et sa disparition laisse un énorme vide au sein du Club.
Ve de kaybı, çetenin ortasında önemli bir / i Boşluğa sebep oldu.
Il semblerait que tout l'argent du club reste en haut de l'échelle.
Görünüşe göre çetedeki tüm para en üst tabakadakilere gidiyordu.
Certains d'entre nous ont fait beaucoup pour ce club.
Kulüb içinde yapabilecek epeyce eleman burada.
Je sais pas, je pensais que c'était une affaire du club.
Bilmem, kulübün işi sandım.
Il semblerait que je vais rejoindre le club des humains.
İnsanlar kulübüne giriyorum.
Votre honneur, les Vagos aiment s'appeler un club de motards.
Vagos'lar kendilerini bir motosiklet... kulübü olarak çağırmaktadırlar.
Mais si ces hommes devant vous ne sont que des membres d'un club inoffensif, tels qu'ils aiment l'affirmer...
Bu adamlar, kendilerini zararsız bir kulüp ve üyeleri olarak tanıtmaktadırlar...
Et pourquoi des membres de club laissent des victimes comme ça?
Neden tüm grup üyeleri bunun gibi kurbanlar bırakmaktadır?
Ce ne sont pas les membres d'un "club".
Bunlar bir "kulüp" üyeleri değildir.
♪ Viens me voir au club comme woo-ooh ♪
Beni kulüpte gördüğünde...
Juste des affaires de club.
Sadece kulüp işlemleri.
"Ce club suce plus de b que moi."
"Bu klüp benden de berbat."
Pas plus que toi quand tu es entré dans le club d'Uri Adulov et que tu l'as abattu pour avoir refusé de me tuer.
Senin Uri Adulov'un kulübüne girip beni öldürmeyi reddettiği için onu vurman kadar delice değil.
Bad Girls Club passe après.
Sırada Yaramaz Kızlar Kulübü var.
Happy Hoofers Club.
Mutlu Ayaklar Kulübü.
AC / DC. Atlantic City Détente Club.
AC / DC Atlantik City Kankişler Kulübü.
Atlantic City Détective Club.
AC / DC işte. - Atlantik City Dedektifler Kulübü.
Le club de théâtre va jouer Grease, et tu as le rôle d'une Pink Lady.
Tiyatro kulübün Grease oyununu sahneliyor ve sen de Pembe hanımı oynuyorsun.
Sa femme, que j'ai rencontrée, car le 82 Club lui appartenait, et je le fréquentais souvent, elle harcelait son mari pour qu'il l'épouse.
Karısı, onunla 82 Club'de tanışmıştım. Eskiden oraya giderdim. Anna'yla evlenebilmek için kocasını öldürttü.
C'était l'un des premiers propriétaires du célèbre Cotton Club d'Harlem.
Harlem'deki meşhur Cotton Club'un sahiplerinden biriydi.
Cork Club et Blue Label en pleine journée?
Günün ortasında Cork kulübü ve Blue Label *?
La seule chose dont ils se souviennent est d'aller à un club appelé Sand Fiddler à 21h.
Son hatırladıkları şey, saat dokuzda Sand Fiddler adlı bir bara gittikleri.
Soit ils ont pris ces ruelles, ou caché dans un club.
Ya arka sokaklardan birine ya da bir kulübe daldılar.
Elle savait que tu l'as suivais lorsqu'elle a quitté le club.
Kulüpten çıktığında onu takip ettiğini anlamıştı.
Sûrement parce que cette ordure de Levin aimait fumer et dire aux mauviettes de son club de semer la pagaille dans votre bled.
Muhtemelen bu Levin tırrığı sigara içip küçük kulübündeki diğer ödleklere o lânet kasabanda isyana sebep olduğunu anlatmayı seviyordu.
On dirait un club de strip-tease.
Striptiz kulübüne benziyor.
C'est un club de strip-tease.
Striptiz kulübü orası, değil mi?
Oui, j'ai décroché un contrat de construction pour agrandir un club appelé Stilettos.
Evet, Stilettos diye bir yeri genişletmek için inşaat sözleşmesi yaptım.
Vous auriez dû aller dans un club de strip-tease.
Striptiz kulübüne gidin o zaman. Hadi.
Jack a demandé si vous pouviez venir au club samedi vers 20h.
- Merhaba. Jack Cumartesi akşam 8 gibi kulübe uğrayabilir misin diye sormamı istedi.
Tenant déjeune à un endroit appelé le Club Edison.
Tenant Edison Club'te yemek yiyiyor.
Le yacht de Jasper est amarré à la Marina de l'Amiral Club... C'est un Benetti Romanza.
Jasper'ın yatı, Amiral'ın Club Marina'sında demirlemiş durumda bir Benetti Romanza.
Son truc c'est télécharger de la musique électro et des mangas.
Club müzik'le Japon anime indiriyor ve başka bir şey yok.
Bienvenue au Royal Automobile Club.
Kraliyet Otomobil Kulübü'ne hoşgeldin.
Bienvenue au club.
Klube hoş geldin.